George Orwell- Hayvan Çiftliği

George Orwell- Hayvan Çiftliği

A+ A-

Merhaba sevgili okuyucular.

Bir kitap değerlendirmesi ile karşınızdayım.

BÜTÜN HAYVANLAR EŞİTTİR AMA BAZI HAYVANLAR DAHA EŞİTTİR.

Hayvan Çiftliği nedir? Gücü elinde barındıranın mutlak değişimi, üst sınıf- alt sınıf ayrımı, ezilen sınıf, iktidar çatışması, otorite, ideolojilerin insan engeline takılması sonucu ölümü, iktidarın varlığını korumak için gerçeği yerle bir edip yalanı yaşatması, iktidarın güç zehirlenmesi yaşayarak baskıcı sitemi ortaya çıkarması, halk emeğinin sömürülüşü, özgürlük uğruna verilen savaşta özgürlüğün hiç var olmaması…

Hayvan Çiftliği metaforik ve alegorik bir eserdir. Hiciv niteliğinde olan Hayvan Çiftliği umudu ve hayal kırıklığını, gerçeği ve yalanı, özgürlüğü ve esareti… bir arada barındırmaktadır. Kinayeli anlatım tarzıyla ve kullandığı sembolik dille Orwell bu eserinde hayvanlar üzerinden siyasi kurgu yaparak bu kurguyu bir sistem eleştirisine dönüştürmüştür. Nitekim bu eserde siyasi sistem eleştirisi ile birlikte daha iyi bir sistem vaat eden lider eleştirisi de mevcuttur.

Eserdeki karakterler ve olaylar tarihe gönderme yapmaktadır. Orwell, bu eserinde 1917 Şubat Devrimi’nin nedenleri ve devrim sürecinde yaşanan olaylara gönderme yapmaktadır. Sosyalizmin, Sovyet Rusya’nın ve Stalin döneminin eleştirisi olarak bilinen eser esasen sadece Stalin dönemi için değil, tüm otoriter ve totaliter rejimlere, diktatörlüklere ve baskıcı yönetimlere önemli eleştiriler yöneltmektedir. Eserde totaliter rejimlerin tarihi sil baştan yazma yöntemi resmedilmektedir. Orwell, kendi dönemindeki liderleri ve liderlerin seçimleri dolayısıyla mağdur olan halkın yaşadıklarını, umutlarını ve umutsuzluklarını söz konusu çiftlikte yaşayan hayvanlar üzerinden kurgulamıştır.

Şunu da eklemek isterim ki eseri belli düşünce ve ideolojilerle sınırlandırmak doğru değildir. Çünkü tüm ideolojileri ve tüm siyasi fikirleri ortaya atan, tüm devlet yapılarını kuran ve yürüten insandır. En kusursuz sistem kurulsa dahi o gelir insan bencilliğine takılır. Orwell bu eserde; insanı, insanın zaaflarını, bencilliğini, kendi menfaatinden başka bir şey düşünmemesini eleştirmektedir.

Eserde yönetilme şekillerinden rahatsız olup içinde bulundukları kötü şartları değiştirmek için isyan eden hayvanların özgürlük uğruna çıktıkları yolda yaşadıkları hayal kırıklığı ile karşı karşıya kalınmaktadır. Hayvanların isyan etmelerindeki temel amaç, kendi ideolojileri doğrultusunda bir yönetim oluşturup, halkın fikirlerine değer veren, halkının çıkarları doğrultusunda hareket eden demokratik bir örgütlenme oluşturmaktır.

Eserde geçen karakterlerin her biri bir insan tiplemesidir. Karakterlere bakacak olursak: Bay Jones, gücü elinde bulunduran aristokrasiyi; Major, toplumu aydınlatmaya çalışan bilgeyi; Napoleon, devrimin gücüyle başa gelen diktatörü; Snowball, yetenekli, zeki, demokratik lideri; Domuzlar, yönetimdeki ayrıcalıklı kesimi; Squealer, yalan söyleme kabiliyeti olan manipülasyon ustasını ve yönetimin sözcüsünü; Benjamin, her şeyin farkında olup susan aydın kesimi; Boxer, idealist, sadık ve çalışkan işçi sınıfını; Koyunlar, iktidar ne derse sorgulamadan kabul edip alkış tutan itaatkar cahil kesimi; Köpekler, iktidarın çıkarına çalışan korumaları yani baskıcı sistemi temsil eder.

İnsan yönetiminde olan Konak Çiftliği hayvanlar tarafından ele geçirildikten sonra hayvanlar kendi devletini kurmuştur. Yeni kurulan bu devletin ulusal kimliği, ismi (Hayvan Çiftliği Cumhuriyeti), bayrağı (yeşil kumaş üzerinde toynak ve boynuz), toprağı, tarihi (Ahır Savaşı, Yel Değirmeni Savaşı) marşı (İngiltere Hayvanları), ideolojisi (hayvanizm), anayasası (Yedi Emir), meclisi, ordusu, kahramanları (Snowball ve Boxer), sloganı (dört bacak iyi iki bacak kötü), ortak korkusu (çiftliğin eski sahibi Bay Jones), ülküsü ve düşmanı (ilk zamanlar insan iken daha sonra Snowball)vardır.

Hayvanların emeklerinin insanlar tarafından sömürülmesi ile hayvanların bu sömürüye karşı baş kaldırmaları eşitlik, özgürlük ve adalet gibi kavramların sömürülen sınıf tarafından dile getirilmesi hayvanların isyanını tetiklemiştir. İnsanların sömürge sistemleri karşısında hayvanlar ayaklanmışlar ve yönetimi ele geçirmişlerdir.

Hayvanlar yönetimi ele geçirdiği ilk zamanlar her şey planlandığı gibi ilerlemektedir (emek sömürüsü, zorbalık, adaletsizlik yoktur). Ancak kurulan bu sistem için bir yöneticiye ihtiyaç duyulmuştur. Burada hayvanlar arasında en zeki olan domuzlar ön plana çıkmıştır. Domuzlar gücün insanlardan onlara geçmesi ile birlikte güç zehirlenmesi yaşayarak iktidarı kendi çıkarlarında kullanmaya başlamışlardır. Napoleon kendisine ve diğer domuzlara, iktidarın simgesi olan çiftlik evinde yaşama, çiftlikte davet verme, yatakta uyuma, insan giysileri giyebilme, içki içme, iki ayak üzerinde yürüme, kuyruklarına yeşil kurdele takma, telsiz kullanma, gazete okuma, sigara içme… gibi ayrıcalıklar tanımaktadır. Yönetimdeki domuzların istedikleri şey hayvanların refahından ziyade insan olmaktır.

Hayvan Çiftliği’nin ilk kurulduğu zaman ile ilerleyen süreçte gerçekleşen değişim; öncelikle Yedi Emir kavramına bakacak olursak, en başta ‘asla değiştirilemez’ denilirken ilerleyen süreçte iktidarı ele geçiren domuzlar tarafından sürekli değiştirilmiştir ve iktidar yasayı çıkarına göre biçimlendirmiştir. Hayvan Çiftliği kurulurken amaç edinilen Hayvanizm ilkesi ve yasaları yerle bir edilmiştir. Hayvan Çiftliğinde devlet kurulduğu ilk zamanlar Bütün hayvanlar eşittir ilkesi benimsenirken iktidarın gücünü kötüye kullanması ile birlikte bu ilke yerini Bütün hayvanlar eşittir, ama bazı hayvanlar daha eşittir ilkesine bırakmıştır. Devletin kurulduğu ilk zamanlar "dört bacak iyi, iki bacak kötü" sloganı benimsenirken ilerleyen süreçte bu slogan yerini dört bacak iyi, iki bacak daha iyi" sloganına bırakmıştır. Devletin kuruluş marşı olan "İngiltere Hayvanları" marşı yasaklayıp yerine sadece iktidarı simgeleyen "Yoldaş Napoleon" ilan edilmiştir. Devlet kurulurken benimsenen ideoloji ilk kurulduğu andaki amacından saptırılıp tüm samimiyetini yitirmiştir. İktidar verdiği tüm sözleri unutup, koyduğu tüm kuralları ve yasaları değiştirip halkı sömürmeye başlamıştır. Görüldüğü üzere iktidarın doğrusu ve yanlışı günden güne değişmekte ve çıkarına göre şekil almaktadır.

Hayvan Çiftliği devletinin kurulduğu ilk zamanlar yönetimde iki lider bulunmaktadır (Napoleon ve Snowball). Düşünen, okuyan, halk için kendini geliştirmeye çalışan iktidar tarafından tehlike olarak algılanmaktadır. Bu yüzden Napoleon ilk olarak iktidarda rakibi olan Snowball adlı domuzu çiftlikten attırıp ve iktidarın tek sahibi olmuştur. İşte o anda çiftliğin yönetimi tamamen değişmiştir. Halkın yönetime dahil olma, toplantılara katılma hakkı ve düşüncelerini söyleme özgürlüğü elinden alınmış; yönetim hakkı sadece domuzlara verilerek ayrıcalıklı bir sınıf oluşturulmuş; yönetici kesim refah içerisinde yaşarken halk açlık ve sefalet içinde kıt kanaat yaşamıştır. İktidar halka "Sizin için..."diyerek yaptığını meşrulaştırmıştır. Bu türden liderler, sınıflaşmaya, ayrımcılığın ve adaletsizliğin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Yönetimi elinde barındıran domuzlar, demokrasi fikrinden yavaş yavaş sıyrılıp, totaliter fikre yakınlaşmıştır. İktidar çeşitli söylem ve sloganla (“Napoleon yoldaş her zaman haklıdır!) varlığını güçlendirmektedir. Baskıcı yönetimlerde halkın cehaletinden, korkularından faydalanıp yönetime gelmesi ve bu cehaleti sürdürmek için elinden geleni yapması, ufak bir başkaldırıda uygulanan susturma politikası, yürütme ve yargının tek elde toplanması, halka doğrular yerine yalanın yaşatılması, halkın düşünmesini ve düşüncelerini dile getirmesinin engellenmesi, devrim yanlılarının kötü gösterilmesi ve gerekirse öldürülmesi söz konusudur. Bir diktatörlük ortamından kurtulup, yeni bir diktatörlük ortamı oluşturulmuştur. Yine şahsi çıkarları, güç ve iktidar peşinde olan yöneticilerin olması nedeniyle aslında tekrar başa dönülmüştür. Eserde sözde iyi niyetle yola çıkılmış olan bu devrimde de güç kendilerine geçtiği andan itibaren tüm olanaklardan sınırsız bir şekilde faydalanıp, diğer hayvanları açlığa, yoksulluğa ve hatta ölüme sürükleyen domuzları görmekteyiz. Eser bizlere güç kimin elindeyse yönetim şeklinin ve siyasi yapının onların vicdanına kalmış olduğunu söylemektedir.

İngiliz düşünür John Dalberg-Acton’nın dediği gibi güç yozlaşmayı doğurur, mutlak güç mutlak yozlaşmak demektir. Eşitlik ve demokrasi ancak insanların elinde bulundurdukları gücü paylaşmaları hatta zamanı geldiğinde kullanmaktan vazgeçmeleri durumunda mümkün olabilir. Mutlak güce sahip olmak bu gücün bir zaman sonra kaybedileceği korkusunu da beraberinde getirir. İktidar gücünü kaybetmemek için daha da baskıcı olur ve bu sonsuz döngü aynı şekilde devam eder. İktidar değişse bile intikam ve kendini koruma isteği iyi niyetle başlayan yeni dönemi aynı sarmalın içine iter.

Eserde eşitlik hayaliyle devrim yapan hayvanlar, başarıya ulaştıktan sonra adil bir sistemin parçası olmak yerine yeni yaratılan sistemin proleterleri statüsünde olmuşlardır. Sistemden haberi olmayan bireyler, sömürü düzeninin devam ettiğinin farkında değillerdir. Birey sistem içinde bu sömürü durumunu bilinçsizce kabullenmiş ve üstüne düşeni artık sorgulamadan yapmaya başlamıştır. Kendi arzuları ile iktidarın kölesi ve kuklası olmuşlardır. Gücü elinde bulunduran baskın sınıf bu gücü kullanarak kendinden daha güçsüz olan sınıfı hegemonyası altına almıştır. Eşitlik, adalet kelimesi yok edilmiştir. Hayvanlar arasında hiyerarşi oluşmuş ve toplum alt sınıf, üst sınıf diye ikiye ayrılmıştır. İktidar tarafından oluşturulan ayrımcılık, sınıf farkını meydana getirmiştir.

Hayvan Çiftliği’nde geçen karakterler ve bu karakterler ile birlikte ortaya konulan bazı eşyalar ve mekanlar aynı zamanda birer simge olarak kullanılmıştır. Örneğin; Bay Jones’un silahı, Bay Jones’un çiftlik evi, Napoleon’un kamçısı, Domuzların yeşil kurdelesi, atların yem torbaları ve göz siperlikleri, Mollie’nin kurdelesi, köpeklerin zincirleri gibi eşyalar efendi-köle ilişkisine atıf yapmaktadır.

İnsanlar tarih boyunca ideal düzen arayışı içerisinde olmuşlardır. Ama bu arayış hayal kırıklığı ile sonuçlanmıştır. Genellikle ideal bir toplum oluşturma isteğiyle başlayan hikayeler kısır döngüyle sona ermiştir; devrimler yolundan sapmaya mahkum olmuş daha da baskıcı yönetimler oluşmuştur.  Hayvan Çiftliği’nde de değiştirilmek istenen düzene geri dönülmüş, tarih tekerrür etmiştir.

Hayvan Çiftliği’nde de gördüğümüz üzere sağlam bir temele oturtulmayan, eğitimle desteklenmeyen her türlü hareket er ya da geç yok olmakta ve gerçek amacından sapmaktadır. Halk kesimini temsil eden diğer hayvanların okuma yazma bilmemesi, domuzların her dediğine inanmaları ve devrimi gerçek manada sahiplenecek güce ve kapasiteye sahip olmamaları kendi sonlarını getirmiştir. Kendini yönetenleri sorgulamayan, özgürlüklerini savunamayan, kendi gücünden habersiz yaşayanların özetle aklını kullanamayan hiçbir varlığın özgürlüğünün bir değeri yoktur. Bir milletin sağlıklı bir yaşam sürmesi ve ilerlemesi için eğitim şarttır.

İktidarın geçmişi, tarihi, geleceği, doğrusu, yanlışı yoktur; sadece şuanı vardır. İktidarın çıkarına göre dünün doğrusu bugünün yanlışı olabilir. Önemli olan senin doğrun ne?

Toplumun refahını, gücü elinde bulunduran kişinin izlediği yol belirler. Güç kimin elinde, halkın mı iktidarın mı?

Toplumlarda yönetilen ve yöneten eşit öneme sahiptir. Önemli olan halkların örgütlenmesi, kendi haklarını gözetebilmesi ve liderlerini kontrol altında tutabilmesidir. Aslında tüm insanlar eşittir. Ancak biz koyduğumuz kurallarla ve otoriteye olan sorgusuz sualsiz bağlılığımızla bazı insanları daha eşit bir hâle getiriyoruz.

Halk değişmez ve kendini geliştirmezse lideri onaylamak ve alkış tutmaktan başka çaresi kalmaz, refahı ve mutluluğu liderin elindedir. İktidarı körü körüne birilerine teslim etmek kendine zincire vurmaktır. Karanlık yolu aydınlatmak ve zincirlerinden kurtulmak ancak eğitimle mümkündür. Bu yüzden halk kültürel ve eğitimsel anlamda gelişmeli ve halkın gelişen kültürü ve karakteri ile başa gelenler değişmelidir.

Özgürlük uğruna verilen savaş, akıllıca olmazsa yeni ve güçlü bir esareti doğurur.

 

Umarım yazımdan memnun kalmışsınızdır. Tekrar görüşene dek özgür kalın.

Sosyolog Nazmiye KIRIK


Kaynakça

*Orwell, George, “Hayvan Çiftliği”, Koridor Yayıncılık, 1.Baskı, İstanbul, 2021 (çev. Aslı Biçen) *Görseller: https://unsplash.com/, https://www.pexels.com/tr-tr/ (elīna-arāja)

24-09-2022