Sulanmayı Unutmuş Çiçek

Sulanmayı Unutmuş Çiçek

A+ A-

Hava 50 derece sanki, bunalıyorum sıcaktan. 

Dostlarımda uğramadı bu sabah, sıkıldılar mı benden güvercinler, martılar?  

Oysa ki her sabah 6:45 de uğrar ve selam verirlerdi bana. 

Hava esiyor biraz... 

Kargalar uçuyor neden acaba? 

Hızlıca bir sağa, bir sola... 

Biraz da yağmur mu yağıyor ne? Çiseliyor ara sıra ama şiddetlenecek belli oldu, bugün sıkıcı ve boğuk geçecek. 

İçimde bir kasvet var, daralıyorum, bunalıyorum... 

Susadım çok fazla, keşke bir yudum su olsa da yanı başımda, kurudum resmen... 

Yağmur damlalarının oluşturduğu su öbeğine bakıyorum : 

"Boynu bükülmüş nergis, bu halin ne senin? Kendine gel artık. Seni böyle görmek istemez kimse, özellikle de o istemez seni böyle bitkin görmeyi" diyorum içimden. Sanki konuşsam duyabilecek mi ki kimse? 

Saat 12:00'yi de geçti. Öğlen oldu, en dik açıyla vuruyor güneş yüzüme ve yanıyor resmen artık boynum, gövdem... 

Bitkinim ve bittiğim artık. 

Çığlık atmak istiyorum, bağırmak istiyorum, sadece bir bardak su istiyorum ama kimse duyamaz ki beni. 

Ne dostlarım uğradı, ne de o uğradı yanıma. 

Bir ses duyuyorum, derinden bir ses... 

Sanki birine sesleniyor gibi geliyor bu ses kulağıma... 

Kafamı son gücümle, var gücümle sese doğru çevirip kulak veriyorum. 

Derin derin bir nefesin alıp verişine şahit oluyorum. Telefonda biri ağlıyor, çığlık atıyor... 

Ve ben de kaybediyorum bilincimi... 

Sonra bir an bir sela sesi ile irkilerek uyanıyorum. 

Onlarca insan var evin içinde, hepsi ağlıyor ya da elinde uzun sarı filtre sigara ile boşluğa bakıyor iç çekiyor,dumanı üflüyor göğe uzun, uzun... 

Bazen de küller üstüme düşüyor ama aldırmıyorum, derdim ne olduğunu öğrenmek ona yani arkadaşıma... 

Anlamaya çalışıyorum. 

Kimsenin ağzını bıçak açmıyor, herkes susmuş, yüzleri bembeyaz. Gözlerim tam kapanacak gibi yeniden, galiba sonumu görüyorum diyeceğim an da biri gelip içtiği su bardağının son yudumunu döküyor baştan aşağı üzerime... 

Yeniden kendime geldim sayılır, en azından biraz daha iyiyim diyebilirim bir anlığına... 
İki genç adam sigara içiyor yanımda... 

Boğuyor beni duman, küller süzülüyor rüzgarda boşluğa doğru ve bazen de yapışıyor yapraklarıma...

Birinin ağlamaktan gözlerinin altı şişmiş, dudakları hep bükük, balkon demirlerine zor tutunuyor. Üzülüyorum onun için ve kafamda bir şeyler canlanıyor ama daha fazla kötüye yormak istemiyorum... Kafamı ve içindeki sesleri susturuyorum. 

Diğer adam tok ve temkinli bir sesle devam ediyor diğer çocuğun ağlak sesini yarıda kesercesine: 

"İnsanlar başkalarının tercihleri sonucu dünyaya geliyorsa, kendi tercihleri sonucunda dünyadan gitmesi niye bu kadar anormal? Mutluluk, aşk, sevgi, heves, nefret... Hepsi geçici hisler. Adı üstünde his bunlar azalır, çoğalır ya da başladığı gibi biter. Kararlar verilmek,sebepler de sonuçlar için vardır." 

Realist  bir üsluba sahip bu adamın yaptığı konuşma ile birlikte kafamda bir şeyler rayına oturuyor. İçimi bir kasvet kaplıyor. Solup gidesim geliyor baştan aşağıya...

Sonra kapıdan Nergis giriyor, torunu giriyor içeri. Herkes bir an da güler yüzlü oluveriyor ve maskesini takıyor adeta. Sanki tüm yaşananlar bir tiyatro oyunuymuşçasına. 

Kafasını önce sağa sonra sola çevirip tüm odaları hızlı ve kendinden emin olmayan çocuksu bir heyecan ile kontrol ediyor ama bulamıyor ona masallar okuyan, banyodan çıkınca saçını kurutup tarayanı onu, en yakın oyun arkadaşını... 

Sonra geliyor yanıma usulca, bir sürahi suyu boşaltıyor başımdan köküme kadar. 

Yapraklarım canlanıyor, parlıyor isteksizce ve kokumu çekiyor içine derin bir nefes ile birlikte Nergis...

Herkes sessizlik içinde izliyor onu, bizi, ikimizi... 

Nergis diyor ki bana o ince ve ağlamaklı ses tonuyla: 

"Seni de mi bıraktı dedem Nergis? Sulamayı unuttu mu ilk defa seni? Hoşçakal bile demeden gitti mi sana da aynı ben gibi ?"

 

 

Kaynakça

Photo by Rhamely on Unsplash

13-11-2023
Yılmazcan Akbaba

Yılmazcan Akbaba

Sanat Tarihçisi

Hayata gözlerimi Manisa'da açtım. İlkokul, ortaokul, lise ve Üniversite eğitimimi Manisa'da tamamladım. Manisa Celâl Bayar Üniversitesi’nde Sanat Tarihi bölümü üzerine eğitim gördüm ve şu an aynı üniversitenin Felsefe bölümünde eğitimime devam etmekteyim.

Eğitim hayatım dışında hobilerimden bahsedecek olursam; Türk edebiyatı ile ilgili şiirler okumayı, Türk - İslam mimarisi üzerine makaleler yazmayı, tarihi açıdan önemli yerlere geziler gerçekleştirmeyi, felsefi, psikolojik ya da sosyolojik araştırmaları incelemeyi ve amatör olarak fotoğraf çekmeyi seviyorum.

Çocukluğumdan beri en büyük hayalimin yazar olmak ve kendime has bir üslup ile yazıya dökmüş olduğum düşüncelerimi insanlara aktarmak olduğunu söyleyebilirim.

Bu platformda kendimi özgürce ifade etmek, hakim olduğum konular hakkında bilgimi okurlara aktarmak ve kendimi eksik hissettiğim alanlarda kendime bir şeyler katarak ilerlemek istiyorum.

0531 320 49 44

0531 320 49 44

ylmzcnakbn@gmail.com

https://www.facebook.com/profile.php?id=100009328439376&mibextid=ZbWKwL

@dontyearr

@ylmzcn.akbb/@lanscape.and.others