İstanbul Terkos Gölü ve Çevre Ekosistemi

İstanbul Terkos Gölü ve Çevre Ekosistemi

A+ A-
Terkos Gölü Yer Şekilleri ve Toprak İncelemesi

Jeolojik Yapı

Terkos Gölü’nün ana jeolojik biçimleri Kuvaterner ve Tersiyer havzalardan oluşmaktadır. Göl’ün kuzey tarafı dışındaki bölgelerinde Eosen döneme ait kalker kayaçlar (killi kireçtaşı, kum taşı, kil taşı vb.) gözlemlenebilir. Topoğrafya yüzeyi ise, Oligosen ve Miyosen dönemlerine ait formasyonlara (kil taşı ve yığışım kayaçları) rastlanır.

Göl, kuzey ve kuzey-doğu bölgesinde kumullar ile örtülüdür. Bu bölgede Eosen döneme ait marn yapıdaki ana kaya Kazlimanı, Kılıçburun, Darboğaz mevkilerinde gözlemlenebilir.

Gölün güney bölgesi ve Karaburun yakınlarında ise, Neojen döneme ait yer şekilleri gözlemlenebilir (Kuyumcuoğlu, 1991)

Jeomorfolojik Özellikler 

Karadeniz kıyıları, kimi bölgelerde dik falezlere, kimi bölgelerde ise plajlı bir kıyıya sahiptir. Kıyı, BKB-DGD doğrultusunda Darboğaz ve Kaz limanı bölgeleri dışında, ekseriyetle falezlerden oluşur. Tahsiliye ve Darboğaz arasındaki anakaya, yaklaşık 30 metrelik bir kum tabakası ve kumullar ile kaplıdır. Bu kesim kıyısında yaklaşık 15 metrelik bir plaja sahiptir. Darboğaz bölgesinde kumlar çekilmiş, yerine falezler kalmıştır. Bu bölgeden Kılıçburun’a kadar devam eden plajlı yapı, Kılıçburun’da son bulmaktadır. Kılıçburun’dan itibaren falezli yapı tekrar gözlemlenebilir. Eosen döneme ait kalkerli ana kaya buralarda ortaya çıkar ve yüksek kıyıyı oluşturur (Kuyumcuoğlu, 1991)

Karadeniz kıyı kumulları, arazinin kayaç yapısı ve yer şekilleri bakımından uygun olduğu alanlarda gelişmiştir. Terkos kumul alanı, bu bölgede yer alır. Karaburun – Ormanlı Köyü arasında kalan bu alan, 3350 hektarlık bir bölgedir. Bentderesi, Terkos Gölü’nün Karadeniz ile bağlantısını sağlayarak, bu kumul alanı ikiye ayırır. Kumul alanın doğal bitki örtüsü ile kaplı kısımları ve deniz seviyesinin 4.5 metre altından itibaren gözlemlenen bölümleri hariç, yaklaşık 2000 hektarlık bir bölümü hareket halinde enine kumullardan oluşur (Atay, 1981)

Yeraltı suyu, kıyı çevresinde tuzludur ve bitkilerin gelişmesini zorlaştırır. Bu sebeple, plajlar çoğunlukla bitki örtüsüne sahip değildir ya da tuzlu toprak bitkileri gözlemlenir. Bitki örtüsünden yoksun zemin, deflasyona müsait olduğu için, kumullar rüzgar tarafından iç bölgelere taşınmaktadır. Taşınan kumullar çevredeki yer şekillerinin ve bitkilerin etrafında çökelirler. Bu taşıma ve çökelme işlemleri sonucu, kıyıya ortalama 45 metre mesafede ön kıyı kumulları meydana gelmiştir.

Bu taşıma işleminin devamı, kumulların Terkos Gölü’ne kadar taşınması ile sonuçlanmıştır. Kimi yerlerde kumulların taşındığı yerler Karadeniz kıyısına 4km mesafededir. Taşınma işlemi yer şekillerinin ve bitki örtüsünün deflasyona olanak sağlamadığı bölgelere kadar devam etmektedir. Bitki örtüsünün dağılımına göre, bazı bölgelerde daha fazla, bazı bölgelerde daha az taşınım gerçekleşmiştir ve bunun sonucunda, kıyı boyunca içbükey ve dışbükey kumul yapılar gözlemlenebilir (Kuyumcuoğlu, 1991).

Terkos Gölü’nü oluşumu, Holosen dönemde Karadeniz sularının yükselmesi ile oluşan koyun, ağız kısmında biriken materyaller ile dolması ve deniz ile bağlantısı ile kesilmesi ile açıklanır (İnandık, 1965)

Göl, kalker yapılar ve neojen döneme ait kumullar ile kaplı ortalama 100 metre yüksekliğindeki tepeliğin kuzey ve kuzey-batı kenarında bulunmaktadır. Göl ve deniz arasındaki kumsal, Eosen döneme ait kayaçların parçalanması ile oluşmuştur. Göl ile deniz arasındaki bağlantıyı Bentderesi adı verilen bir dere sağlamaktadır. Dere, Göl’ün fazla suyunu denize boşaltmakla görevlidir. Gölün ana kayası yaklaşık 30 metre derinliktedir ve Pleistosen döneme aittir. Göl’ün oluşumu öncesinde, Göl zemininin bir akarsu şebekesine ait boğaz bölümü olduğu, Flandriyen Transgresyonu sırasında denizin bu bölgeye dolup koy oluşturduğu düşünülmektedir. Boğaz, alüvyonla dolup yükselmiş, deniz ile bağlantısı kesilen koy, Terkos Gölü’ne dönüşmüştür. Göl zeminini besleyen akarsu şebekesi, zamanla bu tuzlu su gölünü, tatlı su gölü haline getirmiştir (Kuyumcuoğlu, 1991).

Göl suyunun kaynakları arasında, Istranca Deresi, Sivasdere, Karamandere, Büyükdere, Zülfikardere gibi dereler bulunur. Istranca Deresi, 287km2’lik yağış alanını toplayan bir dere olarak, gölün ana su kaynağını oluşturur. Akarsular, bu bölgenin jeomorfolojik yapısı sebebiyle, ağaçsı drenaj düzeni gösterirler (Kuyumcuoğlu, 1991).


Kaynakça

Atay, İ., Orman İşletmeciliğimizde Tabii Tensilin Yeri. İ. Ü. Orman Fakültesi Dergisi, Seri B, Cilt 81, Sayı 1, 1981. Kuyumcuoğlu, Ü., Terkos Gölü Doğu Çevresinde Fiziksel Çevre Kirlenmesi, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, İstanbul, 1991, s.34-52. İnandık, H., Türkiye'nin Gölleri, (Morfolojik ve Hidrolojik Özellikleri), İ.Ü. Coğrafya Enstitüsü Yayını, No: 44, İstanbul, 1965

15-01-2024
Zeynep Kara Öztürk

Zeynep Kara Öztürk

Y. Mimar

1994 yılında Ankara’da doğan Zeynep Kara; eğitimini Arı Anadolu Lisesinde, üniversite eğitimini Başkent Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Mimarlık Fakültesi; Mimarlık bölümünde dereceyle tamamlamıştır. Yüksek lisans eğitimini ise burs ile kabul edildiği İstanbul Bilgi Üniversitesi Mimarlık Bölümü Mimari Tasarım bölümünde tamamlamıştır. Lise yıllarından beri en büyük tutkusu olan sahnede olmak, tiyatro yapmak ve insanlarla paylaşım içinde olmak onu gerek Müjdat Gezen sanat akademisinde oyunlar sergilemesine, gerekse lise tiyatro gruplarıyla katıldığı yarışmalarla hep sahnede olma tutkusunun peşinden koşmasına sebep olmuştur. Seçmiş olduğu mimarlık eğitiminde güzel sanat disiplinleri ile iç içe okumuş; tasarlama, hayal etme ve bunu gerçekleştirebilme becerisi gibi disiplinleri deneyimlemesi onun hayatındaki en büyük heyecanı olmuştur. Hem hayal etme hem de hayallerini hayata geçirme isteğiyle tasarlamış olduğu yeni serüvenlerden birisi de burada yazmak ve yazılarını herkesle paylaşma tutkusudur.

zeyykaraa@gmail.com

Zeynep Kara