1. Su Şurası

1. Su Şurası

A+ A-

Su ile ilgili kısa, orta ve uzun dönem stratejilerin belirlenmesi amacıyla Tarım ve Orman Bakanlığı’nca düzenlenen ve çalışmaları yaklaşık 6 ay süren 1.Su Şurası 21 Ekim 2021 tarihinde açıklanan Sonuç Bildirgesiyle çalışmalarını tamamladı.

Şura çalışmaları;

  • Suyun Havza Ölçeğinde Yönetimi,
  • Su Hukuku ve Politikası,
  • Su Güvenliği ve Atık Su Hizmetleri,
  • Su Kaynaklarının Kalite ve Miktar Olarak Korunması ve İzlenmesi,
  • İklim Değişikliğinin Su Kaynaklarına Etkisi ve Uyum,
  • Su Kaynaklarının Yönetiminde Karar Destek Sistemleri,
  • Su Kaynaklarının Geliştirilmesi,
  • Tarımsal Sulama,
  • Depolamalı Tesisler,
  • Su, Orman ve Meteoroloji

başlıkları altında, bürokratlar, akademisyenler, sivil toplum kuruluşlarının ve büyükşehir belediyelerinin temsilcilerinden oluşan on bir çalışma grubu ile yürütüldü.

                                    

Şura için seçilen konu başlıkları ve Sonuç Bildirgesinde 28 madde halinde yer alan eylem planlarında vurgulanan başlıklar önemli olmakla birlikte, bildirgede yer alan gelecek zaman kipindeki cümleler bir yerde iki yıl önce yapılan ve sektörde büyük bir heyecan oluşturan ancak birçok alanda beklenen sonuçların halen alınamadığı 3. Tarım ve Orman Şurası’nı hatırlattı.

Su konusundaki problemin tanımının yıllar önce yapılmış ve çözüm yollarının da belirlenmiş olduğunu ve konunun tekrar tekrar gündeme gelmesinin, Şuralar düzenlenmesinin aslında gerekli eylemleri bugüne kadar yapamamış olmamızdan kaynaklandığını düşünüyorum.

Gerek Su Şurası Sonuç Bildirgesini gerekse İklim Değişikliğine bağlı olarak bu yıl 41 ilde yaşadığımız Tarımsal Kuraklığı dikkate alarak ülkemizin Su konusunda yaşadığı stresi bir kez daha dile getirme ihtiyacı hissediyorum.

İçinde bulunduğumuz mevcut durumda, Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre;

  • Bir yıl içinde tükettiğimiz suyun %77’si tarımsal sulamada, %23’ü ise içme-kullanma ve sanayi sektörlerinde kullanılmaktadır.
  • Suyun yaklaşık dörtte üçünü kullandığımız sulamanın  dörtte üçü sulama randımanı (tarlaya verilen suyun, bitki tarafından bünyesine alınma oranı) yüzde ellinin üstüne çıkmayan Vahşi Sulama yöntemiyle yapılmaktadır.
  • Su Şurasında da ifade edildiği üzere ülkemizde sulama randımanı günümüzde %45 kabul ediliyor ve 2024 yılında %50 ye ulaştırılması hedefleniyor. (oysa sulama konusunda gelişmiş bir ülkede bu oranın %70 den düşük olmaması gerekir)
  • Baraj, gölet gibi rezervuarlarından suyu tarlalara ileten altyapının %71 i üstü açık kanal ve kanaletlerden oluşuyor ve gerek buharlaşma gerekse fiziki yıpranmalar sonucu bu tesislerde %50 yi aşan su israfı yaşanıyor, diğer bir deyimle suyun yarısı daha tarlaya ulaşmadan kaybediliyor.
  • Kullanılmış suyun tekrar kullanımı yok denecek kadar az.

Elbette bu tespitlerle birlikte güncel iki gerçeği daha değerlendirmeye almamız gerekiyor. Artan nüfusa bağlı olarak gıda talebindeki artış ve iklim değişikliği sonucunda zarar gören tarım alanları, su kaynakları ve sıcaklık artışı sonucunda tarımsal üretim deseninde zorunlu olarak yaşanacak değişim ve verim düşüşü.

Mevcut durum tablosunu tamamlayan bir diğer nokta da; su kullanımı, su yönetimi konusunda çok sayıda güncel olmayan düzenleme ve kimi zaman görev alanları çakışan kimi zamanda koordinasyonları sağlanamayan çok sayıda görevli kurumun varlığıdır.

Yıllardır bilinen bu tabloya rağmen, Su Şurası Sonuç Bildirgesinde hala “Su yönetiminde havza bazlı ve bütüncül yapılanmanın güçlendirilmesi ve havza ölçekli yönetim planlarının etkinliğinin arttırılması maksadıyla 2023 yılına kadar gerekli mevzuat düzenlemeleri yapılacaktır.” ve benzeri ileri tarihli eylem planların yer alması düşündürücüdür. Konu hiç olmadığı kadar acildir, bırakın yılı kaybedilecek gün yoktur.

Çözüm için ilk atılması gereken adım, yıllardır konuşulmasına rağmen çıkarılamayan Su Kanunu’nun tüm paydaşların uzlaşmasıyla çıkarılması, su kullanımının ve bu kanun kapsamında suyu yönetecek kurumların ve birbirleriyle ilişkilerinin günümüz koşullarına uygun olarak belirlenmesi/ yeniden yapılandırılması olacaktır.

Önem arz ettiğini düşündüğüm bir diğer konu da suyun dörtte üçünü kullandığımız tarımsal sulamada meseleye bugüne kadar olduğu gibi sadece “yeni altyapı inşaları” boyutunda değil, “mevcut yatırımları ve sistemi modernize ederek daha verimli kullanmak” şeklinde de bakılması, değerlendirilmesi ve yatırım bütçesinde bu konu için özel olarak kaynak ayrılması gereğidir.

Yıllardır hep dillerde olan ancak politik kaygılarla bir türlü hayata geçirilemeyen çok önemli bir başka uygulama da havza bazlı planlamadır. Öncelikle havza bazlı su bütçesi  (belirli bir zaman içerisinde bir havzaya giren, havzadan ayrılan ve havzada depolanan su miktarı denklemi) yapılmalı ve bu bütçeye uygun ürün deseni ve tarımsal üretim planlaması hayata geçirilmelidir. Tüm yeni sulama yatırımları da bu planlamaya uygun olarak gerçekleştirilmelidir, aksi halde su israfı yanı sıra kaynak israfı da sürecektir. En önemlisi de bu konunun siyasi istismar konusu yapılmaması ve partiler üstü bir uygulama ile sürdürülebilirliğinin sağlanabilmesidir.

Kullandığımız suyun yaklaşık dörtte birini kullandığımız içme-kullanma suyu ve sanayi sektöründe de su kullanımıyla ilgili tablo tarımdan pek faklı değildir. Suyu bu alanlarda da israf etmeye, israfın ötesinde çevreye zarar vererek hoyratça kullanmaya devam ediyoruz.

Sonuç olarak;

Türkiye su ve sulama sorununu çözmek için gerekli teknik ve mali güce sahiptir. Eksik olan karar vericilerce konuya öncelik verilmesi, bütüncül bir bakış ile planlama yapılması ve mevcut sistemin yapılacak plan ve günümüz koşullarına uygun olarak yenilenmesidir.

Günümüzde suyu yönetemeyen bir ülkenin kalkınması, kalkınmada sürdürülebilirliğin sağlanması mümkün değildir.

 

 


Kaynakça

https://susurasi.gov.tr/ https://www.tarimorman.gov.tr/

16-11-2021
Nuri Göktepe

Nuri Göktepe

Tarım

Ankara doğumlu olup üç yaşımdan itibaren İzmir’de yaşamaktayım. Ortaokul ve Lise’yi Bornova Anadolu Lisesi’nde tamamladıktan sonra ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği’nden mezun oldum.

Çalışma hayatıma başta tarımsal sulama olmak üzere çeşitli amaçlara yönelik basınçlı plastik boru üretimi konusunda yurt çapında faaliyet gösteren aile şirketimizde başladım. Daha sonra iş yaşamımı kurucuları arasında olduğum damla sulama boru ve parçaları üretimi ile sulama projeleri tasarımı ve uygulaması konusunda uzmanlaşan şirketimde sürdürdüm. Tarım, sulama, gıda, kırsal kalkınma konularında çalışmalar yapan STK lara üyeliklerim yanı sıra 2018 yılından bu yana kurucuları arasında bulunduğum Basınçlı Sulama Sanayicileri Derneği Genel Sekreterliği görevini sürdürmekteyim.

Otuz yılı aşkın birikimlerime dayalı düşüncelerimi sizlerle paylaşabilmek adına buradayım.

Umarım birlikte düşünür, birlikte üretiriz..

ngoktepe@gmail.com