Zenosyne

Herkese merhaba. Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Bana gelince üzgünüm demek istemiyorum ama ruh halimi tam olarak tanımlayacak duyguyu bulamıyorum. Açıkçası çok fazla duygu geçişleri de yaşamıyorum. Stabil desem daha mı doğru olur bilmiyorum. İnsan bazen evrende, yaşanan her durumun, kendisine özgün olduğu yanılgısına kapılabiliyor. Sadece kendisinin farkında olduğu, başkalarının farkında olmadığı duygular olduğunu sanıyor.

Birçoğumuz hayatın gerçek, sosyal medyanın sahte olduğunu söyleriz. Sosyal medya da karşıma çıkan bazı videolara gelen yorumlara baktığımda; tanıdığım ya da tanımadığım insanlarla aramızda benzerlikler görebiliyorum. Farklı dil, din, ırklara ait olunsa da şaşırtıcı derecede benzerlikler görüyorum. Bu durumun nedenini, içinde bulunduğumuz ve durmak bilmeyen zamana bağlıyorum.

Belki çağın, belki günlerin, belki de doğa olaylarının etkisidir bilinmez ama zamanın, her geçen gün daha da hızlı olması, birçok kişinin bu şekilde hissedip strese girmesi; zaman kavramını yeniden sorgulamama neden oldu. Zenosyne olarak literatürde yer edinmiş bu kavramı, birlikte inceleyelim.

Zenosyne, zamanın her geçen gün daha da hızlı ilerlediği duygusunu ifade eder. Dünya var olduğundan beri var olan bu olgu, insanlarda hüzün ve şaşkınlık duygularını yaşatabiliyor. Nasıl oluyor da bazı günler bitmek bilmezken, yıllar bu kadar çabuk geçiyor? Bu hisleri bazen yoğun şekilde hissedebiliyorum. Örneğin kariyer planlarımda geç kalmışlık hissedebiliyorum. Bu durum da hüzünlenip kenara çekilmek yerine hedeflerime ağırlık verip, daha fazla çabalamak için gayret ediyorum. Hissettiğimiz duyguları, lehimize ya da aleyhimize çevirmek bizim elimizdedir. Zamana karşı savaşmamalı, zaman içinde çabalamalıyız.

Değişen ve akıp giden zamana karşı, sağlımızı ve heyecanımızı yitirmememiz dileğiyle…