İnsanın Gerçekleştiremediği Potansiyeli Ağır Bir Yük müdür?

İnsanın Gerçekleştiremediği Potansiyeli Ağır Bir Yük müdür?

A+ A-

  Her şey çok daha farklı olabilirdi. Başka bir ülkede doğmuş olsak, daha üst sınıf bir aileye mensup olsak, başımıza gelen o talihsiz olay olmasa… Şans bir kerecik gülüverseydi, kader elimizden bir kerecik tutuverseydi çok daha başka bir insana dönüşebilirdik. Öyle değil mi? Hatta belki de şu an Mike Tyson potansiyelinde birisi, yalnızca bar fedailiği yapıyor. Ya da Usain Bolt kadar iyi bir atlet, bu yeteneğini kaçırdığı son otobüse yetişmek için kullanıyor. Sahi; Almanya 3,5 milyon Türk’ten dünya yıldızı futbolcu çıkarabiliyor da neden Türkiye 80 milyon Türk’ten doğru düzgün futbolcu çıkaramıyor? Peki, Kazakistan Türkleri neden futbol konusunda bizden de geride?

  Elbette her insan potansiyelinin çok yüksek olduğunu düşünür. Çoğu başarısız durumda da parametreleri analiz etmek yerine suçu; coğrafyaya, diğer insanlara, kadere ve başka birçok şeye atar. Fakat konu özeleştiriye geldiğinde kendisine çok nazik davranır.

  Hepimizin birçok hayali var. Ve bu hayallerin pek çoğu da Kripton’dan gelen, abartılı ve uçuk kaçık hayaller değil. Hayallerimizi yaşayan bazı insanların olması, bizim de bu hayalleri kurmamıza sebep oluyor. Fakat ne zaman bir hayale doğru yürümeye başlasak, aslında bu yolların her birinin ne kadar da çetrefilli olduğuna şahit oluyoruz. Elbette emek vermeden, hak etmediği yerlerde olan birçok insan da var. Bu oran toplumun adalet güdüsü ve ahlak anlayışına göre değişiklik gösterebiliyor. Peki siz hangi mesleği ya da icraatları yapmak istiyordunuz ve ne kadarını yapabildiniz?

  Geçenlerde bir arkadaşım 35 yaşlarında birini hayallerine teşvik etmeye çalıştığından bahsetti. Küçük yaştan itibaren hayali, başarılı ve özgün bir iç mimar olmakmış fakat o, muhasebeci olmuş. İç mimar olsaymış dünyanın en yaratıcı ve başarılı işlerini yapabilecekken, kader ona muhasebeci rolünü uygun görmüş. Arkadaşım da onun içinde bir ateş yakabilmeye, hayalleri uğruna çalışması için teşvik etmeye çabalıyormuş. Bu da aklıma şu soruyu getirdi: Potansiyel nedir?

  Bir eğilim mi? Ufak bir başarı mı? İlgi alanı mı? Yoksa ‘‘ben yaptım oldu’’ mu? Potansiyeli göreceli olarak olmamasına rağmen, büyük işler yapmayı başaran insanlar hangi kategoride? Peki ya hiç potansiyelinizin ortaya çıkmasına müsait bir ortamda bulunmadıysanız? Mesela harika bir piyanistsiniz ama hayatınızda hiç piyano başına oturmadınız. Öyleyse suçlu kim? Ya da ortada bir suçlu var mı?

Bu sorulara farklı alanlar üzerinde düşünerek cevaplar aradık. Nitekim tatmin edici bir sonuca da ulaştık. Bunun için fizik bilimine başvurmamız gerekiyor. Fizikte iki çeşit enerji türü bulunur: Kinetik Enerji ve Potansiyel Enerji. Bir elmayı elinize alıp sabit şekilde tuttuğunuzda, elmanın durgun haldeki enerjisi, potansiyel enerjidir. Dünyanın kütle çekim enerjisi elmayı kendine doğru çektiğinden, elmayı elinizden bıraktığınız anda onun üzerindeki potansiyel enerji, kinetik enerjiye dönüşür ve elma zemine doğru hareket eder. Aynı şekilde uçurumun kenarındaki bir kaya potansiyel enerjiye sahiptir. Aşağı doğru yuvarlanmaya başladığında ise artık potansiyel enerji, kinetik enerjiye dönüşür. Peki ya kaya aşağıya hiçbir zaman, hiçbir etkenle ya da en azından ömrü süresince asla yuvarlanmazsa? Yani bu kaya potansiyelini ortaya çıkaramazsa ne olur?

  Bir oku, yayda gerdiğimizde ona, yaydaki lastiğin potansiyel enerjisini aktarırız. Yayın lastiğini serbest bıraktığımız anda enerji oka geçer ve ok şiddetli biçimde fırlar. Dolayısıyla bir potansiyeli açığa çıkarmak için, ona dışarıdan bir müdahale gereklidir. Birisi tasarım konusunda çok yetenekli olduğunu iddia edebilir. Fakat hiç tasarım yapmamışsa ne kadar potansiyelli biri olduğunu düşünürse düşünsün pek bir şey ifade etmeyecektir. Ya da hiçbir şarkı üretmemiş birisi, başarılı bir şarkıcı olma potansiyeli olduğunu düşünebilir. Ama bu, ok ve yayı bir kenara bırakıp okun fırlamasını beklemek gibidir. Potansiyelimiz olduğunu düşünüyorsak oku germeli, fırlatmalı ve hedefe isabet edip etmeyeceğini gözlemlememiz gerekir. Çünkü egomuz bize her zaman en iyisi, en başarılısı olduğumuzu fakat bazı diğer etmenler yüzünden potansiyelimizin ortaya çıkmadığını söyleyecektir.

  Oku gerdiniz, fırlattınız ve hedefi tutturamadınız. Yani potansiyeliniz açığa çıkamadı. Öyleyse bir ok daha atmalısınız. Ve bir tane, bir tane daha… Çok emek sarf ettiniz, ama yine de bir türlü hedefi vuramadınız mı? Olsun, öğrendiniz. Dünyanın en zor elde edilen şeyine, yani tecrübeye sahip oldunuz. Tecrübe; yazı, resim, müzik gibi araçlarla aktarılamaz. İnsanın bizzat denemesi, hissetmesi ve ders çıkarmasıyla elde edilir.

  Unutmayın, Wright Kardeşler uçmayı ilk hayal ettiklerinde çevresindeki insanlar onların delirmiş olabileceklerini düşündü. Fakat onlar uçağı icat edip uçurdular ve gerçekten deli olduklarını kanıtladılar. Ölümlerinin üstünden yıllar geçmiş olan bu insanlar sayesinde günümüzde saatler içerisinde kıta değiştirmek mümkün olabildi.

Öyleyse hepinize iyi uçuşlar, sevgili okur…

 

24-11-2023
Berke Bozkurt

Berke Bozkurt

Yazar

Merhaba. Ben Berke. Hikâyelerle önümü görüyor ve derdimi hikâyelerle anlatmaya çalışıyorum. Amacım biraz ilham almak ya da vermek.

Kitaplar:

Mahza (2020)

Eretna E-kitap (2023)

Kelebek Etkisi (2023)

bozkurtberke5@gmail.com

milenyum.yazar