
Türk Halı Sanatının Filmlere Yansıması
Halı sözcüğü Ural-Altay dil ailesinde “Kalın” çeyiz veya “Kalınlığı” çeyiz eşyası anlamında kullanılmıştır. Çağatayca’da “kalın”, Kırım Türkçesinde “Kilem”, Anadolu Türkçe ‘sinde “Kalı” ve “Kaliya”, olarak söylenmektedir (Öztürk, 1992: 5). Divan-ı Lügat-it Türk’te “Kalıng” çeyiz olarak adlandırılmıştır (Kaşgarlı Mahmud, 1941: 1-227). Kalı sözcüğü zaman içinde “Halı” sözcüğüne dönüşmüştür (Yılmaz, 2017: 99).
Dokuma kültürümüzün oluşumunda yaşadığımız doğal şartlar ve inanç gibi olaylar etkili olmuştur. Konar-Göçer bir yaşam tarzına sahip olan atalarımız soğuk olan iklimde kendilerini korumak için halı dokuma tekniğini bulmuşlardır (Yetkin, 1975: 1-225) [1]. En eski dönemlerden beri halkın beslediği koyunlardan elde edilen yün, halının ana maddesidir (Gülensoy, 1975).
Bu halılar motif ve figürler oluşturarak dokunmuş ve böylece Türk halı sanatını ortaya çıkmıştır. Atalarımızdan bize miras olarak günümüze kadar gelen Türk tarihinin ve dünyanın bilinen en eski halısı Asya Hun devletine ait Pazırık Halısıdır (Yılmaz, 2017: 99-100) (Fotoğraf 1). Pazırık halısı İrani kavimlerden farklı olarak Gördes düğümü ile dokunmuştur. Pazırık halısı, Tebriz’de (Fotoğraf 2) ve Niğde’de (Fotoğraf 3) yeniden dokunmuştur.
Fotoğraf 1 Fotoğraf 2 Fotoğraf 3
Dikdörtgen planlı halı üzerine hayvan ve insan figürleri ve geometrik motifler işlemiştir. Halı ve üzerindeki motifler değişime uğramış olsalar da günümüze kadar çeşitli anlamlar yüklenerek dokunmaya devam edilmiştir. Halılara işlenen olay örgüsünü anlamlandırmak için bu çalışmada halıların modern çağımızdaki filmlere yansımasını inceleyeceğiz.
İlk filmimiz Muhsin Eroğlu’nun yönettiği “Halıcı Kız” adlı, 1953 yapımı Türk filmidir. Aynı zamanda ilk renkli Türk filmi olma özelliğini de taşımaktadır. Film Isparta, İstanbul ve Bursa’da geçmektedir.
Filmde baş kahramanımız olan Gül’ün güzelliği yüzünden başına gelen olaylar anlatılmaktadır. Filmin ilk sahnesi Türkiye haritası ile başlamaktadır. Bu haritadan aynı zamanda bazı ilçelerin il olarak ayrılmadığı bilgisini de ediniyoruz (Fotoğraf 4).
Fotoğraf 4 Fotoğraf 5 Fotoğraf 6
Filmin ilerleyen dakikalarında 1953 yıllarındaki kadınların giyim tarzlarını (Fotoğraf 5), İstanbul’un görüntüsünü, dönemin araçlarını (Fotoğraf 6) ve yerleşim yerlerini de görmek mümkündür.
Filmdeki halı sahnesi ise 1:23. dakikada tezgahlarda halı dokuyan kızlarla karşımıza çıkmaktadır (Fotoğraf 7). Buradaki sahnede küçük yaştaki kız ve erkek çocukları da halı dokumaktadır. Dokunan halılar bitkisel (Fotoğraf 8) ve geometrik (Fotoğraf 9) şekilli motiflerden oluşmaktadır.
Fotoğraf 7 Fotoğraf 8 Fotoğraf 9
İkinci filmimiz Azerbaycan Türklerine ait Hüseyin Seyidzade’nin yönetmenliğini yaptığı, 1978 yapımı “Qaynana” adlı filmdir. Gelinine kötü davranan kaynananın oğlu ve gelini tarafından oynanan oyunu anlatan komedi türünde bir filmdir. Filmde 1978’li yılların modasını ve Azerbaycan sokaklarını görmek mümkündür (Fotoğraf 10 – 11). Film, bir yandan Yeşilçam komedi filmi izliyormuş hissiyatı da vermektedir.
Fotoğraf 10 Fotoğraf 11
Bu filmde halı ilk olarak 06:05. dakikada duvarda asılı bir şekilde karşımıza çıkmaktadır. Halının ilk iki bordüründe çiçek, ortadaki bölümde ise Güneş (Şems) motifleri yer almaktadır (Fotoğraf 12). 17:23. dakikada kapı önüne serilmiş kıvrım yapraklı ve çiçek motifleriyle dokunmuş bir halı bulunmaktadır (Fotoğraf 13). 36:13. dakikada ise yerde gördüğümüz halı üzerinde geometrik şekilli motifler yer almaktadır (Fotoğraf 14).
Fotoğraf 12 Fotoğraf 13 Fotoğraf 14
Üçüncü filmimiz İranlı Mohsen Makhmalbaf’in yönettiği, 1996 yapımı, dram filmidir. Film adını Kaşkay Türkleri tarafından dokunan “Gabbeh” adlı halı cinsinden almaktadır (Zaimoğlu-Mirzaee, 2023: 103-115). Konuşmalarda yer yer Türkçe sözcükler de geçmektedir. Sembolizmin yoğun olarak işlendiği filmde, halıda gördüğümüz figürler derin anlamlar içermektedir. Canlı renklerle karşımıza çıkan sahneleri izlerken aşık bir kurdun ulumalarını işitebilirsiniz.
Film, nehrin içinde ve üzerinde bir çift beyaz atlı figür olan halı sahnesi ile başlamaktadır (Fotoğraf 15). Film boyunca, Kaşkay Türklerinin 1996 yılındaki giyim, yaşam tarzları ve zorlu yaşam mücadelelerini görmekteyiz (Fotoğraf 16-17). Filmin konusu, yaşlı bir çiftin derede halı yıkarken suyun kenarında tanıştıkları genç kızın yaşadıkları etrafında şekillenmektedir.
Fotoğraf 15 Fotoğraf 16 Fotoğraf 17
Halılarda kullanılan renkler çeşitli çiçeklerden elde edilmektedir (Fotoğraf 17). 18:40. dakikada basit bir halı tezgâhı yer almaktadır (Fotoğraf 18). 36.17. dakikada bir düğün sahnesi yer almaktadır. Bu sahne 36.59. dakikada ellerinde mendillerle ve renkli giysiler içinde dans eder şekilde halı üzerine işlendiği görülmekteyiz (Fotoğraf 20).
Fotoğraf 18 Fotoğraf 19 Fotoğraf 20
49:50. dakikadaki sahnede iki kadın tezgâhta halı dokumaktadır (Fotoğraf 21). Halının dokunma süreci içerisinde yaşanan acı bir ölümle halıya kara bir keçi figürü işlenmiştir (Fotoğraf 23). 52:29. dakikada gördüğümüz kara ipler ölümün simgesi olarak karşımıza çıkmaktadır (Fotoğraf 22).
Fotoğraf 21 Fotoğraf 22 Fotoğraf 23
30:50. ve 01:07:20 dakikalarda genç kızlar koca evine, ellerinde bir halı ve bohçayla birlikte gelmektedirler (Fotoğraf 24 – 25). 01:02:14. dakikadaki sahnede gece uyurken üstlerini dokudukları halıyla örterek soğuktan korundukları bir sahne yer almaktadır. Halı üzerinde geometrik eş kenar dörtgen ve su yolu motifleri bulunmaktadır (Fotoğraf 26).
Fotoğraf 24 Fotoğraf 25 Fotoğraf 26
Değerlendirme ve Sonuç
“Halıcı Kız” filminde iki erkek arasında “ne duruyorsun, bir halıcı kızla evlen, o çalışsın ye?” ve iki halıcı kız arasında “halıyı dokurken canından da bir şey katacaksın” sözleri dikkat çekmektedir. Bu konuşmalara göre halı dokumacılığı dönemin önemli gelir kaynağını oluşturmaktadır. İki genç kız arasındaki konuşma ise halı dokuma sürecinin sadece fiziksel bir uğraş değil, aynı zamanda duyguların ve anlamların işlendiği bir sanat olduğu anlaşılmaktadır.
“Qaynana” filminde halılar, sadece yerde değil aynı zamanda duvarlarda dekoratif bir ürün olarak da karşımıza çıkmaktadır.
“Gabbeh” filminde ise halı ve motiflere çokça yer verilmiştir. Göçebe bir yaşam süren Kaşkay Türklerinin hayatında halı ayrılmaz bir parça durumundadır. Kaşkaylar için halı yalnızca bir eşya değil aynı zamanda kültürel ve anlatımsal bir sembol olarak öne çıkmaktadır. Bu durum halının işlevsel değerinin önüne geçerek bir toplumun hafızasını ve duygularını yansıtan sanatsal bir araç olduğunu göstermektedir. İşlenen her figür ve renk burada bir anlam ifade etmektedir.
İncelediğimiz filmlerdeki halılar evlenen genç kızlar için çeyiz eşyasıdır. Aynı zamanda bu sahne Kaşgarlı Mahmud’un tanımına da uymaktadır. Gece yatarken soğuktan koruyan bir yorgandır. Aşkın, acının, mutluluğun ve tüm duyguların aktarıldığı bir romandır. Duvarları ve yerleri süsleyen dekoratif bir malzemedir.
Filmlerdeki halılar, dokumacılıkla ilgili tarihi ve kültürel bilgileri gözler önüne sermektedir. Türk halıları filmin çekildiği dönemin yaşam tarzını ve geleneklerini sahnelere yansıtmaktadır.
Kaynakça
Öztürk, Yeşim, Balıkesir-Sındırgı Yöresi Yağcıbedir Halıları, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1992.
Kaşgarlı Mahmud, Divan-ı Lugatı Türk, III, (Çev. Besim Atalay), Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 1941.
Yılmaz, Bülent, Pazırık’tan Günümüze Türk Halı Sanatı, Oğuz-Türkmen Araştırmaları Dergisi, I, Bilecik 2017.
Yetkin, Şerare, Türk Halı Sanatı, Türkiye İş Bankası Yayınları, Ankara 1975.
Gülensoy, Tuncer, Türk Halı Sanatında Uşak Halıcılığı ve Halı Sanatı Tabirleri, Sümerbank, 14, 1975.
Yılmaz, Bülent, Pazırık’tan Günümüze Türk Halı Sanatı, Oğuz-Türkmen Araştırmaları Dergisi, I, Bilecik 2017, ss. 98-106.
Zaimoğlu Ömer-Karim Mirzaee, İran Gabbeh Carpets, Arış Dergisi, 22, 2023, ss. 103-115.