Sürdürülebilir Tarım

Sürdürülebilir Tarım

A+ A-

“İyi Tarım”
 “Organik Tarım”,
   “Ekolojik Tarım”,
     “Onarıcı Tarım”,
       “Sürdürülebilir Tarım”

gibi kavramlarla son yirmi yıldır sık sık karşılaşıyoruz. Özellikle Covid-19 pandemisi sonrası tarımı gündemlerine daha önce hiç almamış medya mensuplarının, entelektüellerin dillerinden bu deyimler hiç düşmüyor. İyi ki de düşmüyor..!

Farklı prensip ve uygulamaları içeren bu kavramlar, kimi zaman birbiri ile karıştırılarak kullanılsa da aslında hepsinin temelinde (esas amaçları olmamakla birlikte) az veya çok Sürdürülebilir Tarım anlayışı vardır ve doğru uygulandıklarında Tarımda Sürdürülebilirliğe hizmet ederler. Peki, Sürdürülebilir Tarım nasıl, neden ortaya çıkmıştır ve neyi amaçlamaktadır, ilkeleri nedir?


Tarım’ın geçmişi günümüzden yaklaşık on iki bin yıl öncesine kadar gidiyor. Tohumun keşfi, hayvanların evcilleştirilmesi ile avcı ve toplayıcılık ile yaşamlarını sürdüren toplumlar yerleşik düzene geçtiler. 18.yüzyıldan itibaren teknolojik uygulamalarla tanışmaya başlayan tarım, 19. yüzyıldan itibaren insanların kendi ihtiyaçlarını karşılama amacı dışında ticari amaçla da yapılmaya başlandı. Zaman içinde tarım gelişti ancak konvansiyonel tarımda tek odaklanan nokta verim oldu. Gelişmiş ülkelerin tarımın stratejik değerinin farkına varmaları ile potansiyeli yüksek ancak tarımsal üretim ile ilgili yeterli düzenleme ve alt yapıya sahip olmayan gelişmemiş ülkelerde tekeller üzerinden yürüttükleri ve tek amacı düşük maliyet, yüksek verim ve kar maksimizasyonu olan sömürgeci üretim anlayışı ise “sonun başlangıcı” oldu.

2050 yılının tarımının kısıtlı arazi, azalan su ve enerji kaynakları için artan rekabet ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin tam ortasında yer alması beklenmektedir. Son elli yılda, daha fazla gübre ve su kullanımı, yoğun tarımsal mekanizasyon uygulamaları, aşırı zirai mücadele ilacı kullanımı ve tarım alanlarının genişletilmesi ile üretim üç katına çıkmıştır. Ancak bu üretim anlayışı ormanların üçte birinin yok olmasına, su kaynaklarının tükenmesine, toprağın niteliğinin bozulmasına, biyoçeşitliliğin kaybına, yeni bitki ve hayvan hastalıklarının ortaya çıkmasına yol açtı.

Bu ortamda FAO ya göre 2050 yılında %30 artacak dünya nüfusunun gıda ihtiyacını karşılayabilmek için, mevcut sistem ile tarımsal üretimin 8,4 milyar tondan 13,5 milyar tona çıkarılabilmesi pek mümkün görünmüyor. Bunun için Sürdürülebilir Tarıma geçiş şart.

Sürdürülebilirlik en basit anlamıyla; insanın yaşamını ve gelişmesini, buna olanak sağlayan ekosistemin (belirli bir alanda bulunan canlılar ile bunları saran çevrenin karşılıklı ilişkileri ile meydana gelen ve süreklilik gösteren ekolojik sistem) taşıma kapasitesini aşmadan nesiller boyu devam ettirebilmesi olarak tanımlanabilir.

Sürdürülebilirliğin iç içe geçmiş üç temel boyutu vardır. Bu boyutlar birbirlerine bağımlıdırlar, biri var olmadan diğerleri varlıklarını sürdüremezler. Sürdürülebilir Tarım için aşağıdaki üç kümenin kesişim alanını mümkün olduğunca büyütmemiz gerekir.



Sürdürülebilirliğin üç boyutu

Sürdürülebilirlik, yukarıdaki basit tanımı dışında aslında bir yaşam biçimidir, bir anlayıştır, bir felsefedir ve siyasi boyutu da olan bütünleşik, biraz da karmaşık bir yapıya sahiptir.

Ekonomi, Sosyal ve Çevre alanlarında yeterince gelişmemiş her ülkede olduğu gibi, son dönemlerde Türkiye’de de Sürdürülebilir Tarım konusunda ciddi sorunlar ve sonuçlarla karşı karşıya kalınmıştır. Bu konuda çok örnek verilebilir, ancak birkaç maddede özetlemek gerekirse bugün ülkemizde;

-         Tarımsal üretimin yaklaşık dörtte üçünün küçük ölçekli üretim yapan çiftçiler tarafından gerçekleştirildiği,

-         Çiftçinin üretim maliyetinin devamlı arttığı, buna karşılık ürettiği ürünlerin satış fiyatının aynı oranda artmadığı, mevcut üretim yöntemleri ile iklim değişikliğinin etkileri başta olmak üzere, kontrol edemediği çevresel koşulların, küresel ve yerel ekonomik ve sosyal politik tercihlerin etkileri sonucunda para kazanamadığı ve bu nedenle tarımsal üretimden uzaklaşmaya başladığı,

-         Tarımsal üretimin azalması ile kırsaldan kentlere göçün arttığı, yeni istihdam ihtiyacı başta olmak üzere çeşitli sosyal ve ekonomik sorunların ortaya çıktığı,

-         Gerek bilinçsiz kullanım gerekse aşırı kar amacıyla bilinçli olarak su, toprak, hava, orman, deniz ve yaşam alanlarımız kentler, köyler gibi ekosistemlerin tahrip edilmekte olduğu, biyoçeşitliliğin azaldığı,

-         Ortalama çiftçi yaşının 56 ya yükseldiği, TUİK verilerine göre son yirmi yılda ekilen toplam arazi miktarının % 7, sebze yetiştirilen arazi miktarının %14 azaldığı, buğday üretiminde son beş yıllık ortalama verimin Hollanda’da 880 kg/dekar, ülkemizde ise sadece 278 kg/dekar olduğu, anne sütünde tarımsal ilaç kalıntısına rastlandığı ve tüm bu tablo içinde artan nüfus ve buna bağlı olarak artan gıda ihtiyacına karşılık yetersiz ve kontrolsüz üretim nedeniyle sağlıklı, güvenilir gıdaya erişilebilirliğin tehlikeye girdiği

 görülmektedir.

Bu tablonun çok geç olmadan değiştirilmesi gereği açıktır. Uzmanlarca çözüm olarak sunulan Sürdürülebilir Tarım, hızla artan dünya nüfusunun ihtiyacı olan yeterli, kaliteli gıda maddelerinin uygun maliyetlerde üretimini, çevrenin korunmasını geliştirecek sistem ve uygulamaların tamamını içermektedir. Bu noktada her ikisi de ekolojik uygulamaların daha fazla kullanımını hedeflese de Sürdürülebilir Tarım ile Organik Tarımın farklı kavramlar olduğunu ifade etmek gerekir. Organik Tarım, sentetik kimyasallardan arındırılmış ve daha çok endüstriyel ölçekte yürütülmekte olan tarımsal faaliyetlerdir. Çevreye zarar vermesi monokültürlerin (tek çeşit ürün yetiştirilmesi) ekosistemleri harap etmesi, aşırı fosil yakıt ve enerji kullanımı söz konusu olabilmektedir.

Sürdürülebilir Tarım yapılan bir çiftlikte;

-         Planlı, kontrollü üretim yapılır. Toprak, Su, Çevre koşulları ve İklim gibi etkenler dikkate alınır. Doğal kaynakların kendilerini yenileme kapasitesinin üzerinde kullanılması söz konusu değildir. Tüm faaliyetler, tedarikler ve çıktılar kayıt altına alınır. Yüksek verimden ziyade, üretim yapılan ekosistemin korunarak, geliştirilerek ekosistemin imkân sağladığı miktarda ve yüksek kalitede ürün elde ederek kar edilmesi hedeflenir.

-         Toprak ve Su yönetimi yapılır. Toprak analizi yapılmadan gübreleme yapılmaz. Bünyelerinde toprağı tahrip edebilecek dolgu maddeleri barındıran suni gübreler yerine hayvan gübresi, yeşil gübre, kompost gibi çözümler tercih edilir, dönüşümlü ekim ve gerekirse nadasa bırakma uygulanır. Toprak işleme doğru zamanda, doğru tekniklerle ve gereği kadar yapılır. Sulama ve toprak işlemede erozyona dikkat edilir. Sulama, su tasarrufu ve sulama etkinliği sağlayan basınçlı sulama sistemleri ile yapılır. Toprağa bitki su ihtiyacının dışında su verilmez, zirai mücadele ihtiyacı en aza indirilir.

-         Daha az kaynak, girdi kullanılır. Böylelikle hem ekonomi hem çevre boyutunda fayda sağlanır. Daha fazla verim için daha fazla gübre, ilaç, su, enerji kullanılması, bunun sonucunda da biyoçeşitliliğin azalması, toprağın tahrip olması, bitkinin zayıflaması, yeni hastalıkların ortaya çıkması, bunların üstesinden gelmek için de yeni ilaçlar, ilave suni besin maddeleri kullanılması ve sonuçta çiftçinin maliyetlerinin devamlı arttığı bir sarmal içine girmesi söz konusu olmaz.

-         Çiftlik içinde monokültür (tek çeşitlilik) yerine polikültür (çok çeşitlilik) geçerlidir. Tek tip ürün yerine farklı özelliklerde, farklı pazarlara hitap edebilecek bitkisel üretim hayvancılıkla birlikte (arıcılık, kanatlı, küçükbaş vb. en az biri olmak üzere) yapılır. Bu tarz üretim ile hem üretim riskleri azaltılır, hem ürün çeşitlemesi yapılabilir, hem de dönüşümlü üretim ve doğal gübre kullanımı ile toprağın niteliği korunur. Polikültür uygulanan çiftliklerde fosil yakıt tüketimi azalır, daha az atık ortaya çıkar.

-         Atık yönetimi yapılır. Atıklar azaltılmaya, yeniden kullanılmaya ya da dönüştürülmeye çalışılır. Bunların bir kısmı çiftlik içinde hayata geçirilebilir, bir kısmı ise toplumun başka kesimlerinde kullanılabilir.

-         Biyoçeşitliliğe önem verilir, doğal yaşam ve ekosistem korunur. Ekosistemdeki tüm canlıların dolaylı da olsa birbirine fayda sağlayacağı dikkate alınarak hem çiftlik içinde hem de çiftlik etrafındaki arazide de ağaç, dere, hayvan, böcek vb. doğal hayatın korunmasına özen gösterilir.

-         Ürün farklılaştırması yapılır, doğrudan pazarlamaya vb. pazarlama kanalları geliştirilir. Kar oluşmayan bir yapıda sürdürülebilirlik söz konusu değildir. Bu anlayışla çiftlik bir işletme mantığı ile yönetilir. Pazarlamada yerel yönetimlerle, yöresel kooperatiflerle işbirliğine gidilir, doğrudan pazarlama yöntemleri kullanılır. Ürün farklılaştırmaya dikkat edilir, ürünün farklılığını göstermek için çiftlik ziyaretleri, basit eğitim faaliyetleri düzenlenmesi gibi tanıtım faaliyetleri organize edilebilir. Agro turizm yapılabilir.

Ancak bu ilkeler –ki aynı zamanda Ekolojik Tarım ilkeleri- doğrultusunda yapılacak tarım sürdürülebilir olacaktır. Diğer bir deyişle Tarımda Sürdürülebilirlik Ekolojik Tarım ile mümkündür.



Elbette Ekolojik Tarıma geçiş ve Tarımda Sürdürülebilirliğin sağlanması kolay olmayacak, zaman alacaktır. Bunun nasıl gerçekleştirilebileceği tartışılmalıdır. Ancak kanımca bundan başka çözüm olmadığı tartışmasızdır, konvansiyonel tarımın yükünü ekosistemler artık taşıyamamaktadır. Hollanda, Almanya, Avustralya, Yeni Zelanda gibi birçok ülke yıllardır Ekolojik Tarım ilkeleri doğrultusunda üretim yapmaktadır. Bu bağlamda dikkat çeken bir nokta da bu ülkelerde kooperatiflerin, birliklerin ve STK ların Ekolojik Tarım sistemi içinde hem gerekli düzenlemelerin yapılmasında hem de piyasa oluşumundaki rolleridir.

Ülkemizde de mevcut olan başarılı uygulamaların hızla yaygınlaştırılması için toplumun her kesimin bu anlayışı benimsemesi ve çaba göstermesi önemlidir.

Ekolojik Tarıma geçiş için;

-         Tarım politikalarının karar vericilerce bu anlayışla belirlenmesi, bu anlayışın her bireyde bir yaşam felsefesine dönüşmesi için eğitim sisteminde ilköğretimden itibaren sürdürülebilirlik kavramına yer verilmesi,

-         Bütüncül yaklaşımla, yıllara yayılacak ve hibrid çözümler de içerebilecek planlamalar yapılması, ilan edilecek bir seferberlik ile kamuoyunun bilinçlendirilmesi,

-         Önceliğin mevcut sistemde en çok sorun yaşayan ve geçişin en kolay olabileceği küçük işletmelere verilmesi. (on dekardan küçük parseller)

-         Tarımda Sürdürülebilirliğin ve Ekolojik Tarım’ın gerekliliğinin, düşünülenin tam tersi Ekolojik Tarım ile de yeterli verim ve kaliteli ürün elde edilebileceği ve azalacak giderler ile de tarımsal üretimden para kazanabileceğinin, pilot uygulamalar (çiftçi görerek öğrenir) ve çeşitli yöntemlerle çiftçiye anlatılması ve çiftçiye eğitim verilmesi,

-         Bilgi ve deneyim sahibi yerel kuruluşların, STK ların yörelerinde üretecekleri mikro düzeyli çözümlerin Ekolojik Tarıma geçişte kilit rol oynayacağı,

akla ilk gelen hususlardır. Görüldüğü gibi bu konuda temel ihtiyaç büyük bir bütçe değil, sadece zihniyet değişimi ve kamu otoritesinin buna uygun yapılanmasıdır. Bu geçiş sağlanana kadar konvansiyonel tarımın bu yazıda bahsi geçen üç boyutta da hoyratça yarattığı tahribata dur diyecek düzenlemelerin de acilen yapılması (gübre ve zirai ilacın reçete ile kullanılabilmesi, vahşi sulamanın yasaklanması, havza bazlı üretim planı yapılması, izlenebilirliğin sağlanması vb. ) şarttır. 

Bugün, Tarımda Sürdürülebilirliği sağlamak üzere gerekli tartışmalar ve buna bağlı düzenlemeler yapılarak Ekolojik Tarım’ın biran önce ülke çapında yaygınlaştırılması bir zorunluluk olarak karşımızda durmaktadır. Aksi halde başta en temel insan ihtiyacı olan güvenli ve erişilebilir gıda olmak üzere hem Ekonomik, hem Sosyal hem de Çevre boyutunda (bugün Marmara Denizi’nde olduğu gibi) onarılamaz tahribatlarla karşı karşıya kalabiliriz.



Kaynakça

-          http://www.skdturkiye.org/files/yayin/surdurulebilir-tarim-ilkeleri-iyi-uygulamalar-rehberi_4__3.pdf

-          https://www.trouwnutrition.com.tr/contentassets/5ad87435a1d34111bb0d24d2c5a878b9/ruminant-katk-servisler/katk-servis_aralk-ruminant.pdf

-          http://www.environment.gen.tr/what-is-sustainability/247-sustainability.html

-          https://data.tuik.gov.tr/Kategori/GetKategori?p=tarim-111&dil=1

-          https://www.cbs.nl/en-gb/figures/detail/7100eng?q=agricultural%20products

-          https://tr.wikipedia.org/wiki/S%C3%BCrd%C3%BCr%C3%BClebilir_tar%C4%B1m

-          https://www.pngindir.com/png-atzudk/download.html

-          https://www.pexels.com/tr-tr/

11-06-2021
Nuri Göktepe

Nuri Göktepe

Tarım

Ankara doğumlu olup üç yaşımdan itibaren İzmir’de yaşamaktayım. Ortaokul ve Lise’yi Bornova Anadolu Lisesi’nde tamamladıktan sonra ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği’nden mezun oldum.

Çalışma hayatıma başta tarımsal sulama olmak üzere çeşitli amaçlara yönelik basınçlı plastik boru üretimi konusunda yurt çapında faaliyet gösteren aile şirketimizde başladım. Daha sonra iş yaşamımı kurucuları arasında olduğum damla sulama boru ve parçaları üretimi ile sulama projeleri tasarımı ve uygulaması konusunda uzmanlaşan şirketimde sürdürdüm. Tarım, sulama, gıda, kırsal kalkınma konularında çalışmalar yapan STK lara üyeliklerim yanı sıra 2018 yılından bu yana kurucuları arasında bulunduğum Basınçlı Sulama Sanayicileri Derneği Genel Sekreterliği görevini sürdürmekteyim.

Otuz yılı aşkın birikimlerime dayalı düşüncelerimi sizlerle paylaşabilmek adına buradayım.

Umarım birlikte düşünür, birlikte üretiriz..

ngoktepe@gmail.com