Oksijen Seviyesi

Yaşam belirtisinin olup olmadığının en önemli göstergesidir nefes. Hayat sürecimizde oksijene ihtiyacımız var ve enerji durumumuzun yaşamsal faaliyete dönüşmesi için nefese. Ölümle yaşam arasındaki bu nüans hayata tutunmak için derin derin içimize çektiğimizde oluşan rahatlamayla bize yaşam umudunu oluşturur.

Çok sayıda nefes alıp vermemize rağmen en iyi şekilde nefes alamadığımızı fark ederiz bazen. Vücudumuzdaki oksijen seviyesiyle doğrudan bağlantılı olan yeterli nefes alıp vermenin sağlığımız ve mutluluğumuz üzerinde çok büyük etkisi bulunuyor. Ama tıkanırız bazen, nefesimizin daraldığını, kesildiğini hissederiz. Yavaş, yavaş oksijen seviyemiz düşmeye başlar fiziksel olarak bir durum yaşanmasa da ruhsal olarak nefes alamadığımızı hissederiz, yaşadığımız olaylar ya da çeşitli sebeplerden dolayı veya sebep olmaksızın böyle hissedebiliriz. Ne olursa olsun bu gibi durumda oksijen seviyemizin git gide düştüğünü hissettiğimizde  nefes olabilecek şeyler belirleyip kendimize göre mutlaka oksijen alanları oluşturmalıyız. Nasıl ki uçakta kabin basıncındaki değişikliklerde oksijen maskesine ihtiyaç duyulur eğer ki çocuğumuz yanımızda olsa bile ilk önce maskeyi kendimize takmamız söylenir ya hani işte böyle günlük yaşamımızda oluşan olumlu olumsuz değişimlere karşı oksijen seviyemizde hissettiğimiz düşüşlerde oksijen maskemizi takıp derin derin nefes almalıyız. 

     Biliriz ki bu dünyada her şey gelip geçici. Bu sebepten fiziksel ve ruhsal sağlığımız yaşam döngüsünde bizi hayata bağlayan en önemli unsurlardır. Yeterli miktarda aldığımız her bir nefesi şükür sebebimiz bilip sağlıktan öte olan her durum için bir çıkış olduğunun farkındalığıyla Seneca’nın dediği gibi “Nefes alıyorsan, hala umut var”. Diyebilmeliyiz.

     Derin bir nefesle dolduralım içimizi oksijen seviyemizi ayarlayıp nefes kesme derdinde olanlara inat biz başkalarına nefes olma umuduyla sağlıcakla kalalım.