Aşkımı Satın Alabilir Misin?

Aşkımı Satın Alabilir Misin?

A+ A-

Şunu kabul edelim; genç ya da yaşlı, romantik ya da ruhsuz, ilişkide ya da yalnız... her ne olursak olalım, bir şekilde Sevgililer Günü’nü yaşıyoruz. 
 

Ben de 14 Şubat’ı yaşayanlardan biri olarak, bu haftanın yazısını bu konu üzerine yazdım. Ama sakın merak etmeyin...Size çiçeklerden, çikolatadan ya da “Valentine” ismindeki adamın başına gelenlerden bahsetmeyeceğim.

Kendi adıma konuşmam gerekirse, ben her 14 Şubat günü bu tür yazıları okumaktan bıktım. Ve olağanın dışında bir şeyler yazma arayışım sırasında, bana göre harika bir makaleyle karşılaştım.

Siz de farklı bir şeyler arayanlardansanız bu yazı tam size göre.

Bahsedeceğim makale, belki bugünü diğer günlerden ve insanlardan daha değişik bir açıdan algılamamıza katkı sağlayabilir.

Farklı Bir Tanımla Sevgililer Günü

Sevgililere adanmış bir gün olarak kabul edilen 14 Şubat, ağır romantizmin yanı sıra tüketim ve harcamayla geçirilen bir gündür. Her sene periyodik olarak tekrarlanması ve hediye alıp verme gibi bir takım sembolik davranışları içermesi nedenleriyle ritüel olarak da kabul edilebilir. Yani, insanlar tarafından adet haline gelmiş bir davranıştır.

Sergilenen bu davranışlar, pazarlamacıların tüketicileri, sosyologların da insanları araştırabilmesi açısından oldukça önemlidir.

Bahsedeceğim bu makale de, bu konular üzerine bizden daha fazla düşünüp, bu konuyu sorgulamış bilim insanları tarafından yazılmıştır. Bu arada konu demişken, Sevgililer Günü’nden çok, çiftler arası ilişkilerde hediye alışverişi davranışından bahsedilmektedir.

Daha doğrusu hediye alışverişi davranışı üç farklı yaklaşımla incelenmiştir. Siz de bu yaklaşımlardan birini ister ilişkilere bakış açınız olarak benimseyebilir, isterseniz de gerçek aşka uzanan üç basamaklı bir merdiven olarak algılayabilirsiniz.

Karşılığını Almak İçin mi Hediye Veriyoruz?

Makale bu soruyla başlamış. Çiftler arası ilişkilerde hediye alışverişine ekonomik alışveriş modeli, sosyal alışveriş modeli ve romantik sevgi modeli olarak, üç farklı boyuttan yaklaşılmıştır.

Bunlardan bahsetmeden önce bir kaç kısa açıklama yapmak gerekirse, makale her türden insan ilişkisinin, yani çiftler arası ilişkilerin dışında kalanların bile, bir çeşit alışveriş olduğu temeline dayanmaktadır.

Bu alışverişte hediye, kişi ya da gruba, gönüllü olarak verilen mal veya hizmet olarak tanımlanmıştır.

Alışveriş ise daha önce alınmış olan bir hediyenin karşılığını vermek ya da gelecekte alınabilecek şeyler için, öncesinde bir hediye vermek anlamına gelmektedir.

Ekonomik Alışveriş Modeli

Bu modelin savunucularına göre sosyal davranışlar “ödül“ kavramına dayanarak açıklanabilir. Ödüller amaç ya da ihtiyaçlarımızı karşılayan maddi/manevi mal ve hizmetlerdir.

Biz insanlar, sosyal ilişkilerimizde kayıp ve cezalardan kaçınarak, ödüllendirilme oranımızı artırmaya çabalarız. Bu karşılıklı ilişki içinde kendi kendimizi ödüllendiremeyeceğimize göre, ödüllendirme yetkisi karşımızdakilere aittir.

Kısaca ödüllendirmeye teşvik etmek için karşımızdakilere hediyeler veririz.

Yukarıdaki açıklamadan da anlayacağınız gibi, bu model duygusallığın epey uzağında yer alır. Birkaç maddeyle durumu özetlersek, ekonomik alışveriş modeline göre;

· Hediye alışverişi, bir çeşit pazarlık olarak görülür. 
· Çiftler arasındaki alışveriş diğer tüm alışveriş çeşitleri gibi bedelli bir ilişkidir. 
· Partnerler mantıklarıyla hareket ederler ve amaçları ilişkiden fayda sağlamaktır.
· Verilen hediyeler bir çeşit yatırımdır ve ekonomik değerlerine göre önem kazanır.
· Daha önceden kabul edilmiş bir hediyenin yarattığı borç, benzer değerde bir hediyenin verilmesiyle silinir. Böylece borçlanmanın yaratacağı bağlılıktan kaçınılır.
· Yine bu yaklaşıma göre, ilişki içerisinde partnerlerden birinin diğerini sömürme olasılığı yüksektir. (Hesabın sürekli erkeğe ödetilmesi gibi)
· Karşılıklı tatmin, daha iyi bir alternatifin bulunmaması ve ilişkiye yapılan yatırım oranının fazlalığı gibi nedenlerle, zaman içerisinde karşılıklıbağlılık gelişebilir.

Bu anlatılanlar için şöyle bir örnek verebiliriz:

İki erkek düşünelim. Bunlardan biri bekar, diğeri ise nişanlı. Nişanlı olan erkeğimizin amacı partneriyle bir aile kurmak ve doğacak çocukları vasıtasıyla çoğalmaktır. Bu yüksek hedefleri doğrultusunda da nişanlısı olan bayan için pırlanta yüzük ya da pahalı akşam yemekleri gibi büyük yatırımlar yapmaktan kaçınmaz.

Ancak bekar erkeğimiz için aynı durum söz konusu değildir. Sadece bir akşam yemeği için buluşacağı bayandan böyle yüksek beklentileri yoktur. Düşük beklentileri nedeniyle de nişanlı erkeğin yaptığı türden yatırımlara asla girmez.

Ekonomik alışveriş modeli ne kadar kaba ve maddi görünürse görünsün, hepimizin hayatında buna benzer örnekler yer almaktadır.

Evlilik sonrası azalan hediye alışverişleri, arabası olan çocuğun kızlar tarafından daha fazla ilgi görmesi, ilk buluşmada yaşanılacak cinsellik oranı tartışmaları gibi pek çok örnek bu modelin geçerliliğini kanıtlamaktadır.

Sosyal Alışveriş Modeli

Yukarıda yaratılan sert havayı daha yumuşatan ve iyi niyet taşıyan bir modeldir. Ekonomik alışveriş modeliyle arasındaki en önemli ayrım noktası ise, hediyenin tanımıdır.

· Hediyeler ekonomik değil, sembolik değerine göre önem kazanır. Ayrıca hediye, kişinin kendinden birşeyler sunması anlamını taşır. 
· Hediyelerle yaratılan bağ kişiler arasındaki ilişkiyi güçlendirir.
· Verilen hediyeler, mecburiyetten aceleyle alınmamış, üzerinde zaman harcanmış ve kişiye özel olmalıdır. 
· Hediye, partnerin diğerine uygunluğu açısından, veren kişinin karakterini de yansıtır. 
· Partnerler arasında yatırım ilişkisi değil, gönüllü bir bağlılık vardır. 
· Yapılan alışveriş sırasında borçlu kalmak bir olumsuzluk değildir. Aksine, gelecekte yapılacak iyilikler için güven yaratır. 
· İlişkideki alışveriş, bağlılık ya da sömürü endişesi yaratmaz.

Bu modele göre çiftler arasında maneviyata dayalı bir alışveriş vardır. Hediye alışverişi, karşılığında kabul görmek ve sevilmek için yapılır.

Örneğin beklenmedik bir anda yapılan sürprizler ya da verilen hediyeler, sadece Sevgililer Günü ya da herhangi bir özel gün olduğu için verilen hediyelerden daha değerlidir.

Sosyal alışveriş modeline verilebilecek başka bir örnek ise eski sevgililerinizden kalan, kıyıda köşede sakladığınız hediyelerdir. Bunlar sadece birer eşya ya da mal değil, geçmişinizle olan bağınız ve hatıralarınızdır. Sembolik değer taşırlar.

Romantik Sevgi Modeli

Yukarıda anlatılanlarla kırılan kalbinizi onaracak modeldir. Burada kesinlikle bir alışveriş söz konusu değildir. Koşulsuz sevgi vardır ve sevilen kişi yüceltilir.

Maddiyat ve sevgi tamamen birbirinin zıttıdır. Eğer bu iki kavram alışveriş içerisinde bir araya gelmişse, aşktan ve samimiyetten söz edilemez.

Bu modelde de hediyelere yer vardır. Ama bir karşılık beklenmeden, sadece sevilen kişiyi mutlu etmek amacıyla ve tamamen içten gelen duygularla verilen hediyelerdir.

Sanırım daha fazlasını anlatmama gerek yok. Eğer aranızda yaşayanlarınız olduysa, işte bu model koşulsuz sevgi ve aşkın ta kendisidir.

Sonuç

Makale sonuç kısmına geldiğinde yazılanların tümünü ilişkilerin farklı basamakları olarak birleştirir. Yani ekonomik alışveriş modeli genellikle ilişkilerin başlangıç noktasıdır. İlişki ilerledikçe sosyal alışveriş ve romantik sevgi modeli de hayatınızda yerini almaya başlar.

Başlangıç için, oturduğunuz barda, tanışabilmek için yan masadaki bayana içki ısmarlamanız gibi...Ya da hoşlandığınız çocukla, özenle tuttuğunuz ders notlarını paylaşmanız gibi...

Bu küçük hediyelerle karşınızdakinden kabul gördüğünüzde, ilişkinin ilk adımını atmış olursunuz. Sonrasında belki güzel bir yemeğe çıkarak hediyelerinizin karşılığını alırsınız.

Aradan belirli bir zaman geçer ve ilişkiniz ilerlemeye başlar. Özel günlerinizde ortak paylaşımlarınızın birer sembolü olan hediyeler almaya başlarsınız. Papatyaya alerjisi olduğunu bildiğiniz için çiçek seçiminizde nergisi tercih edersiniz.

Aradan yine belirli bir süre daha geçtiğinde, ya da süreye bile ihtiyaç duymadan, saçını topladığında yüzünün güzelliği ortaya çıktığı için ona durduk yere, sadece içinizden gelerek güzel bir saç tokası hediye edersiniz.

Hatta maddiyata bile gerek yok, sabah uyanır uyanmaz onun sesini duyabilmek için, kendi uykunuzdan feragat ederek, erkenden kalkıp onu ararsınız...

İlişkide alışveriş kavramının anlatıldığı bu yazı belki kulağınıza kaba geliyor olsa da, Sevgililer Günü’nde ilişkinizin durumuna uygun bir hediye seçebilmenize yardımcı olacağına inanıyorum...

Sevgili okuyucular,

Umarım verdiğim bu akademik bilgilerle, Sevgililer Günü için hissettiğiniz romantizmi sabote etmemişimdir.

Ve dilerim ki, bu özel gün için hazırladığım hediye değersiz bulunup, ilişkimizin sonunu getirmez. Çünkü tarafınızdan ödüllendirilebilmek için, gelecek haftalarda daha iyileriyle karşınıza çıkacağım...

Aşkla dolu günler dilerim...

 


Kaynakça

Kaynak Makale : “Gift Giving as Agapic Love: An Alternative to the Exchange Paradigm Based on Dating Experiences” - ‘Russell W. Belk’ ve ‘Gregory S. Coon’

16/11/2017