Yaşamak Yetişmek Mi?

Yaşamak Yetişmek Mi?

A+ A-

Ne kadar uzun süre sessiz kalırsan dünyaya ve tüm olana bitene, kayıplarına, olacakken elinde kalanlara o kadar kendinle konuşursun, o kadar özüne inersin.. Evet, ben de böyle yaptım, o zaman anladım ki en önemli şey kendine saygın ve dürüstlüğün. Başkası olsa da olmasa da değerlerine göre doğruyu yapmak, her şeyden önce değerlerini keşfetmek. Gerçekten ne istiyorum, ne istemiyorum? Benim için en önemli şey ne? Neye dâhil olabiliyorum neye olamıyorum? Benim etki alanım nedir ve kimlerdir? Bu etki alanımda neleri değiştirebilirim? Kendimi iyi hissettiğim yerlerde ve iyi hissettiğim kişilerle mi bir aradayım yoksa bazı korku kaygı ve kurmacalarla orada olmak istediğimi mi sanıyorum? Sandıklarımız ve direndiklerimiz kendimize özümüze yaptığımız en büyük haksızlıklar aslında. Kendi sürecimde istediklerimin birer sanrı olduğu gerçeği ile yüzleştim. İstemediğimi sandıklarımın da istemekten korkum olduğunu gördüm.

Çoğumuzun, reddettikleri için " acaba bunu nasıl yapacaktım " ya da "eğer böyle yaşasaydım ne olurdu?" gibi soruları olmaz mı?

İnsan, anlayamadığı, savrulup gittiği şeyler yaşadığında, bir kez susuyor, sonra uzun uzun dinliyor,  daha sonra da kendi eylemsel ve ruhsal amacını keşfediyor. Kısaca ancak böylelikle “ gönlünün muradına “ulaşıyor

Yaşadığımı hissetmem için, acı çekmem, mutlu olmam vs. yaşamam lazım, bunlardan kaçmam en büyük fakirliğim olur diyor insan kendine.

Bir kargaşa içinde, kendinden uzaklaşarak, özüne dokunmadan ilerleyen bir sistemin içinde, “durmak” ve böylece gerçekten anlamak, gözlemci olmak en büyük yetenek.

Ne yapacak peki insan, nasıl yapacak?  Aslında herkesin özüne ulaşmak için yöntemleri var ve çoğumuz da farkında değil.

Kimi resim yapar, kimi spor, kimi yürüyüş, kimi meditasyon ve kimi de benim gibi yazarak o öze ulaşır. Durabilecek insan önce, bu dönemin en zor şeyi değil mi? Sürekli çalışmaya, spor manyaklığına ya da içki masalarına atmayacak kendini! Hep bir meşgale olmayacak! Bunların hepsi kaçış! Sıkıysa dur ve sessizliğinden yılacak kadar dinle sessizliğini. Evet, başlarda çok zor. Fakat şansımız varsa, sessizliği paylaşabileceğimiz birileriyle de karşılaşacağız. Paylaştıkça çoğaltacağız durmayı ve sessizliği. Yaşamak, yetişmek değildir çünkü!

Yer yer yine suçlayacağız kendimizi!  Atalarımızı suçlamama sorumluluğunu alacağız ve bu modadan sıyrılacağız sonra.

Bazen ter içinde kalınan uykulardan uyanıp, yine de "evet nerede kalmıştık?" diye soracağız kendimize.


Kaynakça

https://www.pexels.com/tr-tr/arama/ko%C5%9Fu/

12-02-2024
Burcu Özcan

Burcu Özcan

Tiyatro Sanatçısı

1985 Ankara doğumlu. 2009 yılında Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı-  Sahne Sanatları-Oyunculuk bölümünden mezun olmuştur. İlerleyen yıllarda Devlet Tiyatrolarında, farklı illerde yer alan şehir tiyatrolarında ve özel tiyatrolarda görev almıştır. Aynı zamanda çizgi film, dizi ve reklam seslendirmesi yapmıştır. Çeşitli özel kuruluşlarda eğitmenlik, sanat koordinatörlüğü ve bölüm başkanlığı gibi görevler almıştır. Çankaya Sahne oyuncuları arasında yer almakta ve eğitmenliğe devam etmektedir. Aynı zamanda Bahçeşehir Üniversite’sinde Öğretim Teknolojileri üzerine yüksek lisans yapmaktadır.

brccozcan@gmail.com

@brc0zcn

burcu0zcan