Jane Austen Hakkında

   Uzun zaman önce tanıştığım ancak bir türlü bağ kuramadığım ve üç kitabını okuduktan sonra nihayet yeni yeni ısınabildiğim bir yazar hakkında yazacağım.İngiliz edebiyatının kült isimlerinden Jane AUSTEN...
   Okuma alışkınlığını çok küçük yaşlarda edinmeme rağmen dönemsel olarak "reading slump" yani okuyamama dönemi/okuma tembelliği olarak adlandırılan şeyi yaşıyorum.Kendimi bu işte amatör olarak nitelendirip profesyonel okuyucuların da dönem dönem aynı şeyi yaşadıklarını biliyorum.
   "Reading Slump" olayını yakın dönemde Jane Austen`ın iki farklı kitabıyla yaşayınca yazara karşı kişisel bir önyargı oluşturdum.Bu okuyamama halinin kaynağını bir yere dayandırarak kendimi temize çıkarmaya çalıştım.Aslında olayın tamamen kişisel olmadığını anlamam biraz zaman aldı.
   Yazarla tanışma kitabı olarak "Gurur ve Önyargı"yı seçtim.Gerek karakterlerin katmanlı kişilikleri gerek olayların sürünmeceli ilerleyişi, anlatılan hikayeye karşı beni epey uzaklaştırdı.Bir türlü giremedim hikayeye ve en nihayetinde çapraz okuma yaptığım diğer kitapla okuma evremi tamamladım.
   Kitabın ana karakterleri Elizabeth ve Darcy ile kurduğum yakınlığı, yazarla kuramadım ancak birçok insanın favori kitabı olmasının da makul bir gerekçesi olduğunu elbette anlıyordum.Yazarın okuyucuyla kurduğu içten olmayan ve koruma içgüdüsüyle ortaya çıkan kalkanlarına rağmen romanlarındaki karakterler o kadar sevildi ki neredeyse her 10 yılda bir dizi yada film şeklinde sanat dünyasında kendine yer bulabildi.
   Yazarın ikinci kitabı olan Gurur ve Önyargı`dan epey sonra önyargımı azaltabilmek ve yazarla bağ kurabilmek için "Akıl ve Tutku" olarak çevrilen romanını okudum.Daha doğrusu okumaya yoğunlaştım ama olmadı.Bu kez kesin olarak kafamda Jane Austen`a karşı bir bariyer oluştu çünkü farklı İngiliz yazarları okuma fırsatım olmuştu ve nesnel bir karşılaştırma yapabileceğimi düşünüyordum.
   Tam olarak Jane Austen kaynaklı İngiliz edebiyatı ilgisizliği yaşarken Brontë kardeşler ve Tomas Hardy ile aslında bir genellemenin ne kadar haksız olduğunu kavradım.Brontë kardeşlerin yazdığı ve İngiliz edebiyatı için eşsiz miraslar olarak nitelendirilebilecek "Uğultulu Tepeler" ve "Jane Eyre"yi okumak çok zevkliydi, Thomas Hardy`nin "Çılgın Kalabalıktan Uzak" romanı da keza aynı şekilde.Bahsettiğim bu romanların şuana kadar hiçbir muadili yapılamadı.Bence bu gerçek bir başarı.
  Jane Austen'ı bu kadar fazla seven insan varken kendimde oluşan önyargının temelini tekrar kontrol etmek istedim ve okuma grubuyla birlikte seçtiğimiz romanı "Emma"yı okumaya başladık.İyi ki de okumuşuz...Emma, tam olarak yazarla tanışma romanıymış.
   Romanda ki Emma karakteriyle derinden ve güçlü bir bağ kurup, olay örgüsünde sarsılmadan yazarın koruyucu bariyerlerinin çatlaklarını görebilirsiniz.Roman hakkında detay vermeden kesinlikle okunması gerektiğini tavsiye edebilirim çünkü Emma ile Jane Austen önyargımı yendiğimi söyleyebilirim.
   Hayatımın hangi evresinde profesyonel bir okuyucu olacağım bilmiyorum ama amatör olmak hayatın her alanında daha eğlenceli duruyor.Umarım önyargısız bir  şekilde okumaktan keyif alabildiğim daha birçok yazarla tanışma fırsatı yakalayabilirim.