Bir Şiir, Şairini Öldürdü

Bir Şiir, Şairini Öldürdü

A+ A-

Zaman geçiyor. Her gün binlerce insan ölüp, daha fazlası doğuyor. Kimileri emir verirken kimileri itaat ediyor. Birileri bir odada ağlarken yan odada başkaları kahkaha patlatıyor. Bazılarımız insanlara, amaçlara, paraya tutunurken; bazılarımız da şiirlere, şarkılara tutunuyor.

Gazanfer, şiirlere tutunan cinsten… Şiir okuyor, kitap okuyor, hayatın anlamını arıyor. Kimi insanların; derdini, aşkını, acılarını şiir yoluyla anlatışını dinliyor. Onların tecrübe ettiklerini anlamaya çalışıyor. Yazdığı şiirler de var. Bir satır, birkaç satır… Mısralara, kurallara pek takılmıyor. Ama kafiyelere önem veriyor. Yazdığı şiirlerin ortak noktası ise hiçbirinin tamamlanmamış olması. Yazıyor fakat sonunu getiremiyor.

‘‘Son’’ ne demek diye düşünüyor. Bir şeyin bitmesi mi? Hayatın, aşkın, yalnızlığın… Peki nasıl bitecek? Mutlu mu, mutsuz mu? Biten bir şey mutlu olabilir mi? Mutluysa neden bitti? Bittiyse nasıl mutlu denilebilir? Peki ya soru sormayı bıraksa mutlu olur muydu? Muhtemelen…

Gazanfer herkes gibi… Dünya denen bereketli gezegendeki milyarlarca insandan birisi. Doğdu ve öğrenmeye başladı. Çevreyi, acıyı, bilgiyi… Öğrenmek onu mutsuz yaptı. Çünkü öğrenmek, daha fazla öğrenme isteğini beraberinde getirirdi. Bir şey öğrenmek yetmezdi, çok şey öğrenmek gerekirdi. O bile yetmez, pek çok şey öğrenmeyi gerektirirdi.

Gazanfer mezun oldu, ortaokuldan. Daha mezun olması gereken çok okul vardı. Gazanfer farkında değildi, mutluydu. Yıllar geçti, ülkeler birbiriyle savaştı. Gazanfer yarım şiirler yazmaya devam etti. Gittiği son okuldan da mezun oldu. İnsanlar onu tebrik etti. Yaşayan birkaç yakınından biri olan babaannesi mezuniyetindeki tek akrabasıydı. Gazanfer işe girdi. İş yerinde bir kadına âşık oldu. Kadın aşkına cevap verdi.

Gazanfer’in babaannesi öldü. Çok üzüldü. Çevresindeki insanlar ona destek oldular. Gazanfer üzülmeye devam etti. İnsanlar artık onu istemediler. Kimse sürekli üzülen birisini sevmezdi.

Yıllar geçmeye devam etti. Gazanfer iş yerinde çalıştı, yarım şiir yazmayı da bırakmıştı. Yeni arkadaşlar edindi. Karton bardakta kahveler içildi. Kadının biri ona ilgi gösterdi. Gazanfer âşık oldu.

Duygusaldı Gazanfer, biraz da duygusuz. Hisli bir hissizdi bazen. Ya da çalışkan bir tembeldi. Bakar ama görmek istemezdi. Kadınla evlendi. Kadın, birkaç yıl çocuk istemiyordu. Gazanfer kabul etti.

Zaman geçti. Gazanfer kadını aldattı. Boşandılar. Tekrardan eski hayatına dönmeye çalıştı Gazanfer. Oldukça zordu beyaz gömlekleri yıkayıp kurutmak.

Yalnız kaldı. Yarım öyküler yazmaya başladı. Gözyaşı kâğıdına damladı. Raftaki kitapların ‘‘SON’’ yazan, son sayfalarını koparttı. Birer birer yaktı.

Dizleri ağrımaya başladı, kireç vardı. Bu vücut denen şey öyle yıllarca sorunsuz çalışmazdı. Doktora gitti Gazanfer. Sonra da işe…

Uyudu Gazanfer. Ve uyandı. Kalbi devamlı attı. Bir kadına aşkını itiraf etti. Kadın onu istemedi. Başka bir kadın da Gazanfer’i sevdi, onu da Gazanfer reddetti.

Herkes gibiydi Gazanfer. Zor bir sunumu arkadaşının üzerine yıktı. Başka bir sefer de aynısı ona yapıldı. Sıkıldı Gazanfer, işini bıraktı.

Bir gün bir şiire başladı. Her cümlesini yazmak ortalama bir ayını aldı. Sabırlıydı Gazanfer, bazen de sabırsız.

Şiiri bitirebilmişti. Şiirin sonuna ‘‘SON’’ yazdı. İntihar etti.

Annesi, onu doğururken yaşama veda etmişti. O da bir şiir doğururken öldü. Katil belliydi. Bir şiir, şairini öldürdü…

 

SON

 

 

 

 

13-06-2023
Berke Bozkurt

Berke Bozkurt

Yazar

Merhaba. Ben Berke. Hikâyelerle önümü görüyor ve derdimi hikâyelerle anlatmaya çalışıyorum. Amacım biraz ilham almak ya da vermek.

Kitaplar:

Mahza (2020)

Eretna E-kitap (2023)

Kelebek Etkisi (2023)

bozkurtberke5@gmail.com

milenyum.yazar