Futbol Felsefesi

Futbol Felsefesi

A+ A-

Bütün bir ulusun umutlarını bazen on bir kişi taşır. Küçük devletlerin sanki hürriyet mücadelesi vardır sahada. Büyük savaşlar, entrikalar, gladyatörler… ve futbol oynanır.

Toplumun afyonu olarak neredeyse din ile yarışacak duruma gelen futbol, her kavram gibi fanatiği ve nefret edeni ile hayatın tam orta yerinde durmaktadır. Geniş kitlelere ulaşıyor olması dışında; oyunun sadece 90 dakika ile sınırlı kalmaması ve bir hafta öncesinden başlayıp oyunun bitimiyle beraber hafta boyunca tartışılması, sohbet malzemesi yapılması, bir kültür olması dışında kalan futbol konu edilmelidir.

Futbolun ne olduğu sorusu bir spor branşından öteye geçmeyecektir. Futbolun felsefe ile olan ilişkisi ise yukarıda bahsedilen toplumla ilişki kurduğu sosyal etkileşim hali değildir. Toplumun gözünden bakmak oyunu yine toplumun değer ve sonuç ilkelerine götürür. Tartışma tamamen futbolu futbolun içinde olana yönlenerek, değer atfedilen futbolun ancak felsefesini açık ve seçik hale getirebilir. Top-kale seçimi ile başlayan oyunun yalnızca sahada olan yirmi iki adam ile sınırlı kaldığı felsefesidir.

Futbolun sadece kendinde olan ve kendisine dönük felsefesinin temasının açıklanmasında ülkelere göre futbolun oyun olarak anlayışında farklılık görünür. Toplum yapısına göre kurallar aynı kalma kaydıyla sahada oynanan ve oynanmak istenen farklıdır. Her toplum kendi yapısının yapılanması ile futbolunu belirler. 19.yy sonlarına doğru ortaya çıkan ve toplu halde oynanmasının gelişmesi 20.yy olan futbolun felsefesi ülkelerin oyuna bakışlarında ortak hedef halidir.

İngilizlerin takım halinde ilk oyunlarını oynadığı düşünülen futbol için oyun oynayabilenlerin felsefesini barındırır. Takım iyi oynayan ve atak yapan felsefeye sahiptir. Geride oynayan oyuncular önemsenmez. Müdafaa oyuncuları sade ve kötü oynayandan değil, en aptal olanlardan seçilirdi. Fizik olarak ve akıl olarak takım içinde en kötüler savunma olarak takımda görev alırdı. Kaleci ve savunma oyuncularının değersiz olması sadece oyundaki rollerinden değil, İngilizlerin o zamana kadar devlet olarak egemen güç olmasından kaynaklıydı. Müdafaa oyuncuları takıma asla maç kazandıracak kapasitede ve akılda değildi. Oyun atak oyuncuları ile oynanır ve takım yenilen tüm gollerde müdafaa oyuncularına tepki göstermezdi. Oyun her zaman atak oyuncularının diğer takımdan daha fazla skor üretmesi felsefesindeydi.

Uluslara ve devletlere göre şekillenen futbol sadece en iyi oynamanın felsefesini içerisinde barındırarak gelişmedi. 19. Yy da dünya sahnesinde adından söz ettirmeye başlayan Rusya, büyük ülkelere karşı güçlü olduğunu kanıtlamak zorundaydı. Futbolunun felsefesi de kahramanlar üzerine kuruldu. Oyun sadece hücum ederek skor üreten atak oyuncularını kahraman yapmak yerine tam tersi maçı rakip takımdan alan savaşçı müdafaa oyuncularını kahraman yaptı. Sovyet Rusya için takım için tek halini cesurca harcayan kahramanlar futbolda görünür oldu. Rusya futbol felsefesi içerisinde kalecileri ulusal kahraman haline getirmiştir. Başkaldıran bir toplum, zorluklar karşısında yıkılmayan ve takımı ayakta tutan, takım için oynayan bir kahraman. Lev Yaşin, Rus futbol felsefesinin ulusal kahramanı olan en büyük kalecisidir.

Futbol oyun olarak, oyunu oynama isteği içerisinde her zaman ulusların karakteristik yapısını ortaya koymasıyla felsefesini açık hale getirir. Felsefesi farklı algılarla başka yönlere odaklanması istense de oyunu oynama ve izleyenlerin mutlu olması hedefinde futbolun ait olduğu bölge ya da ulusun karakterini göstermesi gerekir. Takım sahaya çıktığında kendisinden bir parçayı oyunda gören kalabalık takımı benimser ve sahip çıkar. Futbolun felsefesi herkese bağıra bağıra kendisini göstermese bile, yalın halinin odaksızca hissediliyor olması sebebiyle geniş kitlelere yayılmış durumdadır.

Kısa görüş: ülke futbolumuzda yıllardan beri süre gelen ve hala yaşanmakta olan kaos ortamı aslında tamamen bizlerin yaşamlarımızın karakteristik özelliğinin yansımasıdır. Milli takımımız 2008 Avrupa Şampiyonasında oyunu oynama isteği, son dakikalarda atılan goller ve düzensiz düzen anlayışı tüm ülkeyi peşinden sürüklediği bir dönem olmuştur. Yakın zamanda Dünya Şampiyonu apoletli Fransa milli takımını coşkulu oyunlarla mağlup eden milli takımdaki karakteristik coşkunluğumuzu görmek, o takımı “bizim çocuklar” olarak benimsememizi sağlamıştır.


Kaynakça

resimler dipnot: https://www.pexels.com/tr-tr/fotograf/siyah-ve-beyaz-adam-sort-top-10086053/

12-04-2023