Kuyu
Her şey değişir, her şey dönüşür. Yaşamın bir kuralıdır bu. Değişmeyen tek şey değişimdir derler. Oysa değişmeyen bir şey daha vardır. O da geçmişimizdir.
Geçmişimiz, geçmiştir. Bitmiş, kapanmış ve eski bir zamanda öylece donmuş kalmıştır. Belleğimizin güvenilir köşelerinde depolanmış, ara sıra dönerek onları ziyaret etmemizi beklemektedir.
Geçmişle ilgili bizi mutlu eden şey, bu olsa gerek. Asla değişmeyeceğini ya da bizi terk edip gitmeyeceğini bilmemiz. Mutlu ya da mutsuz, iyi ya da kötü, anılarımız hep oldukları gibi kalacaklar. Yaşanmışlıklarımız, hep o bildiğimiz şekilde yaşanmış olacaklar. Ve biz zaman zaman dönüp de onları ziyaret ettiğimizde, onları bıraktığımız gibi bulacağız. Ne güzel.
Öyleyse ben de yazımı, babam şair Ünal Tarhan'ın geçen günlerde yazdığı çok güzel bir şiiri ile sonlandıracağım:
KUYU
Tola doluyor
çıkrık sarıyormuş gibi oluyor bazan,
Bazan yılın ilk gününde gibisin
saçların ıslak
ve ıslak bir kış sabahında...
Azgın bir yaz günündesin bazan,
bastırmış sarı-sıcak
yalnızlık saatlerini
yük olmuş bile yaşamak
Evet, ilkyaz işte,
en olmadık kovuklardan çıkıyor bazan,
gelip konuyor sevincin dallarına,
bir ilkgençlik aşısı dudaklarda...
Bazan bir bayram esintisi
yalayıp geçiyor anıları, serin,
yine serin bir yürek çarpıntısı...
Bu güz de nereden çıktı
sararmış adam akıllı?
Güz olunca hüzün de oluyor
saçlar, sakallar uzuyor, ağarıyor,
yaygarasız bir yaşam siniyor iliklere...
Eh işte! Zaman!
En beklenmedik bir öyküde
öpüyor dudaklarından...
Bazan!
ÜNAL TARHAN