Saflığın Kalesi'nde Güç/İktidar

Saflığın Kalesi'nde Güç/İktidar

A+ A-

Arturo Ripstein yönetmenliğinde 1973 yılında gösterime giren El castillo de la pureza (Saflığın Kalesi), 1950’lerdeki gerçek bir olayı konu edinen, iktidar, kontrol ve izolasyon gibi temaları derinlemesine inceleyen, izleyicileri hem rahatsız eden hem de düşündüren bir film olarak tanımlanabilir.

Film, genel olarak Gabriel Lima (Claudio Brook) ve ailesi üzerindeki güç/iktidar ilişkilerini, disiplinin nasıl ve hangi koşullarda içselleştirildiğini ayrıca Gabriel’in ütopyasının nasıl aile üyelerinin distopyası haline geldiğini konu edinmektedir.

18 yıldır kendi evlerinde birer mahkûm gibi Gabriel tarafından kilit altında tutulan aile üyelerinin evden çıkmaları ya da dış dünya ile temas kurmaları kesinlikle yasaktır. Bununla birlikte fare zehri satıcısı olan Gabriel iş için evden ayrıldıktan sonra ev halkının tek eğlencesi ve bir anlamda dış dünyayla tek bağlantısı ise evin avlusudur.

 

 

 

Film boyunca sürekli yağan yağmur ise Gabriel’in ev içindeki kontrolüne karşı tezat bir durum olarak okunabilir: Yağmur, Gabriel’in gücünün ötesinde etkenler olduğunu ve dış dünyadan tamamen “saf” ve izole bir hayat olamayacağını hatırlatmaktadır.

Filmde Gabriel sadece ev halkını dışarı çıkmaktan alı koymaz. Gabriel karısı ve çocuklarının işi (çocuklar Gabriel için sabahtan akşama kadar fare zehri üretmektedir), boş zamanları, eğitimleri, uyku saatleri hatta bedenleri üzerinde bir iktidar sahibidir. Ev içindeki düzene ve iktidara karşı gelmenin sonucu ise şiddet ve hücre hapsidir.

 

 

Foucault’ya göre “iktidar ilişkileri her yerden geçer”[1]. Dolayısıyla iktidar söz konusu olduğunda akla sadece yöneten ve yönetilenler arasındaki ilişki gelmemelidir. İktidar ve iktidar ilişkileri bundan çok daha fazlasıdır. Bu bağlamda aile içerisindeki iktidar ve kontrol dinamiklerini ele alan film, iktidarın hem bireysel hem de kolektif düzeyde nasıl işlediğini ve içselleştirildiğini ayrıca güç/iktidarın rıza yoluyla nasıl sürdürüldüğünü ve bireylerin kendi tabiiyetlerini nasıl kabul ettiklerini bize göstermektedir.

Özetle, El castillo de la pureza izleyicileri iktidarın ve aşırı kontrolün olası sonuçlarıyla yüzleşmeye zorlarken aynı zamanda bireysellik ve özgürlük yoksunluğu, izolasyonun bireyler ve aile ilişkileri üzerindeki etkisi üzerinde de düşünmeye sevk eder.

 

Kaynakça

[1]   Foucault, M. (2014). Özne ve İktidar. (I. Ergüden ve O. Akınhay, Çev.) İstanbul: Ayrıntı

02-06-2023
İrem Merih Mutlu

İrem Merih Mutlu

Sinema ve Televizyon

Bir film meraklısı ve felsefeci olarak, belki çok sevdiğiniz belki de daha önce hiç duymadığınız filmlerde ekrandaki görüntülerin ardındaki daha derin anlamları ortaya çıkarma tutkusuyla, sinemanın zengin dokusunu ve hayatlarımız üzerindeki derin etkisini keşfederken ilgi çekici ve düşündürücü bir yolculuk için bana katılacağınızı umuyorum.

iremmerihmutlu@gmail.com