Her Gece Ölür ve Öldürürüm

Her Gece Ölür ve Öldürürüm

A+ A-

Boşuna yaşıyorum. Bir gün geberip gideceğim. Belki sonsuz uyku belki de ahret, bilmiyorum. Her şey bu kadar boş ve anlamsızken, neden yaşamaya bu kadar hevesliyim? Neden bedenim canı yandığında beynime güçlü sinyaller gönderiyor? Neden sürekli içimde umut pırıltıları var? Neden sürekli anlam arayışı içerisindeyim? Sonunda galiba doğru soruyu sordum. Anahtar kelime de ‘‘Anlam’’ olmalı.

  Artık dünya dışı zeki canlılara olan inancımı iyice yitirdim. Elbette teorik ve matematiksel olarak vardırlar. Fakat ben ömrümün bunu görmeye yeteceğini düşünmüyorum. Belki de evrendeki tek zeki varlıklar bizizdir. Öyleyse ‘‘Anlam’’ yalnızca dünyaya ait bir şey olmalı. Evrene baktığımızda her yer madde, atom, plazma… Peki, bütün bunların anlamı ne? Hiçbir şey. Bir anlamı yok. Anlam yalnızca bizim gezegenimize ve bizim türümüze ait bir olgu. Hiçbir kedinin anlam arayışı içinde kahrolup intihar ettiğine şahit olmadım.

  Her gece bu anlamsızlıkla boğuşurum. Bu o kadar derin bir çukurdur ki, onlarca olumsuz terimi de yanında sürükleyip getirir. Umutsuzluk, tükenmişlik, çaresizlik… Bu deniz bütün odamı sardığı zaman yazarların yanına koşarım. Kitaplığımda yaşayan onlarca bilge yazar, karaktersiz yazar, güçlü yazar, zayıf yazar, nitelikli yazar hemen yardımıma koşmaya hazırdırlar. İçlerinden, anlaması en zor olanını seçerim. Kelimelerin oluşturduğu cümlelerden çıkan karmaşık düşünceler benim düşüncelerimle çarpışırlar. Bu çarpışmada beynim oradan oraya sürüklenir, vurur, zedelenir.

  Artık odaklanamamaya başladığım zaman kitabı elimden bırakırım. Bana yardımcı olmak için gelen yazar da odamı terk eder. Fakat bana yardımcı olmak yerine, beni daha fazla soru sormaya iter ve anlamsızlık denizi, anlamsızlık okyanusuna dönüşür. Bu okyanusta kulaç atmaya başlarım.

  Ağrıyan boynumdan dolayı yatağıma uzanırım. Dışarıdan bakan biri herhalde dinleniyor olduğumu düşünür. Ama zihnimin içi bir cümbüşün içerisindedir. İlkel duygularım, insani duygularım, hayvani duygularım bir savaş içerisine girerler. Nefes alış verişim ve nabzım hızlanır. İçimden bir ses, ‘‘Kes artık şu ağır düşünceleri, içinden çıkamıyoruz.’’ Der. Başımı ve vücudumu sağa çeviririm.

  Şimdi de aklıma hayatımda olmuş, hâlihazırda hayatımda olan ve hayatımda olacak kişiler gelir. Başlarım onlarla hesaplaşmaya. Kalbini kırdıklarımdan bir bir özür dilerim. Bazıları özrümü kabul eder, bazıları surat asar. Onlar gider, kalbimi kıranlar gelir. Onlara da dost elimi uzatırım. Hakkım hepsine helaldir. Kin tutamam ben, kin gereksizdir. Beni kırmış olabilirsiniz öyleyse bundan ders alın ve başkalarını kırmayın. Onlar da çıkarlar. Sırada hayatıma girecekler gelir. Bunlar genelde hep aynı profilde insanlardır. Onlardan beni sevmelerini, beni geliştirmelerini, beni çok da ciddiye almamalarını isterim. Onlar da çıkarlar. Kafamın içinde bunlar olurken bedenim iyice ısınır. Sol tarafıma dönerim.

  Umutlar birden bire peyda olurlar. Önce kendimi kurtarırım, sonra ailemi, sonra şehrimi, sonra ülke ve dünyayı… Umutlar, katlanarak büyürler. Onları kategorilere ayırırım. En gerçekçi olanları seçerim. Şimdi yalnızca bunlar üzerine düşünmeye başlarım. Hayal üstüne hayal biner ve sonuç olarak tekrar dünyayı kurtarırım. Dünyayı kurtarmak bedenime ağır gelir. İyice ısınan ve nabzı artan bedenim yataktan kalkar. Bir sigara yakarım. Derin bir nefes ve üfleme…

  Fakat rahatlamama yetmez. Sigarayı yarıda söndürürüm. Artık iyice okyanusun ortalarına doğru gelmişimdir. En yakın karaya yüzemeyecek gibi hissederim.

  Gecenin izbe karanlığında başım ağrıdan çatlayacak gibidir. Tanrım, neden yarattın beni? Üstelik bana beyin gibi bir organ da verdin. Bilinç denen bir olguyu da ruhuma yapıştırdın. Şimdi o organın içinde tıkılıp kaldım. Herkes uyudu. Ben de uyumalıyım. Normal bir insan olmalıyım. Az önce giden herkes çabuk geri gelin!

  Üzenler, üzülenler, hakkı olanlar, hak arayanlar, yazarlar, aktörler, hayatıma girmiş ve girecek olan herkes, umutlar, umutsuzluklar, düşünceler ve düşüncesizler… Hepinizi öldürmek zorundayım. Uyku gizini korurken benim sizinle birlikte onun içine dalmama imkân yok. Ve birer birer hepsini öldürürüm.

  Biraz rahatladım, ama beynim hala bu enkazı taşıyor. Bu enkaz başımda ağrıya sebep oluyor. Öyleyse ne yapmalıyım? Hey orada ölmeyen birileri mi var yoksa neden uyuyamıyorum? Sanırım herkes öldü.

  Ey gece aç kollarını. Kurtar beni bu okyanusun içinden ve at uykunun fantastik kollarına. Öldür beni. Öldür ki yarın yeniden hayata dönebileyim. Öldür ki artık Sisifos gibi hissetmeyeyim.

  Ve karanlık ilk defa cömert olur. Zihnimin ve bedenimin üzerine çöker. Beni bu gecelik öldürür ki ben kendimi öldürmeyeyim. Yarın tekrardan hayata dönmeyi bekleyeceğim.

 

26-10-2023
Berke Bozkurt

Berke Bozkurt

Yazar

Merhaba. Ben Berke. Hikâyelerle önümü görüyor ve derdimi hikâyelerle anlatmaya çalışıyorum. Amacım biraz ilham almak ya da vermek.

Kitaplar:

Mahza (2020)

Eretna E-kitap (2023)

Kelebek Etkisi (2023)

bozkurtberke5@gmail.com

milenyum.yazar