Sanat ile Sosyolojinin Bağı/ Sanat Sosyolojisi

Sanat ile Sosyolojinin Bağı/ Sanat Sosyolojisi

A+ A-

Merhaba değerli okuyucularım. Hadi hep birlikte sosyolojik bir yolculuğa çıkalım. Sanata ilginiz var mı? Umarım vardır. Çünkü bu yazımda sanat ile içli dışlı olacağız. Yakın bir zamanda guaj boya ile tuval üzerine ünlü ressam Van Gogh’un bir eserini yapmaya çalıştım. Fark ettim ki sanat üzerine ne kadar az konuşuyoruz. Bu yüzden bu yazıyı yazma ihtiyacı hissettim.

Her zaman olduğu gibi önce sorular ile başlamak istiyorum. Sanat nedir? Sanatçı kimdir? Sanat sosyolojisi nedir? Sanat ve sosyoloji arasında bağ var mıdır? Sanat ve sosyolojinin uzun süre bir araya gelmemesine neden olan etken nedir? Sanat belli bir sınıfa mı aittir?

                                         

Sanata dair birçok farklı görüş ileri sürülmüştür. Sanat için ortak bir tanım yapmak zordur. En basit tanımıyla sanat, yaratıcılığın ve hayal gücünün farklı tekniklerle dışavurumudur. Sanat denilince akla; resim, edebiyat, heykel, mimarlık, müzik, dans, tiyatro, sinema, fotoğrafçılık gelir. Sanat, insani bir faaliyettir ve insanı etkileyen her şey, sanatı da etkilemektedir.

Toplumbilimciler insanı hayvanlardan ayıran en temel yetinin, sanat yapma yani sıradan şeylere anlam ve değer katma becerisi olduğunu söylerler. İnsanlar ilk ortaya çıktıklarından beri sanat yapıyorlar. İz bırakmak, bir karalama yapmak, bir şekil çizmek ve bütün bunlar aracılığı ile bir mesaj iletmek, insanlık tarihi kadar eskidir. Sanat, insanlığın dünyaya gelmesi kadar eski bir tarihe sahiptir.

Sanat insanların sadece kendilerini ifade etme aracı değil aynı zamanda içinde yaşadığı dünyayı anlama ve kontrol etme çabasıdır. Her sanatçı, içinde yaşadığı toplumun yaşama biçiminden, gelenek ve göreneklerinden, dini inançlarından siyasal ve ekonomik düzeninden, teknolojik gelişmelerinden beslenir. Sanat eserleri insanlığın hayat deneyimini anlatır; zamanın ruhunu yansıtır.  Sanat geçmiş ile gelecek arasında bağ kurmamızı sağlar.

Sanatçı, herkesten farklı şekilde; düşünen, izleyen, dinleyen, irdeleyip yargılayan, insan olmanın, yaşamın ne anlama geldiği üzerine kafa yoran ve duygularını düşüncelerini estetik yolla ifade edebilendir. Güzel sanatların herhangi bir dalında özgün eser veren kişidir.

                                                 

Sanat sosyolojisi, sanat yapıtının oluşumunda toplumsal çevre koşullarının rolünü araştıran disiplindir. Sanat sosyolojisi, sosyolojinin alt dallarından biridir ve sanatı toplumsal bir süreç olarak, diğer toplumsal faktörler ile bağlantı içinde ele alır ve analiz eder.

Avrupa da ve ABD de bazı sosyal bilimcilerin katkısıyla sanat sosyolojisi giderek özerkleşen bir alan olarak ortaya çıkmıştır. Özellikle 20.yy ortalarında Frankfurt Okulu düşünürlerinin katkıları bugün sanat sosyolojisi literatürü içinde önemli bir yer tutmaktadır.

Türkiye de sanat sosyolojisi, yeni bir araştırma alanıdır. 1080’lerle birlikte sanat piyasasının gelişmeye başlaması, Batı sosyoloji literatürünün her geçen gün daha fazla Türkiye’de tanınması ve post-yapısalcılık, post-modernizm gibi söylemlerin yaygınlaşmasıyla beraber sanat sosyolojisi çalışmalarının yapılmaya başlandığına tanık oluyoruz.

Bir sanat eseri ele alınırken önce onun hangi sosyo-kültürel yapı içinde oluştuğuna, kim ya da kimler tarafından nerede ve ne zaman meydana getirildiğine bakmak gerekir. Sanata toplumsal yaklaşımı ilk gerçekleştiren, gene sanata yönelik ilk kurumsal yaklaşımı yapan düşünür Platon’dur. Bir akıl ve ahlak devletinde, sanatçıların konumuna değinir. Platon için gerçek sanat, toplumsal sanattır.

Sanat yapıtı insanlık tarihi boyunca değişik biçim ve anlayışlarla ortaya çıksa bile, her zaman toplumsal bir nitelik taşımıştır. Sanat yapıtıyla ile sanatçının içinde yaşadığı toplumsal koşullar arasında, her zaman bir ilişki vardır. Sanatın gelişmesine toplumsal koşulların önemli bir etkisi vardır. Sanatın ortaya çıkmasında akıl, içgüdü, duygu ne kadar etkili ise toplum koşulları, ekonomi, siyaset vb. sosyolojik konularda o kadar etkilidir. Sanatçıyı bulunduğu toplum, kültür, dil, dinden ayırmak imkansızdır. İnsanın duyguları, kişiliği, düşünceleri içinde yaşadığı toplumda gelişir. Ve toplumdan edindiği deneyim ve birikimlerini eserine aktarır. Nasıl insanı toplumdan ayrı tutamıyorsak, meydana getirdiği eseri de toplumdan ayrı tutamayız.

                                           

Sanat sosyolojisi oldukça kısa bir tarihe sahiptir. Sanat sosyolojisi çalışmaları, sosyoloji çalışmalarının oldukça küçük bir kısmını oluşturmaktadır.  İlk başta sosyologların sanata ilgisizliği olarak görülebilir. Ama bu sorun bu kadar basit değil, bu durum tek yönlü bir ihmal olarak değerlendirilemez. Bunun yerine sorunu, “sanat ve sosyoloji alanları arasında tarihsel kopukluk” olarak adlandırmak ve bu kopukluğun başat nedenlerini analiz etmeye çalışmak, daha doğru bir yol olacaktır.                                                         

Sanat ve sosyoloji alanları arasındaki kopukluğa dair çokça ileri sürülen açıklamalardan biri, sanatın sosyolojinin araştırma alanına girmediği iddiasıdır. Ancak bugüne kadar uzanan modernist sanat, sosyolojinin doğduğu 19.yy Fransa’sında doğmuştur ve bu bilgiden anlaşıldığı üzere sanat ile sosyoloji birbirinden bağımsız değildir.  Sanat insanlık ile beraber doğmuştur. Sanat sosyolojisinin mümkün olmadığını düşünenlere bu apaçık bir cevaptır. Sanat toplumdan doğmuştur ve toplumdan bağımsız olamaz.
 
                                               

Bizim kültürümüzde genel kanı, sanatın seçkin insanlar için olduğudur. Sanat sadece zevklere hitap eden bir eser yaratmaktan ibaret değildir. Sanatı değerli kılan anlattıkları ve yaratıcı düşüncesidir. Sanat sadece zevk ve haz vermez aynı zamanda toplumsal gelişmenin de önünü açar. Sanatın, mutlaka seçkinler için olması gerekmiyor. Aksine tüm insanların erişebileceği bir platforma taşınmalıdır. Sanatçılar artık şehrin farklı mekanlarını da kullanarak sanatı sokağa taşıyorlar. Sanat sosyolojisi daha fazla çalışma meydana getirmelidir ve sanat sınıf ayırt etmeksizin herkesin hayatının bir parçası olmalıdır.

Umarım yazımdan memnun kalmışsınızdır. Tekrar görüşene dek, bol sanatlı günler diliyorum, mutlu kalın.

Sosyolog Nazmiye KIRIK


Kaynakça

*https://www.academia.edu/16828411/Sosyoloji_ve_sanatın_paradoksal_ilişkisi

*https://www.temelaksoy.com/sanat_iyi_dusunulmus_duyarli_bir_eylemdir/

*https://ipfs.io/ipns/tr.wikipedia-on-ipfs.org/wiki/Sanat-sosyolojisi.html

 

08-05-2019