Psikologlar Üzerine

Psikologlar Üzerine

A+ A-

Felsefeyi ilk defa insan dışında bir kavramı merkeze alarak, düşünme sistemi kuran Eski Yunan doğa filozofları, bu düşünme sistemleri sayesinde erdemli davranış sergilemişlerdir. Bu erdemli sistemler içerisinde, merkezde olmayan insan, felsefe içerisinde olması gereken doğru yere konumlandırılmıştır. Sokrates ile başlayan dönem ile birlikte insanı felsefe sistemlerinde merkeze koymak ve felsefeyi insana göre şekillendirmeye çalışmak, insanı gerekli gereksiz bir sürü kavramla süsledi, şişirdi. Filozoflar sadece bedenden oluşan insana anlama yetisi akıl, doğuştan gelen ideler, analiz süzgeci gibi kavramları ruh olarak yükledikçe yüklediler. Bu bedenden vazgeçiş ve ruhu, insanın yerine felsefe sistemlerinin merkezine koymasıyla beraber, her yeni gelen filozof yeni bir kavram türetmeye başladı. Bu kavram türetme yarışının tıkanmaya başladığı dönemde ise çıkış kapısı psikoloji oldu. İnsana yeterince kavram yüklü değilmiş gibi bir de psikoloji kavramlarının altında kaldı. Descartes ile başlayan modern dönem felsefe düşüncesi, felsefeyi bilim yapma amacıyla sistemler ortaya çıkartmaya başlamasından sonra, bilim olmayan ve olması imkânsız olan bir yapı üzerinde, kategorize etme çabasıyla ilerleyen filozofların son çıkış kapısı psikolojidir.

Tıp biliminin dallarından birisi olan psikiyatri alanını bu düşüncenin dışında bırakmak gereklidir. Bilimsel düşünmenin her zorunluluğunu yerine getirerek ilerleme hedefi olan bilim dalıdır. Bilim olma çabası ile devamlı olarak hem kendi içinde kategorize olma çabası hem de insanları kategorize etme çabası olanlar psikologlardır. Hayal etme gücü sınırsız olan insanı kategorize etmek olanaksızdır. İnsanın tam kapasitesi ya da aklının aşamayacağı bir sınır yoktur. Sınırı olmayan insanı kategorize etmeye çalışmak sınırsız tuşları olan piyanoda beste yapmaya çalışmaya benzer. Sınırsız tuştan oluşan toplumu kesin yargılar ile kategorize edemeyiz. Bu yargılar ile kategorize etmek için sadece kendinden çıkan fikirler yetmez. Fikirlerini öyle bir dayatması gereklidir ki insan bu kategorinin içinde olduğuna ikna olmalıdır. Bunu da bilimsel görünerek yapar psikoloji. Böyle bir ikna çabası ile yürütülen propaganda akıllı insanın aklını yitirmesine sebep olur. Toplumun hayal gücünü sınırlandırmasını ve aklını kullanmasını azaltmayı sadece devlet ister. Toplumun sosyal durumu bilmek tek başına hükmetmeye yetmez. İnsanların aklından geçeni de bilmek ister. Devlet bu sebepledir ki psikoloji alanını ve psikologları sever. Felsefeye düşman olur devlet. Sorgulanmak istemez ve sorgulayan insanın aklını kontrol edecek daha üst bir akıl seviyesine çıkamaz. Devlet psikoloji silahı ile insanlara savaş açar. Psikolog deli doktorudur, akıllı insanın doktoru filozoftur.

Bu düşüncelerime karşı çıkacak büyük bir kitle olacaktır. Psikolojiye karşı ortaya koyduğumuz ilk yargıdan farklı bir bakış ile eleştirimizin haklılığını gösterelim. İnsan akıl olarak, doğumuyla beraber eşit yetilere sahip olmayabilir. Doğumdan sonra da çevresel faktörler ile bu yetilerini kaybedebilir. Böyle bir durumda insanın kendisine ya da çevresine zarar vermediği sürece gözetim altında tutulması saçmalıktır fakat temel ihtiyaçlarını tek başına gideremiyorsa o zaman yardım alması kaçınılmazdır. Kendisine normal olması için uğraşmak, tedavi etmekten farklıdır. Tedavi yetilerini geri kazanması için çabalamaktır. Bunu psikiyatr yapar. Normal insan gibi davranması için çabalamak tedavi etmek değildir. Aklın yetileri dışında duygusal sıkıntısını tedavi etme amacı, tek düze insan yaratmaktan başka bir şey değildir. Bunu tek tek insanlara uygulayanlar ise psikologlardır. Tek olanın duygusal durumunu düzeltmek, dinlemek aynılaştırmak demektir. Bilirkişi olarak danışılan psikoloğun tedavi amaçlı ne bilgisi vardır, ne de kişiye yön verecek bir yolu, sistemi vardır. Gelen kişiyi sadece kategorize ettiği hastalıklardan birisi ile damgalayacaktır. Kişinin kendi duygu durumunu anlatması ve bunu anlatarak rahatlamasının eleştirisini, modern dönem öncesinden gelişimine bakarak temellendirmemiz durumu daha net ortaya çıkartacaktır.

Skolastik dönemde tanrı ışığı altında aydınlanan insan için felsefe, tanrı varlığını kanıtlama amacına hizmet ediyordu. Böyle bir sistem içerisinde insan duygusal bunalımında kiliseye giderek papazlara günah çıkartıyordu. Sanayileşme sonrasında şehirler yerine kentleşmelere geçiş yapan toplumlar, sonu –burg olan modern sanayi kentlerinde yaşamaya başladı. Bu modern hareketin sonucunda ise modern bir duygu boşalma hareketi arandı. Skolastik dönemin günah çıkartma aktivitesi, psikologlar ile görüşmelere dönüştü. Konuşmadan doğan rahatlama sistemi sadece şekil değiştirmiş oldu. Psikiyatr doktordur, psikolog papazdır.

Psikolojinin bu kadar ilgi görmesi, bilim yapılmaya çalışılan felsefenin tıkandığı yerde çıkış noktası sağlamasıdır. Felsefe, bilim olmadığı gibi bilimi önemli kılmak da dünyanın masalını, sanatını kaybetmesine sebep oldu. Psikoloji ise son darbeyi vurarak tek olan insanın da masalını elinden aldı. Popüler olmasının bir diğer sebebi ise kategorize edilen halkın güdülenmesini kolaylaştırmasıdır. Tek tarz ve tipten oluşan bir halk yaratma çabasıdır tüm bu curcuna. İnsan en başa, sadece bedenden oluştuğu, felsefenin merkezinde kendisinin olmadığı düşünme sistemine geri dönerek bu bireysellik adı altında tek düzelikten kurtulabilir.

 

 


Kaynakça

Resimler dipnot: https://www.pexels.com/tr-tr/fotograf/siyah-uzun-kollu-gomlekli-kadin-3167732/

13-01-2022