Güvenmenin Sorun Olmadığı Güvenilir Yerler

Güvenmenin Sorun Olmadığı Güvenilir Yerler

A+ A-

     Son zamanlarda sosyal medyada sıkça karşılaştığım bir konudan bahsetmek istiyorum: Safe place. Dilimize güvenli yer/alan olarak çevirebileceğimiz “safe place”, kişilerin hem fiziksel hem de psikolojik olarak rahat ve güvende hissettikleri yer olarak tanımlanıyor. Henüz yeni doğan bebekler için ana kucağı, 12’sinde okulu, 30’unda eşi ile kurduğu yeni ailesi, 80’inde ise köyü insanlar için birer güvenli alan haline geliyor. Peki yalnızca insanlarda mı? Kanımca hayır. Kısa bir araştırma ile bebek ördek ve köpeklerin de, onlarla ilgilenen insanların yanında daha rahatça hareket ettiklerini dolayısıyla güvenli alan oluşturduklarını gözlemledim. Hatta evin içerisinde bulunduğu konumda rahat hissetmediği için büyümeye karşı olan bir salon sarmaşığına dahi şahit oldum. Anlaşılan o ki canlılar tabiatlarına yakın olanı sevip onu korumaya çalışıyor. Ardından dallanır, budaklanır.

     Gelelim “safe place” bahsinde bana ilham olan iki karaktere: Dibs ve Yozo. Dibs, Virginia M. Axline’nin Benliğini Arayan Çocuk kitabının; Yozo ise Osamu Dazai’nin İnsanlığımı Yitirirken kitabının baş karakterleri. Peki bu arkadaşlar kim ve neden benim zihnimde bir araya geldiler?

     Dibs, ailesi tarafından zihinsel engele sahip olduğu düşünülen, insanlarla muhatap olmayan ve sessizce bırakıldığı yerde hareket dahi etmeden oturan bir anaokulu öğrencisi. Ebeveynleri Dibs’i sorunlu olduğu gerekçesiyle bir psikoloğa götürürler ve ilerleyen bölümlerde de haksız olduklarına şahit olurlar. Dibs psikologdan aldığı destekle içindeki gerçek kahramanı ortaya rahatça çıkarabilir hale gelir. İlerleyen yaşlarında haksızlıklar karşısında sessiz kalmayan, özgüvenli ve üstün yetenekli bir çocuk olarak hayatına devam etti.

     Yozo, Japonya’da sosyoekonomik durumu yerinde olan bir ailenin tek erkek çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası bir siyasetçi annesi ise muhtemelen ev hanımı. Çocukken -herkesin çevresi de illaki bir benzerinin olduğu- sürekli yaramazlık yapan ve insanları muzurluğuyla güldüren bu küçük çocuk, aslında kendisini bildi bileli rol yaparak hayatta kalmaya çalışan bir soytarı olduğunu belirtiyor. Velhasıl henüz köklerini toprağa salmaya başlamış ufacık bir tohum iken zamanla kendine bile yabancılaşır hale geliyor. Yabancılaşmanın muhtemel sebebi anne baba figürünün sadece fiziksel olarak hayatında yer alması ve toplum tarafından anlaşılmamak.

     İkisi için de hayat bir tiyatro sahnesi. Dibs için kırmızı perde aralanıyor ve şovunu gerçekleştiriyor, Yozo ise heyecanla yazdığı tiyatro metnini henüz kimseye okutamadan Orhan Veli tarzında çukura düşüp vefat ediyor. Sözün kısası şu ki insanın sevdiği, sevildiği, anladığı, anlaşıldığı, güvendiği, inandığı, özgürlüğü hissettiği yer çöp olsa gözüne çiçek bahçesi gözükür. Unutmayalım ki “safe place” bir tercih değil ihtiyaçtır, yaşamakla yükümlü her canlıya.

                                                                                                                                                                       Sevgiler...

“Gerçek korkak mutluluktan bile korkar. Pamuk yün bile yaralar onu.”

Osamu Dazai (İnsanlığımı Yitirirken, sf. 52)

“Çünkü dış dünya üzerinde çoğu kez çok az kontrolümüz vardır ve ancak iç kaynaklarımızdan faydalanırsak güvenliğimizi yanımızda taşıyabiliriz.”

Virginia M. Axline (Benliğini Arayan Çocuk, sf. 83)


Kaynakça

Dazai, O., (2022), İnsanlığımı Yitirirken, İthaki, İstanbul. Axline, V., M., (2023), Benliğini Arayan Çocuk, Panama, Ankara.

11-01-2024
Melike Nur Tefenli

Melike Nur Tefenli

Psikolog

Merhabalar, ben Melike. Hayatımın 18 yılı küçücük bir Karadeniz ilçesinde geçti, son yılları şu an için Ankara’da devam etmekte. Psikolog olmak için çabalıyorum, bilişime ilgim var. Yaşıyor olduğumu hissettirecek aktiviteleri yapmaktan keyif alırım; kitap okurum, gönüllülük yaparım, seyahat ederim. 20 küsur yaşındayım, hem topluma hem kendime en fazla faydayı nasıl sağlayabilirim diye düşünüyorum. Kelimeleri zihnimi toparlamaya yardımcı olmaları için kullanıyorum, yazdıkça kabuklarımı aşıp çekirdeğime yaklaşıyorum.

A bir de düzenli olarak her şeyi unutuyorum.

Sevgiler…

meliketefenli@hacettepe.edu.tr

www.linkedin.com/in/melikenurtefenli