Kapitalizmin Superman Taklidi

Zeynep Şen
Sosyolog
Yazar Hakkında
Z kuşağının içinde farklı olmak, ilgi alanları ve hayallerinin peşinden koşmak onun işi.
b.huda38@outlook.com
Diğer Yazıları
Tüketim kültürünün yükselişiyle birlikte boş zaman, büsbütün tüketimciliğin ve metalaşmanın kontrolü altına girmiştir. Artık boş zaman, eskiden olduğu gibi özgür düşünce ile alınan kararların ve istemli tercihlerin alanı değil, daha çok “tüketme kavramı’’ içinde geçirilen bir yaşam halini almıştır. Boş zaman adı altında geçirilecek faaliyetlerin sunduğu seçeneklerin neredeyse tümü tüketim ürünü olarak maddi bir boyut kazanmıştır. Kapitalizm dediğimiz büyülü alan ise bu alana yatırımlar yaparak boş vakit faaliyetlerini tamamen kontrolü altına almaya çalışmaktadır. Bu sayede, boş zaman deneyimleri ve bu alanda geçirdiği dönüşümler bir tüketim nesnesine dönüşmüştür. Geçirdiği değişim ve dönüşümlerle birlikte boş zaman kavramı asıl anlamından uzaklaşarak tüketimci, metasal bir anlama sahip olmuştur.
BOŞ ZAMAN DA KÜLTÜR ENDÜSTRİSİ OLDU!
Kültür endüstrisinin yarattığı boş zaman faaliyetlerinden biri de spordur. Sporun ise bir çok alt dalı bulunmaktadır: voleybol, basketbol, tenis, beyzbol, futbol vs. Bunlar içinde ele alacağımız alan futboldur.
Geçmişten günümüze etkisini her geçen gün artırmakta olan futbol; bu zaman içinde kapitalizmin de etkisiyle ticari bir faaliyet haline gelmektedir. Aynı zamanda medya gibi gizil güçlerin katkısıyla popüler kültürün bir ürünü olmuştur. Halbuki halkın oyunu olarak ortaya çıkmıştı futbol. Şimdilerde ise endüstriyel futbol adı altında şekil aldığını görmekteyiz. Patika yollarda düşe kalka oynanan top sporunun sahalarda boy göstermesi değil endüstrileşmesiyle maddi unsur haline geldiğini görüyoruz. Futbolun bu konuya katkısı oldukça açık bir şekilde görülmektedir. Patika yollarda mahalle kültürü ile oynanırken daha sonraları insanlar maçlara biletlerini alıp gidip gelmeye başladı. Buraya kadar sorun yok. Sorunsuz gidip gelme durumu passolig adındaki kartın çıkmasıyla değişmiştir. Bu durum ticari kapitalizme dönüştüğü için maça gitmek boş zaman faaliyetinden çıkarak bir lüks haline gelmiştir. Yani passolig çıkarmak, onun için sürekli ücret ödemek aynı zamanda maç için tekrar kartın içine para yükleyip bilet almak…
Bunların hepsi tüketim kültürünün eseridir. Durum böyle olunca maça gitmeyen fakat maçları skorlar üzerinden takip etmek isteyen insanlar bir taraftan da tahminler yürüterek bahise yönelmiştir. Bu demek olmuyor ki insanlar maça gitmeyi bıraktı. Evet hala gidiyorlar. Fakat bunun yanında bahis üzerinden hareket etmeyi de tercih ediyorlar.
Futbol sahada oynanan bir oyun iken futbol üzerinden insanların iddia oynaması da popüler kültürün bir sonucu olarak görülmektedir. O artık bir meta olmuştur. Tüketim kültürünün en belirgin göstergelerinden biri olan futbolla birlikte bahis oyunları da küreselleşmektedir. Ki bahis sadece futbol üzerinden oynanan bir iddia oyunu değildir. Bu at yarışı, kumarhane, şans oyunları, dönen nesneler diye bildiğimiz rulet, çekiliş topları gibi türleri de içermektedir. Bu oyunlar popüler kültürün bir ürünü olsa da bahisle uğraşanların büyük bir çoğunluğunda ekonomik getiriyi daha da fazlalaştırmak gibi bir amaç vardır ve bunun için bu yapıya dahil olmuşlardır. Genel olarak örneklere bakıldığında da aşağı yukarı aynı verilere ulaşılır; bazıları - “güzel bir gelecek hayali kuruyor ve çalıştığı iş bunu sağlayamıyor-, bir başka örnekte ise ‘imkanları borçlarını ödemesine yetmiyor dolayısıyla bahisten daha fazla para kazanabilirim’ umudu ile hareket ediyorlar. Bu durumlara ek olarak da tersi durumları görmek de mümkündür.
Günümüzde paranın en büyük ihtiyaç olması ve de kolay kazanma arzusunun yanı sıra bireylerde bulunan para hırsının da bahis oynamaya itmesi bir diğer etkili olaydır. İnsanların normal yollardan para kazanarak biriktirememeleri onu başka şekilde de elde edebileceklerine ilişkin hayallerini arttırmaktadır. Özellikle de yakın çevrelerinde bulunan kişilerin kazançları hakkında duydukları ya da bir şekilde şahit oldukları az miktardaki kazançları abartarak kendi hayallerine destek bulmakta ve oynamaya devam etmektedirler. “Falancası şu kadar kazanmış filancası kıl payı şu kadar parayı kaçırmış” gibi sözler bu oyunları oynayanların dünyasında etki yaratmaktadır. Bahiste kazansa da kazanmasa da artık bu oyunu oynamak onda bir hırs haline gelmiştir.
Çalışmanın, terlemenin, emeğin ve helal kazancın insanların dünyasındaki öneminin azalması onları başka yerlerde kazanç arayışlarına itmektedir. Kazanmadan tüketme arayışı oluşmuştur. Şu kadar kazansam şunu bunu yaparım gibi…Bahis oynamak artık internet ortamına da taşınmıştır. Televizyon ve internet futbolun küreselleşen yüzünü temsil etmektedir. Böylece kendine yeni bir alan yaratmıştır. Dolayısıyla belli bir alana bağlı kalmadan bu gibi etkinlikler teknoloji üzerinden de yürütülmektedir.
Tabi burada insanların fark edemedikleri bir nokta vardır ki o da; oyunlar ister ortaya çıktığı mekanlarda oynansın isterse internet üzerinden oynansın. ŞANS faktörü belirleyici bir etken olarak devam etmektedir. Halbuki şans kadar belirsiz bir etkenin yanı sıra dünya kadar yuvarlak fikirlere, hayallere umut bağlamak daha mantıklıdır.
Varsa eğer ŞANSI OLAN KAZANSIN…
NOT: Kapitalizm adı altında kültür endüstrisi tarafından yeniden yapılandırılmış biçimde ortaya çıkarılan faaliyetler ise bireyin kendine ve var olan şeylere karşı yabancılaşmasına sebep olur.. Aynı zamanda da bireyleri pasifize ederek bireylerin bilinçlerini kontrol altına alan bir süreçtir. Masum görünüp içten fetheder, tıpkı Waluigi'nin yaptığı gibi. Mario and Luigi oyununun kötü karakteri olan "Waluigi" çoğunlukla Marıo'nun başarısızlıklarına sebep olur. Kapitalizmi, kültür endüstrisini aynı Waluigi gibi içten fethederek kazanım sağlayan kötü karaktere benzediğini düşündüğüm için kapanışı WALUİGİ'yi hatırlatarak yapıyorum.
Kaynakça
KAYNAKÇA
Talimciler, Ahmet (2005), Sporun Sosyolojisi Sosyolojinin Sporu, Bağlam Yayıncılık
Bora, T. Horak, R. Furbol ve Kültürü, İletişim Yyaıncılık, Kasım 2014
Irak, Dağhan, Sporun Burjuvalaşması: Kitle İletişim Çağında Burjuvazinin Dönüşümü Adlı Makale, 2005
İpek, Halis, Futbol Bir Oyun Adlı Makale
Aydın, M.B. Hatipoğlu, D. Ceyhan, Ç. “Endüstriyel Futbol Çağında Taraftarlık” Adlı Makale, 2008
Dellaloğlu, Besim, F.(2003), Frankfurt Okulunda Sanat ve Toplum, İstanbul: Bağlam Yayınları
Argun, Ş.(1992) “Boş Zamanın Toplumsal Anlamı Üzerine Notlar, Birikim s.43, 29-41
Talimciler, Ahmet (2008), “Futbol Değil, İş; Endüstriyel Futbol”, İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi Sayı 26 Kış-Bahar S.28-114
Ritzer, George (2000) Büyüsü Bozulmuş Dünyayı Büyülemek, Çev. Ş.S. Kaya, İstanbul Ayrıntı Yayınları
Illıch, Ivan, (1990), Tüketim Köleliği, Çev. M. Karaşahan, İstanbul Pınar Yayınları
Horkheimer, Max, Adorno, Theodor W. (1996), Aydınlanmanın Diyalektiği (felsefi fragramanlar 2), Çev. Oğuz Özgül, İstanbul Kabalcı Yayınları
Aytaç, Ömer (2004) “Kapitalizm ve Hegemonya İlişkileri Bağlamında Boş Zaman”, Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Cilt 28, Sayı2, Aralık 115-138
Boudrillard, Jean (2002), Tüketim Toplumu, Çev. Ferda Keskin, Nilgün Tutal
Fiske, John (1999), Popüler Kültürü Anlamak, Çev. Süleyman İrvan, Ankara Ark Yayınları
Harvey, David (2003), Metis Yayıncılık
FOTOĞRAF
https://unsplash.com/photos/r-xKieMqL34
https://unsplash.com/photos/nZU5FEgdmY0
https://unsplash.com/photos/C3T8KTZxTFM