Neden Çocukluğumuzu Özlüyoruz?

Neden Çocukluğumuzu Özlüyoruz?

A+ A-

Yaş aldıkça, çocukluğumu daha çok özlemeye başladığımı fark ettim. Özlem baki de, şiddeti artıyor. Acaba yaş ilerledikçe eskiler daha da gerilerde kalıyor da, ulaşılmazlığı arttığı için mi özlem de artıyor? Ne de olsa, insanoğlunun ulaşılamayacağına inandığı şeylere karşı hep bir ilgisi olmuştur.

Çocukluğum güzel geçtiği için olabilir mi? Bilmiyorum. Hepimizin çocukluğunda mutlaka sıkıntılar yaşanmıştır. İyisiyle, kötüsüyle...

Peki neden o zaman? Çocukluğumuza dair pek çok şey ivmeli bir hızla yitirilmekte olduğu için olabilir mi? Kokular, dokular, tadlar, duygular, güzel değerler, hatta vaktiyle şakır şakır yağan o kırkikindi yağmurları, kışları ciddi ölçüde yağan kar... Mis kokulu rüzgârlar, serin havalar... Hemen her gün, bulutsuz, çırılçıplak bir gökyüzüne uyanır olduk neredeyse. Bir damlacık yağmura hasretiz hepimiz.

Evet, özlemin nedeni bunlar olabilir. Ama bir şey daha var kanımca küçüklüğümüzü ona susamışçasına özlememize neden olan. O da, çocukluğun, gözlerimize, algımıza, büyüdüğümüzde bizden geri almak üzere yerleştirdiği ödünç filtrelerdir. Fotoğraf filtreleri gibi algımızı iyi yönde çarpıtan, acı şeyleri kısmen tatlandıran, sevilemeyecek şeyleri sevilir hale getiren, basit şeyleri gizemli gösteren, sıkıcı işleri eğlencelendiren, travmalarımızı katlanılır kılan bu algısal fotoşoptur çocukluğumuzu bize özlettiren. Yetişkin olduktan sonra da bu filtrelerden edinebilseydik, yaşamlarımız daha çekilir hale gelirdi, orası kesin. Ama bu mümkün olmadığına göre, yaşama veda edinceye değin bu özlem duygusu bizi takip edeceğe benziyor.

 


Kaynakça

FOTOĞRAF: OLGU KAVALCIOĞLU

01-01-2024
Devrim Akalın

Devrim Akalın

Doktor

Soğuk bir kış sabahı, Silifke’de, anneannemlerin Rumlardan kalma, eski evlerinin alt katındaki büyük odada dünyaya gelmişim. Yaşamımın ilk beş yılı, Tarsus’ta, sabahtan akşama kadar mahallemizin çocuklarıyla sokakta oynayarak geçti. Ardından Ankara’ya taşınma, ilkokul yılları...Ortaokul ve liseyi TED Ankara Koleji’nde okudum. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesini kazandım. Göğüs hastalıkları ve tüberküloz uzmanıyım.

Sanatın her dalı ilgimi çekiyor. İyi sanat eserleri hep etkilemiştir beni. Sanatla haşır neşir olan insanın, gönül telinin daha çok titreştiğini, kendi gönül sazını giderek daha iyi çalmaya başladığını düşünüyorum.

İyilik ve nezaketin altın değerlerimiz olduğu, bu değerleri yitirmememiz gerektiği inancındayım. Sanat, bu değerlerle yoğrularak sofraya getirildiğinde, sanatçının kendince bir misyonu da tamamlamış olabileceği görüşündeyim.

Mythos yayınlarından çıkmış bir romanım var: HÂLÂ SEVENLER KULÜBÜ

MELANKOLİYE TUTULMAK adlı öykü kitabım da yolda, geliyor.⭐

saintdevrim@gmail.com

Devrim Akalın