Franz Kafka “Dönüşüm”
Herkese merhaba. Değerli okuyucularım, Kafka’nın “Dönüşüm” isimli eseri ile karşınızdayım. Bu eseri okuduğum ilk an; çaresizlik ve hüzün bünyemi sardı, dünyaya ve sisteme karşı olan bakışım değişti.
“Gregor Samsa bir sabah bunaltıcı düşlerinden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu…” Kafka eserine net, çarpıcı bir girişle başlar ve bu cümle ile bize eserin özetini vermiştir.
Kafka eserinde vahşi kapitalizmi eleştirir. Franz Kafka bu eserinde yozlaşmış aile ve toplum ilişkilerini en ince ayrıntısına kadar irdelemiş ve bu düzene başkaldıran bireyin trajik durumunu çarpıcı bir bakış acısı ile dile getirmiştir.
Samsa insanın önemsenmediği bir toplumda yaşamaktadır ve kendisi için değil başkaları için yaşamaktadır. Şuan biz de aynı durumda değil miyiz? Samsa; aile içinde bir sevginin kalmadığını, dıştaki sistemi devam ettirmek için kurulan bir sömürü düzeni olduğunu yavaş yavaş fark eder ve her şeye yabancılaşmaya başlar.
G. Samsa böcek olana kadar tekdüze ve mutsuz bir yaşam sürerken, böcek olduktan sonra önündeki gazetenin üzerine atılan bir parça yiyeceği heyecanla karşılar. Karnının gıdıklanması, tavanda yürümesi ona keyif ve mutluluk verir. Çünkü artık Samsa hayatında istemediği şeyleri yapmamaktadır ve bu özgürlük hissi onu çok mutlu etmiştir. Artık babadan oğula geçen bayrak yarışından çekilmiş, düzene başkaldırmış, kendini özgür kılmıştır.
Samsa böceğe dönüştükten sonra, ailesi en başta ona evde yer ayırırken daha sonra onu attığını görüyoruz. Samsa’nın ailesi başlar da Samsa’nın iyileşeceğini düşünerek bakarken daha sonra belaymış gibi davranmaktadırlar. Sorunların onun evden gitmesiyle son bulacağını düşünürler.
Dönüşüm sadece Samsa’nın başına gelmez, tüm aile fertleri Samsa ile dönüşüm içine girerler. Kız kardeşi çalışır, anne yemek yapar, baba işinin başına geçer.
Samsa’nın böcek olması aile ve toplum yapısına başkaldırı, sisteme karşı ayak diremedir.
Samsa dönüşümünden önce kendini ailesinin geçimine adamış biri iken, dönüşümünden sonra yabancılaşmış kimliğine başkaldıran gerçek bir bireyi sembolize eder. Yabancılaşma böceğe dönüşme ile başlamaz, daha önceki yabancılaşmanın zorunlu bir sonucudur. Samsa’nın böceğe dönüşümü önceki yaşamının zincirlerinden kurtularak özgürleşme sürecidir. Zaten Samsa böceğe dönüşmeden öncede toplum tarafından bir böceğe indirgenmiştir.
Samsa’nın içinde bulunduğu durum, algı ve benliğe bir tür başkaldırı seçeneği olarak böcekleşmiştir. Yabancılaşma tepkisizlik vs. tüm durumların yansıması böcekleşme olarak dönüşüme uğramıştır. İktidarın kurduğu düzene başkaldırması ve içinden çıkmak istemesi onu böcekliğe itmiştir. Aslına bakılırsa sistemin içindeyken zaten böcek gibi yaşamaktadır. Ama iktidar ‘sistemden çıkarsan böcekten farkın kalmaz’ korkusunu salmaktadır.
Yazarın eserinde böcek simgesini seçmesinin nedeni: böcek en az tahammül edilen yarasız ve külfet olanı simgeler. Eğer böcek külfet ve utanç kaynağı olmasaydı, pekala aile ve toplumun içinde yerini alacaktı. İktidarın kurduğu düzenden çıkıp norm ve kurallara başkaldıran birey, toplum tarafından böcek gibi değersiz ve yararsız görülür. Ama yazar böcek olarak da olsa özgür yaşamanın mutluğunu eserinde işlemiştir.
Dönüşüm modern insanın durumunu yansıtır. Modern hayat, iş, eğitim insanları robotlaştırır. Dönüşüm, otomat haline gelen bir insanın çevresine ve kendisine yabancılaşması ve böceğe dönüşmesi ile farkına vardığı varoluşunu ve özgürleşmesini anlatır. Modern toplumun bireyi nasıl, sürünün bir parçası haline getirdiğini ve sürüden ayrılanın nasıl dışlandığını anlatır.
Bu eserde Kafka hiyerarşi, otorite, toplum, aile üzerinden irdelemeler yapmıştır. Gregor Samsa dönüştüğü güne değin var olan toplum düzenine ayak uydurur. Bilinçaltında başlayan başkaldırı, böceğe dönüşmesi ile vücut bulur. Dönüştüğünde toplumun ve ailesinin beklentilerini karşılayamadığı için dışlanmaya başlar. Böceğin iğrençliği, iktidarın oluşturduğu sürü algısıyla uyuşmayan bağımsız bireyin iticiliği ile özdeştir.
Bu eser de iktidara ve kendine yabancılaşmış olan bireye yönelik vurgu vardır. İktidar ve toplum kendinden farklı olanı, sürü olmayı reddedene bir böcek muamelesi yapmaktadır.
Kitapta bahsi geçen böcek, asıl olması gereken insandır. Ama insanlar köle gibi yaşamayı o kadar kabullenmiş ki, özgür düşünen, zincirlerini kıran, kendinden farklı olanı hemen ötekileştirme girişimi içerisindedir. Kafka’nın sisteme başkaldıran bireyi böcek olarak bize yansıtmasının nedeni de budur.
Eserde temizlikçi kadının sürekli Samsa ile alay ettiğini, her gün odasına gelip kontrol ettiğini ve cesedini yok ettiğini görüyoruz. Durum apaçık ortada değil mi sizce de? İktidar kendi kurduğu düzenden çıkanları, hem ötekileştirip hem de hala kontrol altında tutmaktadır.
Her an iktidarın kontrolü altındayız. İtaat etmek, belli bir kalıba girmek, doğduğumuz andan itibaren öğretiliyor ve iktidarın gücüne boyun eğiyoruz. İktidar ilk aile içinde sonra okulda sonra iş hayatımızda kendini gösteriyor. Sistem bizi böcekleştirmiş ve değersiz kılmıştır. Sisteme hizmet ettiğimiz kadar kendimizi değerli hissediyoruz.
İktidar bizim insan olarak yaşamamıza izin vermiyor, yaşamımız bir böceğin yaşamından farksız değil. Farkında değiliz ama hepimiz birer Gregor Samsa’yız. Var olan sistemin içinde adeta bir kukla gibi yaşamak yerine kendi benliğimizin farkına varmalıyız ve özgürlüğümüzü kısıtlayan her şeyden kurtulmalıyız.
Umarım yazımdan memnun kalmışsınızdır. Tekrar görüşene dek hoşça kalın.
Sosyolog Nazmiye KIRIK