Düş Pazarı

Düş Pazarı

A+ A-

Gece olup da ışıklar söndüğünde, nefesler artık sessizleştiğinde; herkes uyurken benim gözlerim açılır, mesaim başlardı. Sırf o saate, küçük balkonumdan yukarı baktığımda takım yıldızımı görebileceğim konuma ulaştığı âna yetişebilmek için dakika sayardım.

Orada kalayım, ağlayayım, güleyim, hayaller kurayım...

O anlar benim için çok özeldi, küçüklüğümün en unutulmazıydı. Saatlerce konuşur günümü anlatır, gelecekte yapmak istediklerim hakkında planlar kurardım. Benim için günün en verimli dakikalarına dönüşen tüm o gecelerde, kendi kendimi bulduğumu hissederdim.

Bıkmadar, usanmadan, belki de pes etmeden; orada konuştum da durdum.

Ama bir süre sonra, korkmaya başladım. Artık geceleri uyku tutmamaya başladı, yıldızım kayacak ve benim tüm hayallerim de onunla kaybolacak diye ödüm kopardı. Bütün gece ayakta kalıp, gün doğana kadar, hasta çocuğunun başında ilgiyle bekleyen anneler gibi balkondan sarkmaya başladım.

Sonra sonra fark ettim ki, o konuştuğum, tüm hayatımı sakladığım yıldız sahiden bendim. Akıp gitmesinden, ortadan kaybolmasından delicesine korktuğum şey kendimdim.

Çocuk aklımla sandım ki hepimiz birer yıldızdık, eşsizdik. Kimisi büyüktü, kimisi küçüktü, belki kalabalık belki yalnız; bizim ruhumuzun yansımalarıydı. Bu yüzdendi öyle büyüleyici, öyle saf bir güzellikle parlamaları. Bu sevimsiz çakma hayatlar arasındaki tek gerçek olan onlardı.

Ben de birisi ne zaman cennete gitse, ruhu kayarak akıp gider, meleklerle buluşur diye düşündüm. Arkalarında bıraktıkları ışıltının, gittikleri yol olduğuna inandım. 

Böylece dilek tutmaya başladım, onları alıp götürecekler yanlarında diye sevinçle bekledim. Her gece birkaç tane yakaladım, avcı gibi dikkatle izledim gökyüzünü.

Dileklerime, isteklerime o kadar odaklandım ki kendimi unuttum. Orada neden olduğumu, ne yaptığımı, neyi izlediğimi artık düşünmemeye başladım.

Yine de, her sanrının bir gerçeğe dönüşü vardı. Benim ki de basit bir meteor yağmuruydu.

Ailemle bir arabada gece yolculuğundayken öyle çok yıldız kaydığını gördüm ki, ne dileklerim yetişti ne de olan biteni kavrayabildim. Sadece bir sürü saçma veya mantıklı laflar ettim.

Yeni bir bisiklet, o çok istediğim rugan kırmızı ayakkabılara sahip olmak, son çıkan oyuncak bebek, her pazar sinemaya gitmek, annemin iki tane dondurma yememe izin vermesi ve daha nicesi.

Sonra bir anda aklıma dank etti, ya oradakilerden biri de ailemse? Ya bensem? Bedenimi kaplayan o korkuyu unutmama imkan yok!

Küçücük avuçlarımda parıltısını yitirmiş bir sürü yıldız biriktirmiştim. Belki de lunaparka gitmek istediğim gece tuttuğum dilek birinin yaşamı anlamına geliyordu. Balkonda oturup o gün ki listeme bakarken, insanların ölümünü resmen dört gözle beklemiştim. Tarifi imkansız bir acıydı.

Bu yüzden, kendim ve ailem için beklemeye başladım. Başa döndüğümü hissettim, tek fark artık içimde hayallerim ve güzel niyetlerim yoktu. Sadece saf bir korku, telaş hakimdi.

Gecelerim benim için zülme dönüşüyordu, hep aynı saatlerde karşıdaki çatının arkasından usul usul uzanan o parıltıları aradım, kontrol etmezsem bir şey olacak diye nöbet tuttum.

O ince kemer, üç küçük yıldız ben ve ailemdi sanki ve ben gözlerimi bile kırpmadan ilk ışıkların arasına kaybolana kadar yaz kış demeden orada bekledim. Belki de koruduğumu zannettim.

Uyumamak için bin türlü yalanla atlattığım ailem, artık benim için gerçekten endişelenene kadar sürdü. Aklımdaki bu korkunun büyüklüğü onları tedirgin etti. Benimle konuştular, anlattılar; kendimce kurduğum tüm bu kuruntularımdan kurtulduğumu sandılar.

Ama yine de, belki bir saat belki on dakika fark etmese de ufacık gökyüzüne bakıp öyle yatağıma yattım hep. Aksatmadan ve hiçbir şeyi gözden kaçırmadığıma emin olarak.

Kimine göre çocukluktu bu yaptığım, üzerinde düşünülmemesi gereken, basit duygulardı; ama benim için her şey demekti.

Şimdi aradan yıllar geçmesine, artık büyümüş olmama rağmen, hala çocuk kalan yüreğimdeki o korkuyla gökyüzünü kontrol etmeye devam ettim.

Kendime söz verdim, bir daha asla dilek tutmadım. Belki iyi birkaç söz söyledim, tanışmış olmayı istedim o güzel ruhlarla. Belki karşılaştığım, göz göze geldiğim, iki kelime ettiğim kimselerdi, dedim, gülümsedim. Yine de asla dilek tutmadım.


Kaynakça

görsel: https://unsplash.com/

10-09-2023
Lahza Güz

Lahza Güz

Basım, Yayım Teknolojileri - Öğrenci

Biraz deli, kafadan üşütmüş ve aklı bozuk biriyim, tüm diğer iyi insanlar gibi.

 

benlahza@gmail.com

ben.lahza