
Aaah Belinda Film İncelemesi
Atıf Yılmaz’ın yönetmenliğini yaptığı 1986 yapımı fantastik/komedi türünde bir Yeşilçam filmi olan Aaahh Belinda, bir tiyatro oyuncusu olan Serap’ın (Müjde Ar) şampuan reklamı çekimi sırasında fantastik bir şekilde canlandırdığı Naciye karakterinin hayatının içinde bulun kendini. O artık Serap değil, 2 çocuk annesi, bankacı Naciye’dir. Bu durumun bir şaka olduğunu düşünen Serap, kabullenmekte güçlük çeker. Uzun bir süre kendisinin Serap olduğunu çevresine kanıtlamaya çalışır fakat sadece aklını kaybettiğine karar verilir. Bu durumda, Serap yaşadığı hayatı kabullenir. Tam kabullendiği sırada ise tekrar boyut değiştirerek kendini eski hayatında bulur.
Senaryosunu Barış Pirhasan’ın yazdığı, oyuncu kadrosunda Müjde Ar ve Macit Koper’in bulunduğu Aaahh Belinda filmi, Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde, En iyi kadın oyuncu, En iyi film, En iyi yönetmen ödülünü alırken, SİYAD Ödülleri’nde, En iyi sinematografi ve En iyi yönetmen ödülünü almıştır.
1980 Öncesi Atıf Yılmaz Sineması:
1980 Öncesi Atıf Yılmaz sinemasında kadın figürünü Selvi Boylum Al Yazmalım (1977) filminin baş karakteri Asya üzerinden anlatmak mümkündür. Asya’nın sevgi, emek ve sadakat temaları etrafında bir seçim yapmak zorunda kaldığı hikâye, kadın karakterin toplumsal ve ahlaki değerler arasında sıkıştığı bir durum sergiler. Asya, filmde güçlü bir kadın olarak resmedilmiştir. Ancak toplumsal normların ve erkek figürünün etkisi altındadır. Onun nihai kararı bireysel özgürlükten çok doğru olanı yapmaya yöneliktir. Ayrıca filmde bir tipleme mevcuttur. Femme Fatale kadın olarak Dilek; fedakâr anne, masum kadın, Asya. İyi ve kötü karakter keskin bir biçimde bellidir bence. Film en az bir aşk hikayesi kadar Türk kadın tiplemesine de yer vermektedir. Filmde de Anadolu kadının dişiliğinden çok anaçlığı ön plandadır. Ki Asya, Cemşid’i de bu anaçlık duygularının rehberliği ve etkisi altında tercih etmiştir.
1980 Sonrası Atıf Yılmaz Sineması:
1980'lere kadar Türkan Şoray, Fatma Girik ve Hülya Koçyiğit "iyi" kadınların 60'lı ve 70'li yıllarda simgesi olmuşlardır. Şoray halkın "sevgilisi", Girik ise "bacısıydı". Şoray, kadın gibi kadınlığı simgelerken, Girik kadınlığın yanı sıra erkek gibi kadın olmayı simgelemiştir (Evren, 1999, s. 147). 1980ler sonrası ise sinemada iyi ve kötünün karışımı, melek ile şeytanı birleştiren Müjde Ar karşımıza çıktı. 1980 sonrası Atıf Yılmaz sinemasında ise Aaahh Belinda filminin baş karakteri Serap’ı anlatacağım.
Serap işini severek yapan, kendisi gibi tiyatro oyuncusu olan sevgilisi Suat’la birlikte yaşayan, entelektüel ve özgür bir kadındır. Çevresi tarafından “kendi imajını satmak” la eleştirilse de “daha doğru yaşayabilmek, kafasına koyduğu şeyleri daha iyi yapabilmek için” bir şampuan reklamı filminde oynamayı kabul eder. Bu reklam çekimi sırasında kendisini, fantastik bir biçimde reklamda canlandırdığı Naciye karakteri olarak bulur. Serap artık iki çocuklu, evli, bankacı Naciye’dir. Naciye, Serap’ın modernliği karşısında ataerkil düzene hapsolmuş bir kadındır. Çünkü Naciye’den beklenen kocasına yatak odasında kadınlık, çocuklarına annelik, kayınvalidesine gelinlik, komşularına ev hanımlığı, bankada da işçilik yapmasıdır.
Bu filmde Naciye katlanan konumundadır. Ancak bu filmde kadının bir adı ve mesleği vardır. ‘Yok’ değildir. Naciye ne kadar fedakâr, ailesine bağlı bir kadını temsil etse de yok sayılmaz. Serap’ın Naciye karakterinde özdeşleşemediği şey ev kadınlığı ve anneliktir.
Filmde kadın rolü bedeniyle cinsel obje olarak sunulmamıştır. Kadın bir seyir nesnesi değil var olmanın, özgürlüğün sembolüdür. Bilinen ataerkil kalıpların ortasındadır. Ne öyle ne böyle. Sadece vardır, kendisidir. Bir kalıba sığmak zorunda değildir.
Filmde Naciye stereotipleştirilmiş bir karakterdir. Ataerkil düzende beklenen ideal anne, ideal eş rolünü üstlenmiştir. İş ve ev dışında tek aktivitesi hafta sonu büyük ısrarlar sonucu gidilen pikniktir. Naciye’nin stereotipleştirilmiş bir kadın kimliğine dönüşmesi, toplumsal cinsiyet normlarının kadınların bireysel varoluşunu nasıl sınırlandırdığını gösterir. Reklamın "mutlu aile" vurgusu üzerinden Naciye’nin yemek yaparken, çocuklarıyla ilgilenirken veya eşine hizmet ederken tasvir edilmesi, bu stereotipin altını çizer. Bu stereotip kalıbını da Serap yıkar, reddeder.
1980 öncesi Atıf Yılmaz sineması ile 1980 sonrası Atıf Yılmaz sineması arasında uçurum kadar bir fark yoktur. İki filmde de güçlü kadın karakter karşımıza çıkmaktadır. Serap, Asya gibi anaçlığı kabul etmez, bilinen kalıpların ortasındadır. Asya’yı bir kalıba sokabiliriz ama Serap’ı o kalıplara sığdıramayız. Serap bireysel özgürlüğü savunurken Asya doğru olanı yapmaya çalışmaktadır. Kısacası, Asya’nın hikayesi, aşk, fedakârlık ve emek üzerinden bir kimlik bulma mücadelesidir. Serap’ın hikayesi ise, özgür birey olarak kendi kimliğini koruma ve geleneksel rollere karşı bir direnç hikayesidir.
Filmde oynanan tiyatro oyunu Asiye Nasıl Kurtulur? Oyunundan bahsedecek olursak, tiyatro oyunu seks işçisi olarak çalışan Asiye’nin zorlukla mücadelesini konu almaktadır. Cumhuriyetimizin 100. Yılında Kadın Çalışmaları isimli yazıda bu konudan şu şekilde bahsedilmiştir:
‘‘Filmde seks işçisi olarak çalışan Asiye’nin yaşam mücadelesi üzerinden, aslında kendi bedenini satmak zorunda kalarak yaşamını sürdürmeye çalışan tüm kadınların hikayeleri görünür kılınmak istenmekte ve kadının cinselliği üzerinden yeniden üretilen ataerkil baskı eleştirilmektedir. Yönetmen bu filmde de Asiye’nin hayat hikayesini hatırlatarak, Serap’ın bir tiyatro oyuncusu olarak sahnede vermeye çalıştığı toplumsal mesajı pekiştirmektedir.’’
Benim yorumuma gelecek olursak bence, Serap’ın Naciye’nin hayatını kabullenmek istememesi, kendi kimliğine yönelik bir savunma niteliğindedir. Feminist bir direniş, kadınların kimliklerinin ataerkil toplum tarafından yok sayılmasına karşı çıkar. Serap’ın kendi kimliğini koruma çabası, bu bağlamda bir direniş sembolü olabilir.
Filmde kullanılan kostümler kadını objeleştirmekten oldukça uzaktadır. Naciye’nin kıyafetleri tipik anne karakterinin kıyafetleridir. Serap, ataerkil düzenin kabul gördüğü normlardan farklı olmasına rağmen objeleştirilmemiş, kadın bedeni üzerinden bir seyir nesnesi yaratmamıştır. Serap bireysel olarak var olmuştur. Bir tiplemeye ihtiyacı yoktur. O bir bireydir. Filmde de benim en sevdiğim nokta bu olmuştur. Kadın bir kalıba sokulmadan birey olarak vardır çünkü.
Kaynakça
1. Alim Şerif Onaran – Türk Sineması
2. Cilt (sayfa 15-26) 2. CUMHURİYETİMİZİN 100. YILINDA KADIN ÇALIŞMALARI
Editörler: Nuriye Çelik, Derya Şahin, Ayşe Çağrıcı Zengin
https://www.academia.edu/115490229/_Ahh_Belinda_Filminin_2023_ve_1986_Y%C4%B1l%C4%B1_Versiyonlar%C4%B1_%C3%9Czerinden_Sinemada_Kad%C4%B1n%C4%B1n_Temsiline_%C4%B0li%C5%9Fkin_Ele%C5%9Ftirel_Bir_De%C4%9Ferlendirme_A_Critical_Evaluation_on_the_Representation_of_Women_in_Cinema_Through_the_2023_and_1986_Versions_of_the_Movie_Ahh_Belinda_
3. Evren, B. (1999). Bizim yıldızlarımız: Kadın oyuncular. 75 Yılda değişen yaşam değişen insan cumhuriyet modaları. İstanbul: Tarih Vakfı Yayı https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1497146
4. http://earsiv.odu.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/11489/339/10226983.pdf?sequence=1&isAllowed=y
5. SELVİ BOYLUM AL YAZMALIM FİLMİNDE KADIN TİPLEMELERİ Fatma KALPAKLI https://www.researchgate.net/publication/322011482_Selvi_Boylum_Al_Yazmalim_Filminde_Kadin_Tiplemeleri