Kuyu

Kuyu

A+ A-

                   Her şey değişir, her şey dönüşür. Yaşamın bir kuralıdır bu. Değişmeyen tek şey değişimdir derler. Oysa değişmeyen bir şey daha vardır. O da geçmişimizdir.

                   Geçmişimiz, geçmiştir. Bitmiş, kapanmış ve eski bir zamanda öylece donmuş kalmıştır. Belleğimizin güvenilir köşelerinde depolanmış, ara sıra dönerek onları ziyaret etmemizi beklemektedir.

                   Geçmişle ilgili bizi mutlu eden şey, bu olsa gerek. Asla değişmeyeceğini ya da bizi terk edip gitmeyeceğini bilmemiz. Mutlu ya da mutsuz, iyi ya da kötü, anılarımız hep oldukları gibi kalacaklar. Yaşanmışlıklarımız, hep o bildiğimiz şekilde yaşanmış olacaklar. Ve biz zaman zaman dönüp de onları ziyaret ettiğimizde, onları bıraktığımız gibi bulacağız. Ne güzel.

                   Öyleyse ben de yazımı, babam şair Ünal Tarhan'ın geçen günlerde yazdığı çok güzel bir şiiri ile sonlandıracağım:        

                                               KUYU

                   Tola doluyor

                   çıkrık sarıyormuş gibi oluyor bazan,

                   Bazan yılın ilk gününde gibisin

                   saçların ıslak

                   ve ıslak bir kış sabahında...

 

                   Azgın bir yaz günündesin bazan,

                   bastırmış sarı-sıcak

                   yalnızlık saatlerini

                   yük olmuş bile yaşamak

 

                   Evet, ilkyaz işte,

                   en olmadık kovuklardan çıkıyor bazan,

                   gelip konuyor sevincin dallarına,

                   bir ilkgençlik aşısı dudaklarda...

 

                   Bazan bir bayram esintisi

                   yalayıp geçiyor anıları, serin,

                   yine serin bir yürek çarpıntısı...

 

                   Bu güz de nereden çıktı

                   sararmış adam akıllı?

                   Güz olunca hüzün de oluyor

                   saçlar, sakallar uzuyor, ağarıyor,

                   yaygarasız bir yaşam siniyor iliklere...

 

                   Eh işte! Zaman!

                   En beklenmedik bir öyküde

                   öpüyor dudaklarından...

                   Bazan!      

                                   ÜNAL TARHAN

                        

25-03-2024
Devrim Akalın

Devrim Akalın

Doktor

Soğuk bir kış sabahı, Silifke’de, anneannemlerin Rumlardan kalma, eski evlerinin alt katındaki büyük odada dünyaya gelmişim. Yaşamımın ilk beş yılı, Tarsus’ta, sabahtan akşama kadar mahallemizin çocuklarıyla sokakta oynayarak geçti. Ardından Ankara’ya taşınma, ilkokul yılları...Ortaokul ve liseyi TED Ankara Koleji’nde okudum. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesini kazandım. Göğüs hastalıkları ve tüberküloz uzmanıyım.

Sanatın her dalı ilgimi çekiyor. İyi sanat eserleri hep etkilemiştir beni. Sanatla haşır neşir olan insanın, gönül telinin daha çok titreştiğini, kendi gönül sazını giderek daha iyi çalmaya başladığını düşünüyorum.

İyilik ve nezaketin altın değerlerimiz olduğu, bu değerleri yitirmememiz gerektiği inancındayım. Sanat, bu değerlerle yoğrularak sofraya getirildiğinde, sanatçının kendince bir misyonu da tamamlamış olabileceği görüşündeyim.

Mythos yayınlarından çıkmış bir romanım var: HÂLÂ SEVENLER KULÜBÜ

MELANKOLİYE TUTULMAK adlı öykü kitabım da yolda, geliyor.⭐

saintdevrim@gmail.com

Devrim Akalın