Ahlak Felsefesi Üzerine II

Ahlak Felsefesi Üzerine II

A+ A-

AHLAK FELSEFESİ

Tek başımıza ve sizi kimsenin göremeyeceği bir yerdeyseniz, dilediğiniz eylemde bulunmakta özgürsünüzdür. Eğer yanınızda ya da sizi görebilecek uzaklıkta bir başkası varsa o anda ahlak kavramı ortaya çıkar. İnsanın toplumsal yaşamında gölge gibi peşini bırakmayan ahlak kavramını tarih boyunca filozoflar üzerine düşünmüş ve çeşitli cevaplar aramışlardır. Ahlak kavramını filozoflar için zorlaştıran unsur ise toplumun her kesiminden insanın da bu kavram hakkında fikir beyan ediyor olmasıdır. Her ne kadar felsefenin konusu olsa da, ahlak kavramı toplumsal hayatın kaçınılmazı olduğu için halkın felsefe konuları içerisinde en fazla ilgisini çeken kavramıdır. Bu ilgi zaman içerisinde insanların bir diğerini etkilemek için kullandığı silah haline gelmiştir. Ahlak kavramının ardına saklanarak din, siyaset gibi toplumu direkt etkileyen alanlar, kitleleri etkilemek adına kendi çıkarlarınca kullanmışlardır.

Toplumun kalbi olan ahlak kavramının içerisine girmeye başlarsak, ahlaki bir eylemi üçü farklı öge üzerinden incelemeliyiz, niyet, eylem ve sonuç. Filozoflar ahlak kavramı üzerine felsefe sistemlerini kurarken bu üç unsurdan birisini ön plana çıkartmışlardır. Düşüncenin ön planda tutulması, iyi olanı insan aklına vermektir. İyi olanı akılda taşımak, eylemin başlangıcından önce iyi olanı istemektir, iyi niyetli olma hedefidir. Din, ahlak kavramı içerisinde en çok bunu sever. Niyetin iyi olması, kendi egemenliğini sürdürmesi demektir. Niyetin iyi olması gerektiği konusunda en çok o konuşur. Ahlak kavramında ne kadar düşünsel alanda daha fazla duruluyor olsa da, onun asıl var olduğu alan eyleme dönüştüğü yerdir. Eylemi olması gereken iyiye ulaştırma istemi filozoflar kadar felsefe ile bağı olmayanlar tarafından da benimsenmiştir. Eylemi ön plana alarak içteki iyiye, erdeme ulaşmak amacını insandan alarak dışarıya vermiştir. İnsan aklının üzerinde ve varoluşunun öncesinde belirlenmiş kurallara uymasını istemektir. Ahlakı eylemlerin iyiliği üzerinden ele almak, insanın felsefeden bile uzaklaşması demektir. Büyük filozof Kant gibi her gün aynı şeyleri yapan, makine çarkı olmaktır. Eylemde bulunan insanın, ahlak kavramını eyleme yükleyerek sistemleştirmek, eylem üzerine düşünmesini, iyi üzerine düşünmesini engeller. Politikacılar ahlakın eylem üzerinden sistemleştireni destekler. Kurallar belirlenmiş bir sistemde halkı yönetmek kolaylaşır. Ahlak felsefesi içerisinde hemen iyiyi eylemin üzerinden söküp almak zorunluluktur.

Buraya kadar geldiğimiz noktada ahlak kavramı üzerinde, sonuçta önemli olan iyiye ulaşmakta niyet ve eylem önemli değil, önemli olan sonuçtur ilkesi gibi görünebilir. Faydacı filozoflar bu düşünce hareketi ile ahlak felsefesinde sonuç ilkesini diğer ilkelerden öne taşımıştır. Niyetin ne olursa olsun, sonuç olarak iyiye ulaşmalısın. Son dönem sürümü olması bakımından insanlara daha akılcı gelebilir. Sonuç odaklı sistem içerisinde ahlak anlayışı her zaman insanı ikileme sürüklemektedir. Hedeflenen iyi, faydalı sonuca ulaşmak için insanı harekete geçmek ile geçmemek arasında ikileme düşecektir. Bu durum iki eylem arasında seçim yapmaya dönüştüğünde ise olasılık sayısı katlanarak artacaktır. Bir örnek üzerinden açıklamaya çalışırsak daha açık hale gelecektir. Kızı olan bir aile, her aile gibi çocuklarına diğer her şeyden daha fazla değer verecektir. Kızlarının kendilerinin onaylamadığı bir erkek arkadaşı olduğunda, burada ikilem içerisine düşeceklerdir. Kızlarının mutlu olduğunu gördükleri için kabullenmek ile daha sonra kızlarının üzüleceğini düşündükleri için bu yakınlaşmaya karşı çıkarak kızlarını kendilerinin üzmesi arasında kalacaklardır. Böyle bir durumda ailenin kızlarının mutlu olması ve korunması arasında ahlaksal bir sonuç seçimi yapması gereklidir. Kızlarının o anda mutluluğu kesindir fakat erkek arkadaşının üzüp üzmeyeceği kesin değildir. Sonuçta kızın ailesinin kararıyla o an mı yoksa daha sonra mı üzüleceği ya da hiç üzülmeyeceği aile için bir seçenektir. Ahlak kavramını sonuç üzerinden ele almak, seçenekli ve değişkenlik gösteren bir yapıya bürünür.

Ahlak kavramını oluşturan bu üç ögeden birisini diğerlerinin önüne çıkartmak, tanımlamaya çalıştığımız ahlak kavramını gücün çıkarlarına kullanmaya ya da seçenekli bir değişken durumuna sokar. Ahlak kavramını bu üç ögesini birbirinden ayırmadan tam bir bütünlük içerisinde düşünmeliyiz. Bu ögelerden sadece birisi ile ahlak felsefesine ulaşamayız. Üç ögeyi bir arada tutarak ilerlediğimizde ahlak felsefesinde doğru soruları sorabiliriz. Ahlak felsefesi içerisinde insanın iyi olanın, iyi eylemin ne olduğunu ve insanın ona nasıl ulaşacağını sorgularken ilk sorumuz “iyi nedir?” sorusudur. İyi olanı tanımlamak için geniş alanda tüm iyi olanları tek tek sorgulamaya kalkmak hata olur. İyi kavramının zamansal ve mekânsal farklılıklarının içinde ilk yapmamız gereken, başlangıcına ve zamansal değişiminde gelişen değişikliklerin ortak noktasına bakmaktır. Başlangıcına baktığımızda, insanın doğuştan gelen yetilerinin hiçbirinin iyi kavramı olmadığı açıktır. Bu bize gösteriyor ki, iyi insan için daha önceden var olan değil, insan ile beraber, insandan sonra ortaya çıkan bir kavramdır. İnsanlar ortak yaşamlarında iyi fikrine ihtiyaç duydular. Bizi iyi ve ahlak için insanların ortak çıkarımları olduğu savına götürür. Böyle bir çıkarımın sonucunda ulaşacağımız nokta dünyanın farklı yerlerinde oluşan toplumların hepsinde aynı kültürel ahlak kavramının oluşması olurdu. Bu kültürel ahlak farklılıkları, toplumun birlikte yaşayarak ortaya çıkarttığı bir iyi kavramının olmadığı sonucuna götürür.

Toplu yaşam içerisinde sistem kurma ve toplumu yönetme hedefi her zaman lider, yönetici olan kişideydi. Lider olanlar iyiyi değil, yönetmeyi istedi. Toplumu kontrol etmek ve kontrolü kolaylaştırmak için iyi fikrini ortaya çıkarttı. Toplu yaşam içerisinde sistem kurma ve yönetme hedefledi, iyiyi değil, yönetmeyi istedi. O halde sorumuzu insan ne için yaşar sorusuna çevirmemiz gereklidir. İnsanların bir arada yaşamaya başlamasından sonra lider gücü, bilgiyi, soyu, parayı ve tanrıyı istedi. Bu isteklerini iyi olarak kabul etti insan. Lider hedeflere ulaşmak istemek iyi adını aldı. Hedeflere ulaşmak arzusu, hedefe ulaştıktan sonra düzeni kendisine göre değiştirmektir. Değiştirmekten gelen iyi ise insanın doğduğu ortamdan her zaman daha ilerisini, fazlasını istemesidir. İnsanın ilerlemesindeki en temel destek iyi olmaktan geçer. Güç, para, soy, tanrı, bilgi bu etkilerin hepsi insanın ilerlemesini hızlandırır. İlerlemeyi isteyen insan için ahlak kavramımıza dönersek, insan niyet-eylem-sonuç ögelerinde her zaman ilerlemeyi hedef almasıdır. Tarih, bizim için tecrübe etmek, bilgiyi aktarmak demek fakat insan ahlaki olarak niyetini halen eskilerdeki gibi olması beklenemez. Ortaçağda yaşayan bir insanın çevresine niyeti ve aklındaki iyiyi değiştirmeden devam ettiremeyiz. İnsan olarak ilerlemiş durumdayız. Halen toplum herhangi bir olay için şeriat isteyen, idam isteyen düşüncelerle dolu. Eskiden olan bir ahlak kuralını aşmışken, tekrar yıllar öncesine dönmek ahlaksızlıktır. Toplum kendi zamanında oluşan ahlakla ilgili bir problemi geçmişe göre değil, o an ki halinden daha iyiye taşıma düşüncesiyle çözmelidir. İnsan için de eylemden önceki niyeti, kendisine kadar ki insanlık tarihinden, kendisini daha ileri taşımayı istemek olmalıdır.

Eylem ögesini insan dışında olandan, insanın içine taşıdığımızda artık ödevden bahsetmek safsatadır. İnsanın eylemi gerçekleştirirken, eylem üzerine düşüncesi geçmişte yapılan eylemi iyi kabul edip tekrarlamak değildir. Geçmişte olan iyiden ve kötüden ders çıkartarak, kendi durumunu eylemiyle beraber ileri taşımaktır. Eylem, insanı ileri taşıyorsa iyidir. Hem ileriyi isteyen hem de ileriyi eyleyen insan için sonuç ögesi, eylemin bitişiyle beraber ortaya çıkan sonucun insanı ileriye taşımış olmasıyla tamamlanmış olur. İleriyi hedefleyen insan için ahlaki eylemin giriş gelişme ve sonuç kısımları iyiye taşır insanı. Bunu başaran insan sayısı az olduğu için dünya şuan göründüğü gibidir. İyiye ulaşmak bireylerin ulaşabileceği bir şey değildir. Sebebi şudur; ahlak iyiye ulaşmaktır, iyi ise insanın durmayıp bulunduğu kabın dışına taşmasıdır. Geriye kalan her şey bu hayatta kötünün yaratıcısıdır.

Resimler dipnot: https://www.pexels.com/tr-tr/fotograf/sira-okul-mechul-ogrenci-4769486/

17-02-2022