Buz Tutmuş Kalpten Öte'De

Buz Tutmuş Kalpten Öte'De

A+ A-

Zırhlı bir bedeni nasıl geçebilirdi bu karanlık savunduğu her şeyin bir yalandan ibaret olduğunu gördüğünde insan nasıl dirençli kalabilirdi bu sevgisizlik çırpınışına sormayacak mıydı kin ve nefret dolu yüreğin zamanında bana neden çiçek bahçesiydi diye elbet soracaktı. Sen neden beni bu gemi de bir başıma bırakıp yelkenlerini, uçsuz bir maviye açtın. O sadece sakinliği ve huzuru istiyordu sen ise bir kalabalığın ortasında kaybolmayı tercih etmiştin. Sessizliğini bölecek bir fısıltıya ihtiyacın vardı. Sana hep o masadan gururla bakacak, gitsen bile seni hep hevesle bekleyecek yarın düştüğünde ilk el uzatacak olan ağladığında ilk sırtını sıvazlayacak o kişi bugün yorgunluğuyla aynada kendisiyle tanışıyor. Yüzüne bakıyor önce sonra kirpiklerinde ki tellere sonra kırık bir tebessümle dokunuyor aynaya kendine baktığında bir damla yaş düşüyor o kahverengi gözlerinden, sevincini saklayamıyor içinde ki o heyecanıyla aynanın önüne çöküp saatlerce kendisiyle baş başa kalmaya devam ediyor. Bu bir yüzleşmeydi aslında onunla kendisi arasında kaçtığı ve sakladığı duyguları ilk defa bu kadar yüksek sesle ben buradayım demişti. Hazır olduğunda kalktı yerinden derin bir nefes aldı ve elleriyle kendi bedenini sarsmadan sıkı sıkıya bağladı. Bu huzuru kendi içinde ilk defa yakalamıştı belki de, sonra sana doğru koşup bu sevincini ilk seninle paylaştı. Sen buz tutmuş kalbinle bu surete yalanlar saymaya devam ettin. Nasıl hissettirdi biliyor musun? Küçük bir çocuğun hayallerini ilk defa açığa vurmasında ki heyecanın aniden bastırılmaya çalışılıp sen bunu zaten yapamazsın, senin diğerleri gibi yeteneklerin olduğunu düşünmüyorum dendiğinde dünyasının başına yıkılması gibiydi. Hâlbuki o daha çok küçüktü sana kalbini açmıştı ama sen onu yakıp kül etmekten hiç çekinmedin. Bu kadar basit bir cümleyle minik bir yüreği nasıl paramparça edebildin. Hiç korkmuyor musun kendinden bu zararı aslında kendine vermiştin. Bir gün destek alacağın kimse kalmadığında kendine yaslanmak isteyeceksin ama beceremeyeceksin çünkü sen önce kendini yok ettin sonra çevrende sana yaklaşmaya çalışan herkesi , haklısın aslında bu kadar bencil olan birinin o küçük yüreğine daha ne kadar kişiyi sığdıracaktın ki , inanmıştım aslında gerçekten bir dosttan fazlası olduğuna aynı sofra da aynı tabağı paylaştığım kişinin bir gün ellerini benden bu kadar geriye çekeceğini hiç düşünmedim. Bahçemde yeşerttiğim çiçeklerin bir gün kopartılıp kapımın önüne koyulacağını nereden bilebilirdim. Ben koparmaya kıyamadığım içimde ki bu sevginin böylesine incitebileceğini hiç düşünmedim. Ama seni şimdi anlıyorum ve sana kızmıyorum çünkü sen hep böyleydin ama benim gözlerime o kadar hassas perdeler inmişti ki bu gerçeği hiç bir zaman görmek istemedim. Seni affediyorum, yargılamıyorum, seni özgür bırakıyorum . Duygularımı ifade etmekten çekinmiyorum, bu içimde ki çocuğun yeniden sevinç çığlıklarıyla orada var olabileceğini biliyorum. En çok kendisine sarılmayı en çok kendisine güvenmeyi en çok kendini duyduğu ve bildiği bir samimiyeti yaşasın bu çocuk. Sende sana ayrılan bu özgürlükte şarkılarını söyle ve bıraktığın yerden bir sessizlikle ayrıl. Kendime ayırdığım zaman hoş geldin ben buradayım yeniden yeşermeye yeniden çiçekler açmaya hazırım. Sorunlarla baş etmeyi her gün tekrardan öğreniyorum kim çıkarsa çıksın karşıma bir sebebi var diyorum ondan alacağım bir ders vardı biliyorum. Senden de bir ders aldım teşekkür ederim varlığınla beni kendime daha çok ittiğin için artık kendimdeyim.

 


Kaynakça

Fotoğraf: Yazara Aittir.

18-04-2023
Yağmur Aykent

Yağmur Aykent

Edebiyat

Ankara’da doğmuştur. Fotoğrafçılık ve yazı yazmak ilgi alanlarıdır. Yeni bir keşif yapıp deneyimlerini insanlarla paylaşmaktan keyif alır. Kırıkkale üniversitesinde RTV öğrencisi olarak eğitim görmektedir. Bu alanda düşünce ve fikirlerini sizinle paylaşmak istemiştir.

yagmuraykents@gmail.com