Suçlu Kim?

Kartondan yapılmış yatakların, sattığı peçetelere hayallerini sığdırmışların, boyundan büyük işlerin çocukları… 

Kim bu çocuklar?

Her gün sokakta yüzlercesine rastlıyoruz. Kafamızı çevirip tereddütle yanlarından geçerken içlerinde kopan fırtınaları belki de göremiyoruz. Onlar asla çocuk olamayan çocuklar. Ailesinden sevgi göremeyen, aile nedir bilmeyen o çocuklar..

Günün sonunda suça sürüklenmiş çocukların hikayesine şahit oluyoruz. Onlara dair iyi bir habere rastlamak pek mümkün olmuyor. Asıl suçlular arka planda kaldığı için hayatlarını sokakta devam ettirmek zorunda kalmış çocuklara dönüyor gözler. Şanslı çocuklar eşit haklara sahipken şanssız olanlar öteki olarak etiketleniyor. Bazen ailelerinin zoruyla bazen de ailelerini kurtarmak umuduyla çıktıkları bu yolda rengarenk hayalleri kara bulutlarla kaplanıyor bu çocukların. Ve hiç ailesi olmamışsa sokağın çocuğu olarak adlandırıyorlar kendilerini. Sokağa uygun olmak, hayatta kalmak için başlıyor tüm mücadeleleri. Doğru bildiği ne varsa o sokaklardan öğreniyorlar. Bize onları suçlu diye damgalamak kolay gelirken bu duruma düşmeden “nasılsın?” diye de sormak aklımızın ucundan geçmemiş üstelik. Sadece yargılayıcı bakışlarla geçip gitmişiz yanlarından. 

Hayatları boyunca omuzlarında taşıyacakları yük ve asla kendilerinin belirlemediği bir kimlikle oradan oraya savrulurlarken asıl suçlu bu çocuklar mı? 

Suçlu kim?