Sesimizi Duyuyor Musun?

Sesimizi Duyuyor Musun?

A+ A-

Sabah 6 sularıydı. Sanki şafak sökerken gökyüzü, bir şeyleri haykırmak istiyormuşçasına hararetiyle bulutlara hükmediyordu. Gözlerimi açtığımda kasabada anlamlandıramadığım bir hareketlilik vardı. Bir şeylerin yolunda olmadığı belliydi, usulca kalktım yataktan. Ne olduğunu anlamak için takip ediverdim o endişeyi. Kalabalığın arasına doğru ilerlediğimde yerde oturmuş donuk vaziyette gözlerinden birkaç damla yaş süzülen 10 12 yaşlarında bir erkek çocuğu, yanında elini tutmuş ağlayarak haykıran bir anne. Annenin feryadı gökyüzüne ulaşıyordu da gökyüzü de annenin acısını anlıyordu sanki. Herkesin gözünde bir korku hissi ama sanki annenin acısını anlama hissi değil de daha çok kendi can derdinin korkusuymuş gibi. Etrafıma bakındığımda tüm kasaba halkı toplanmış yukarı aşağı koşuşturuyordu. Ne olmuştu bu insanlara? Bu derin çaresizliğin sebebi neydi? Neden herkeste bir endişe vardı? Aklımdaki sorular zaman geçtikçe daha da artıyordu. Kalabalığın arasından ayrılarak kasaba meydanına doğru yürümeye başladım. Etrafıma şaşkın yüz ifadesiyle bakınırken olayı anlamlandırmaya çalışıyordum. Meydana yaklaştığımda bir jandarma asayiş aracının geldiğini gördüm. Jandarma ekiplerini gören kasabalılar, uğultulu endişelerine son vererek derin bir sessizliğe gömüldü. Herkes pür dikkat ekipleri izliyorlardı. Jandarma ekiplerini görünce aklımda daha fazla soru işaretleri oluşmaya başladı. Dün gece bu kasabada neler yaşanmıştı?

Jandarma komutanından dökülen ilk sözler “Kasabalılar, dün gece buradan bir kızımız kaybolmuş bu ihbar üzerine buradayız. Sizlerden ricamız yavrumuzu ailesine bir an önce ulaştırabilmek için bizlere yardımcı olmanız ve ekip arkadaşlarımın size yönelttiği her soruya doğru cevaplar vermenizdir” oldu. Duyduğum haberin etkisiyle tenim solmuş şaşkınlığım, üzüntü ve endişeyle birleşmişti. Şimdi anlamıştım kasabalının hissettiklerini. Kendimi toparlayıp hızlı ve koordineli olarak harekete geçmeliydim. Direkt jandarma ekibinin yanına giderek arama kurtarma ekiplerinin çalışmalarına dahil oldum ve benimle birlikte tüm kasabalı. Gözü yaşlı annenin feryadı bugün dinmeliydi. Yavrusundan daha fazla ayrı kalmamalıydı, dayanamazdı çünkü.

Tüm çalışmalar planlandığı gibi hızlı ilerliyordu. Herkes elinden gelenin fazlasını yaparak dağ taş demeden koşturuyordu. Artık kasabada tek bir ses vardı “Narin! sesimizi duyuyor musun?”. Yaklaşık 12 saat boyunca grup grup dağılarak tüm arama çalışmaları yapıldı. Dere yatakları, ormanlık araziler, kuyular, mağaralar her yere bakılmıştı. Artık herkes bitkin düşmüş bağırmaya bile dermanımız kalmamıştı. Tam umudumuz kesildi dediğimiz noktada bir gruptan ses geldi “Yardım edin!”.

Gelen sese doğru koşmaya başladık hepimizin içinde bir umut heyecanı tüm emeklerin karşılığının bulunduğu o sevinç bağrışmaları. Duygudan duyguya atlayarak koşuyorduk o yolu. Yardım çığlıklarının yükseldiği o noktaya yaklaşmıştık. Bir kız çocuğu bulunmuştu. Herkese haber verildi, ekipler geldi küçücük yavrumuzu sağ salim kurtaracaktık. Hepimizin içine sığmayan bir sevinç vardı. Gökyüzü bile sanki buna sevinmişti de bulutlarını kenara çekerek ay dede ile ışık tutuyordu bize. Ekipler tüm önlemlerini alarak grubun yönlendirdiği mağaranın içerisine girdiler yaklaşık yarım saat sonra sedyede Narin’imiz çıkıverdi. Bazı mağaralarda oksijen seviyesi %9’un altına düştüğünde baygınlık ve bilinç kaybı gibi etkiler oluşabiliyor. Bunun oluşturduğu etkiyle olacak ki düşüp bayılmış orada kızcağız. Ama şükür ki daha fazla zarar görmeden kurtarıldı. Şu anda hastanede gözlem altında tutuluyor.

Hepimiz bu hikâye böyle bitsin isterdik değil mi? Küçük bir kızın oyun oynamaktan başka derdinin olmaması gerektiği yaşlarda bu hikâye böyle bitmeliydi. Çocuk işte oyuna dalmış, mağaraya gidivermiş demeliydik. Ama maalesef bu hikâye böyle bitmedi. Narin, en güvendiği aynı masada yemek yediği insanlar tarafından ölüme terk edildi. Neden peki? Ne suçu vardı 8 yaşındaki bir kızın? Ya da ne gördü ne biliyordu da ortadan kaldırmak istendi? O aile ne kadar zararlı insanlardı ki tüm köy halkı sadece kendini korumanın derdine düştüğü için bildiklerini anlatmıyordu? Aklımızda bu ve bunun gibi birçok soru var. Açıkçası artık cevaplarının da bir önemi var mı o da tartışılır. Sebep ne olursa olsun bir çocuğumuz daha kurban edildi. Sorular cevapsız Narin nefessiz kaldı.

Dileğim o ki bu hayatta hiçbir canlının canı yanmadan barış içinde sürdürelim yaşamımızı. Olur mu derseniz zor, belki de imkânsız. Ama nesillere aktaracağımız inceliklerde biz insanoğullarının ellerinde. Canilerin cezalarını çektiği, masumların sorgu sualsiz korunduğu bir dünya ümidiyle.

12-09-2024
Sümeyye Aksoy

Sümeyye Aksoy

İletişim Uzmanı

Ankara’da dünyaya gelmiştir. Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümünden 2023 yılında mezun olmuştur. Lise yıllarında Türkçe öğretmeninin yazma yeteneğini fark etmesiyle bu alana yönelmiştir. Benliğini, duygularını, düşüncelerini ve nevi şahsına münhasır hallerini naçizane kaleminden sizlere aktarır.

aksoysumeyye16@gmail.com

SmyyAksy2

sumeyye.aksoyy

www.linkedin.com/in/s%C3%BCmeyye-aksoy-94bba5247?utm_source=share&utm_campaign=share_via&utm_content=profile&utm_medium=android_app