At

At

A+ A-

Serin bir günde henüz şafak sökmeden, dışarıda yalnızca doludizgin giden bir atın nal sesleri duyuluyordu. At, rüzgârdan bile hızlı geçiyordu yolları. Atın üstünde dizginleri sıkı sıkıya kavramış bir kalpaklı yol alıyordu. Atın bu gidişinden  kalpaklıyı bir yere yetiştirdiği anlaşılıyordu. Kalpaklının yüzü ise karanlıkta pek seçilemiyordu ama bedeninin sarsılmazlığından, ellerinin dizginleri kavrayışından yiğit kişi olduğu seziliyordu. Kalpaklının omuzlarında bir rahatlık vardı. Bu gidiş hüzünlü bir ayrılığa benzemiyordu. Atın üstünde coşkuyla sıçrıyordu bedeni. Arada bir hırçınlaşıyordu bedeni ama hızını kesmiyordu. Belki de kalpaklıyı sevdiğine yetiştiremeyeceğinden çekindiği için koşuyordu böylesine dörtnala.  Ağzındaki gemlerini neredeyse ardında bıraktığı rüzgârlara  açtıracaktı.

Gün ağarırken epeyce yol alan kalpaklının yeni doğan sabah güneşiyle yüzü belirginleşmişti. Çehresi oldukça solgun görünüyordu. Çoktandır uzun bir yol katettiği, uykusuz kalmış mavi gözlerinden belliydi. Yorgun bakışları altında yine de tebessüm eden dudakları, ata verdiği komutlarla arada bir halsizce açılıyordu. Gözünü ufuktan ayırmadan koşturuyordu atını ileriye. At yorulmadan koştu, dinlenmeden koştu, zorsunmadan koştu. En sonunda gideceği yere yetişmenin rahatlığıyla hızını düşürmeye başladı. Git gide yavaşladı ve durdu.  Kalpaklı atın durmasıyla bir hamlede aşağı atladı. Önce ona doğru başını uzatan atının yüzüne baktı. Bu bakış uzun sürdü. Sonra kolunu uzatıp atının başını okşadı. Elini henüz atın başından kaldırmamışken geldiği tarafa çevirdi başını. Mavi gözleri hafifçe nemlenmişti ama yüzünde huzurlu bir gülümseme vardı.Ardından toprağa baktı, gökyüzüne kaldırdı başını. Birkaç defa öksürdü. Elini atın başından yavaşça çekti ve atını oracıkta bırakıp arkasını dönüp yürümeye başladı. Kalpaklı atının kükreyişlerine hiç aldırış etmeden yürüyordu. Geriye dönemezdi çünkü bedeni çok yorulmuştu. Atından gittikçe uzaklaşan bedeni artık ufukta zor seçiliyordu. Biraz sonra da gözden kayboldu. İşte tam o an, uçan kuşlar durdu, esen rüzgârlar durdu. Gökyüzünü bulutlar kapladı. Denizlerin deli dalgaları sakinleşti. Her şey sessizleşti. Herkes sustu. Hayat durdu. Yalnız oracıkta kalan at hâlâ kükrüyordu. Yeri göğü inletiyordu sesi.

Şimdilerde bir at koşturuyor bu topraklarda. Yolunu kaybedenlere yoldaş oluyor. Umudundan vazgeçenlere umut oluyor. Karanlığa ışık tutuyor. Bir at koşturuyor bu topraklarda sesi hiç kısılmıyor,  soluğu hiç kesilmiyor, dizginleri görülmüyor. Bir at koşturuyor bu topraklarda. Yorulmak bilmiyor, dinlenmek aklına gelmiyor. Bir at koşturuyor bu topraklarda. Eyerinde Al sancak oturtulmuş, şaha kalkıyor “Al sancak”la, gök kubbeye ulaşıyor.

 Gözlerinin mavisi sonsuz bir gökyüzüdür Türk’ün ayak bastığı topraklara.

 

                                                                       Fikirlerin ölümsüzdür.

02-11-2023
Burcu Tüylüoğlu

Burcu Tüylüoğlu

Edebiyat

Merhaba Ben Burcu. 2014 yılında Gazi Üniversitesinden mezun oldum.  2015 yılında Pedagojik Formasyon eğitimi aldım. 2023 yılında, Türk Dili ve Edebiyatı bölümü yüksek lisans ile İstanbul Üniversitesi “Yaratıcı Yazarlık Eğitmen Eğitici” eğitimini tamamladım.

Tanış çıkacağımız her duygunun bir kelimesi vardır bu hayatta. Bu yüzden daha çok severiz bazı kelimeleri. Onlarla cümleler kurmak isteriz, kendimizi ifade ederiz. Benim kelime ve cümlelerimde, kendinizden bir his görürseniz ortak olsun dilimiz ile kalbimiz.

burcutyl_90@hotmail.com

burcu_tyl