Renklerin Sinematik Dili: The Fall

Tarsem Singh’in yönettiği ve izleyiciye adeta görsel bir şölen sunan The Fall’u sadece çarpıcı sinematografisiyle tanımlamak şüphesiz haksızlık olur. Filmin hikayesi de en az sinematografisi kadar çarpıcı ve dokunaklıdır.

Filmdeki gerçeklik ve düşlem arasındaki karşılıklı etkileşim; Roy (Lee Pace) ve Alexandria’nın (Catinca Untaru) derin duygusal yolculuğu ve renklerin ustaca kullanılmasının birleşimi ile izleyici için gerçekten de zengin bir sinema deneyimi sunmaktadır.

Filmde Roy ve Alexandria’nın paylaştıkları ortak yolculuktaki her bir karakterin kıyafet tarzı ve kullanılan renkler tesadüfi değil aksine karakterlerin iç dünyasını dışa yansıtan bir ayna işlevi görmektedir.

Black Bandit

Canlılığın ve diğer tüm renklerin reddi anlamına gelen bu renk, kişilerin karanlık yönlerine olan ilgiyi dile getirir[1]. Siyahın seçimi hem Roy’un hem de Black Bandit’in derin karamsarlığının altını çizerken kullanılan kırmızı maske ise intikam arzusunun, şiddetin ve tutkunun bir sembolüdür.

Indian

Indian’ın yeşiller içinde olması Hinduizm ile ilişkilendirildiğinde Vişnu’ya ve aynı zamanda denge, uyum, yenilenme gibi kavramlara gönderme yapmakta olduğu söylenebilir.

 

 

Otta Benga

Otta Benga için toprak rengi kıyafetlerin seçimi şüphesiz karakterin kökeni ve geçmişi ile olan ilişkisinin bir yansımasıdır.

 

Luigi

Parlak sarı her zaman her sahneyi çalar. En parlak ve en açık renktir, bu yüzden arka plandan sıyrılır ve çevresine enerji verir. Aceleci ve cüretkardır[2]. Bellantoni’nin tanımından hareketle Luigi için sarının seçilmesi şaşırtıcı değildir. Sarının kullanımı film boyunca Luigi’nin kişiliğini ve eylemlerini pekiştiren bir unsur olarak yer alır.

 

 

Darwin

Darwin için beyazın seçilmesi hem gerçek hayattaki görevi hem de karakter özelliği olarak saflık ve masumiyetle ilişkilendirilebilir. Darwin’in dikkat çekici kürk mantosu ve melon şapkası ise Charles Darwin’e göndermede bulunur.

 

 

Alexandria

Alexandria’nın beyaz elbisesi saflığın ve masumiyetin bir ifadesiyken Roy’a katıldığı yolculukta daha sonra Black Bandit gibi giyinmesi artık dinleyici olmaktan çıktığının, başka bir ifadeyle bir karakter dönüşümü geçirdiğinin ve gerçekliğin sahip olduğu kısıtlamaların ötesine geçişinin bir tezahürüdür.

 

Özetle The Fall sadece bir sinema filminden fazlasıdır: Renklerin sinematik dilini hikâye anlatımının yapı taşları olarak kullanan bir renk ve duygu senfonisidir.