Olması Gerekenler ve Vesaireler

Olması Gerekenler ve Vesaireler

A+ A-

Bilmem neden, benim yaşla ilgili, geçen yıllarla ilgili, derdim olmamıştır hiç.
Kimin için neyin geç, neyin erken olduğu bilinmez diye düşünürüm.
Fakat feci takıldı bu yaş mevzuu kafama… Belki de otuzlu yaşların yarısını geçmek olabilir nedeni.
Çevremde evlenenler, çocuğu olanlar, boşananlar, her şeyi belli ve çerçevesi hazır bir yaşama dâhil olanlar… Her daim yeni bir başarıya imza atanlar, yolu bile garanti altına alma çabaları. Bende mi bir tuhaflık var dedirtiyor.
Gerçekten ben de bunları mı istiyorum? Birbirinin tekrarı olan aynı günleri sadece farklı elbise ve takılarla değişik kılmak mı niyetim? İçimden bir ses asıl istediğimin bu olmadığını, bunun sadece toplumsal ve dünyasal hayatın olması gerekenlerinin baskısı olduğunu söylüyor.
Yani her şeyin bir yaşı mı var? Belki en büyük başarısına kırk yaşında imza atacaklar var, belki doksan yaşında gerçek sevgiyi bulacaklar var.
Bu ülkenin ve belki de dünyanın, “gerçekler”  ve “olması gerekenler “ adını koyup, bizleri sınırlandırmaya, ruhsuz ve mutsuz kılmaya çalıştığı şeylere aldanmamaya karar verdim.
Mala mülke sahip olmaktan daha çok seviyorum bütün dünyanın benim olduğunu bilerek gezmeyi. Bilmediğim yerleri keşfetmeyi…

Ruhumu büyütüp, tekâmül seviyemi yükseltmek, araba modelimi ya da cep telefonu modelimi yükseltmekten daha mühim benim için. Sabah pencereme gelen saksağanın,cevizini yemesini beklemek en keyifli anı günümün. O sabah rızkının ben olacağımı nerden bilebilir ki ben nereden bilebilirim benim de cevizimin bir yerde hazır beni beklemediğini? O saksağan öğretiyor bana her gün kaygısızca, karnımın bir şekilde doyacağına ve hayata inanmayı.
Ruhumda bir cennet yaratmak çevremi süslü püslü eşyalarla donatmaktan çok daha zevkli benim için.
Zihnimi rahatlatmak için az insan, az eşya en büyük lükslerimden biri.
Kitabımı alıp sevdiğim yerde yaptığım kahvaltı, içtiğim kahve, tüm trend yerlerden daha çok okşuyor ruhumu.

Ve dinlemek insanları gerçekten dinlemek,  spot ışıklarının kendilerinde olmasına izin vererek, bir sonraki adımda ne diyeceğimi kollamadan dinlemek. Ne büyük bir keyif!
Evet ben buyum! Böyle olduğum için de önemi yok zamanın ve yaşın ve dayatmaların. Günlerdir başımın etini yiyen “geç kaldın” adlı zihinsel oyunun.
Her şey olması gerektiği zamanda olacaktır. Yolun kendisi değil midir asıl olan?


Kaynakça

Görsel Pixabay

29-11-2021
Burcu Özcan

Burcu Özcan

Tiyatro Sanatçısı

1985 Ankara doğumlu. 2009 yılında Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı-  Sahne Sanatları-Oyunculuk bölümünden mezun olmuştur. İlerleyen yıllarda Devlet Tiyatrolarında, farklı illerde yer alan şehir tiyatrolarında ve özel tiyatrolarda görev almıştır. Aynı zamanda çizgi film, dizi ve reklam seslendirmesi yapmıştır. Çeşitli özel kuruluşlarda eğitmenlik, sanat koordinatörlüğü ve bölüm başkanlığı gibi görevler almıştır. Çankaya Sahne oyuncuları arasında yer almakta ve eğitmenliğe devam etmektedir. Aynı zamanda Bahçeşehir Üniversite’sinde Öğretim Teknolojileri üzerine yüksek lisans yapmaktadır.

brccozcan@gmail.com

@brc0zcn

burcu0zcan