Kırmızı Kod

Kırmızı Kod

A+ A-

Dünya, üzerine düşen güneş ışınlarından çok, yeryüzüne ulaşan güneş ışınlarının yansıması ile ısınır. Yansıyan bu ışınlar atmosferde bulunan karbondioksit, metan, azot ve su buharı gibi gazlarca soğurulur ve dünyaya geri yansıtılır. Dünyamızı bir nevi seraya dönüştüren bu gazlara “sera gazları” dünya üzerinde yarattıkları etkiye de “sera etkisi” adı verilir. Dünyadaki sıcaklık dengesi sera gazları tarafından korunmaktadır, eğer atmosferde bu gazlar olmasa gündüz dünyaya ulaşan güneş ışınları tamamen geri yansır ve 15 oC olarak kabul edilen ortalama sıcaklık -18 0C ye düşer, özellikle geceleri çok soğuk olurdu.

Endüstri devrimi ile başlayan süreçte yeryüzünde her türlü insan faaliyetleri kontrolsüzce artmış, buna bağlı olarak da başta karbondioksit olmak üzere sera gazı emisyonları yükselmiş, atmosferde artan sera gazlarının güneş ışınlarını normalden fazla soğurmaları ve dünyaya geri yansıtmaları ile dünyamızın ortalama sıcaklık derecesi yükselmeye başlamıştır. Sıcaklıktaki artış yeryüzünde oluşan buharlaşmanın da artmasına neden olmuştur. Bu değişim tatlı su kaynaklarında azalma, kuraklık, orman yangınlarında artış ve artan buharlaşma ile atmosfere taşınan aşırı miktardaki su buharının seller şeklinde yeryüzüne geri dönüşü sonucunu doğurmuştur. Uzmanlar bu durumu kısaca “iklim değişikliği” olarak adlandırmaktadırlar.



Bu yaz Kanada’da hava sıcaklığı 47 oC ye çıkmış ve aşırı sıcaklığa bağlı olarak 800 den fazla kişi hayatını kaybetmiştir. Son günlerde ülkemizde yaşadığımız orman yangınlarıyla birlikte 2021 yılında bugüne kadar yanan ormanlarımızın miktarı son 12 yılın ortalamasına göre yüzde 755 artarak 177.476 hektara ulaşmıştır. Kastamonu’daki sel felaketinde metrekareye 318 kilogram yağış düşmüş, pek çok yerde yaz günlerinde dolu yağışı, ya da hortumlar oluşmuştur. Tüm bunlar pek çoğumuz için belki beklenmedik olaylar olabilir, ancak uzmanlar iklim değişikliğine bağlı olarak bu tür olayların beklendiğini ve artan hızla devam edeceğini yaklaşık otuz yıldır dile getiriyor ve karar vericileri, politika yapıcıları uyarıyorlar.

Birleşmiş Milletler Çevre Programı ve Dünya Meteoroloji Örgütü’nün ortaklaşa gerçekleştirdiği Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 9 Ağustos 2021 tarihinde yayımlanan son raporunda da (Politikacılar İçin Özet) tehlikenin boyutu bir kez daha ortaya kondu ve insanlık için “kırmızı kod” ilan edildi. Çok özet olarak rapora göre;

-         Atmosferde, okyanuslarda ve toprakda  sııcaklığın insan etkisiyle yükselmekte olduğu kesindir.

-         Küresel ısınma en azından yüzyılın ortalarına kadar devam edecek, önümüzdeki on yıllarda karbondioksit ve diğer sera gazı emisyonlarında ciddi düşüşler sağlanmadığı takdirde 21. yüzyıl içinde 1,5 oC ve 2,0 oC sıcaklık artışı öngörüleri aşılacaktır.

-         İklim sistemindeki birçok değişiklik küresel ısınmaya bağlı olarak her geçen gün daha büyümektedir. Sıcak gün sayıları ve sıcaklık dereceleri, deniz suyu sıcaklıkları yükselmektedir. Aşırı yağışlar, tarımsal ve ekolojik kuraklık artmakta, kar yağışları azalmakta, buzullar küçülmektedir.

-         Devam eden küresel ısınma ile birlikte küresel su döngüsünde kuraklık ve sel gibi olayların artması beklenmektedir.

-         Başta deniz suyu seviyesi ve buzullardaki değişimler olmak üzere sera gazı emisyonları kaynaklı birçok değişiklik önümüzdeki binlerce yıl boyunca geri döndürülemeyecek noktaya ulaşmıştır. Ancak küresel ısınmayı sınırlayabilirsek bazı değişimleri yavaşlatmak, hatta bazılarını durdurmak mümkün olabilecektir.

-         İnsan kaynaklı küresel ısınmayı kontrol altına alabilmek için karbondioksit emisyonunun net sıfır değerine ulaşana kadar sınırlandırılması ve diğer sera gazları emisyonlarında da ciddi düşüşlerin sağlanması zorunludur.

-         Türkiye’nin de içinde bulunduğu Akdeniz bölgesi küresel ısınmadan en çok etkilenecek bölgeler arasındadır.

Görüleceği üzere tehlike kapıda değil, evimizin içine girmiş durumdadır. IPCC raporuna göre dünyamız sıcaklığı Endüstri devriminden bu yana 1,1oC artmıştır ve süreç bu tempo ile devam ettiği takdirde 2040 yılında ısıcaklık artışının 1,5 oC yi geçmesi öngörülmektedir. Diğer bir senaryo olan 2,0 oC lik artışın gerçekleşmesi halinde ise bazı kentlerin sular altında kalacağı, bazılarının aşırı sıcaklık nedeniyle yaşanamaz duruma geleceği, tarımsal üretimin, gıda güvenliği ve erişilebilirliğin hiç olmadığı kadar tehlikeye gireceği, tüm bunlara bağlı olarak zorunlu göçlerin söz konusu olabileceği kuşku götürmezdir.

Raporda da belirtildiği üzere sorun insan kaynaklıdır. Çözümün de insan kaynaklı olması beklenmektedir. İnsan kaynaklı sera gazı emisyonlarındaki en büyük pay fosil yakıt kullanımıyla ortaya çıkan karbondioksite aittir. İkinci etken en büyük karbondioksit yutağı olan ormanların azalmasıdır. En fazla sera gazı emisyonu enerji sektöründe gerçekleşmektedir. Tarım ikinci sıradadır. Alınacak tedbirler, önlemler ve gerçekleştirilmesi gereken dönüşüm bellidir. Örnek olarak içinde bulunduğum sulama sektöründe halen ülkemizde %70 oranında kullanılan vahşi sulamanın yarıya düşürülmesi halinde yılda 7 milyar KWh daha az enerji ve 18 milyar m3 daha az su kullanılacaktır. Tarladan tabağa kadar olan süreçte gıda ürünlerin yaklaşık yarısı çöp olmaktadır. Bu süreçte yapılacak iyileştirmeler ile üretim, lojistik ve tüketim aşamalarında önemli kaynak tasarrufları sağlanabilecektir.

İklim değişikliği ve sonuçlarının neler olacağı ve mücadele yöntemleri karar vericilerce bilinmektedir. Ancak endüstri devrimi ile birlikte gerek sanayi gerek tarım, gerek sosyal bilimlerle ilgili alanlarda hakim güç haline gelen ve tek amacı kar maksimizasyonu olan kapitalist ekonomi anlayışı ile çözüm hiç de kolay değildir. Ekosistemleri gözetmeyen, kaynakların kapasitesi ve kalitesini dikkate almayan, sonuçta dünyaya ve üzerindeki canlılara (kendileri hariç) önem vermeyen sadece daha çok kar etmeyi amaçlayan sayısı yüzü geçmeyecek şirketlerin kontrolündeki küresel ekonomiye müdahale edilememektedir.



Bu durumda çözüm bireysel olarak daha az kaynak tüketmekten ve milyarlarca insanın daha basit daha sade bir hayat tarzı sürmesinden geçmektedir. Çözüm daha bilinçli gıda, daha az ve daha verimli enerji tüketmekten, aşırı kaynak tüketen birçok gereksiz sanayi, ekonomik ve sosyal faaliyeti ortadan kaldırmak veya dönüştürmek için talebi azaltmaktan geçmektedir. Çözüm yaşamın her alanında israfı önlemekten geçmektedir. Ve elbette bu konularda politika ve sistem geliştirilmesini, düzenlemeler yapılmasını beklemek çok iyimser bir yaklaşım olsa da bunun için başta STK lar olmak üzere toplumun her kesimince her vesile ile politikacılar, karar vericiler üzerinde baskı uygulanmalıdır.

Sonuç olarak mevcut sistemde arz edilen ürün ve hizmetlere milyarlarca insanın daha az talep oluşturması dünyanın tahribini durdurmanın ve mavi gezegenimizi kurtarmanın temel yolu gibi gelmektedir bana... Umarım buna zamanımız yeter ve umarım talebin azalması için insan nüfusunun azalması gerekmez. 


Kaynakça

-          https://www.ipcc.ch/report/ar6/wg1/downloads/report/IPCC_AR6_WGI_Headline_Statements.pdf

-          https://tr.euronews.com/2021/08/13/turkiye-de-2021-de-yanan-ormanl-k-alan-miktar-gecen-y-llara-gore-yuzde-755-artt

-          https://www.wwf.org.tr/ne_yapiyoruz/iklim_degisikligi_ve_enerji/iklim_degisikligi/

-          https://www.pexels.com/tr-tr/

 

17-08-2021
Nuri Göktepe

Nuri Göktepe

Tarım

Ankara doğumlu olup üç yaşımdan itibaren İzmir’de yaşamaktayım. Ortaokul ve Lise’yi Bornova Anadolu Lisesi’nde tamamladıktan sonra ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği’nden mezun oldum.

Çalışma hayatıma başta tarımsal sulama olmak üzere çeşitli amaçlara yönelik basınçlı plastik boru üretimi konusunda yurt çapında faaliyet gösteren aile şirketimizde başladım. Daha sonra iş yaşamımı kurucuları arasında olduğum damla sulama boru ve parçaları üretimi ile sulama projeleri tasarımı ve uygulaması konusunda uzmanlaşan şirketimde sürdürdüm. Tarım, sulama, gıda, kırsal kalkınma konularında çalışmalar yapan STK lara üyeliklerim yanı sıra 2018 yılından bu yana kurucuları arasında bulunduğum Basınçlı Sulama Sanayicileri Derneği Genel Sekreterliği görevini sürdürmekteyim.

Otuz yılı aşkın birikimlerime dayalı düşüncelerimi sizlerle paylaşabilmek adına buradayım.

Umarım birlikte düşünür, birlikte üretiriz..

ngoktepe@gmail.com