Bizim Yörelerde Hıdırellez

Bizim Yörelerde Hıdırellez

A+ A-

Her yörenin farklı gelenek ve kültürüne uygun şekilde kutlanan hıdırellez çeşitli ritüellerle kutlanmaktadır. Hıdırellezin anlamına baktığımızda; Ruz-ı Hızır (Hızır günü) olarak adlandırılan hıdrellez günü, Hızır ve İlyas Peygamber’in yeryüzünde buluştukları gün olması nedeniyle kutlanmaktadır. Hızır ve İlyas sözcükleri birleşerek halk ağzında hıdrellez şeklini almıştır.

Hızır, yaygın bir inanca göre, hayat suyu (ab-ı hayat) içerek ölmezliğe ulaşmış; zaman zaman özellikle baharda insanlar arasında dolaşarak zor durumda olanlara yardım eden, bolluk-bereket ve sağlık dağıtan, Allah katında ermiş bir ulu kişidir. Hızır’ın hüviyeti, yaşadığı yer ve zaman belli değildir. Hızır, baharın, baharla vücut bulan taze hayatın sembolüdür.

Hıdrellez gecesi Hızır’ın uğradığı yerlere ve dokunduğu şeylere feyiz ve bereket vereceği inancıyla çeşitli uygulamalar yapılır. Yiyecek kaplarının, ambarların ve para keselerinin ağızları açık bırakılır. Ev, bağ-bahçe, araba isteyen kimseler, Hıdrellez gecesi herhangi bir yere istedikleri şeyin küçük bir modelini yaparlarsa Hızır’ın kendilerine yardım edeceğine inanırlar.

Ülkenin her yerinde buna benzer çeşitli uygulamalar yapılır. Bizim yörelerde de buna benzer ritüeller yapılır. Hıdırellez’in bir gün önce yiyeceklere hazırlanır. Börekler, çörekler zeytinyağlı sarmalar yumurtalar haşlanır yeşillikler kopartılır bir sonraki güne iş bırakılmazdı. Çünkü Hıdırellez günü temizlik yapmak, ot koparmak doğru değildir inancı vardı. Öğleden sonra ise Kümbet hatun türbesi ziyaret edilir dilekler dilenir, dualar edilirdi. Sabah ezanla beraber kalkılır gül ağacının altına dilekler gömülür ve genellikle para gömülürdü. Hızır bereketi uğrasın diye sabah erkenden kalkılır evlerin cam ve kapıları açılır, tarlalar gezilirdi.

Hıdırellez günü bağlar bahçeler şenlenir herkes piknik yapmaya veya eğer nişanlı kız varsa onun çeyizini görmeye gidilirdi. Nişanlı kızlara hediye götürülür. Erkek tarafı koç veya koyun kurbanlık getirir, ziyarete gelenler hediyelerini getirir ve sergilenirdi. Bazen de piknik alanında nişanlı kızların çeyizleri iplerle ağaçlara asılır, gelenler uğrar davullu zurnalı eğlenceler yapılırdı. Yaşadığım yerde “Nazırın Doruk” denilen Çorum-Samsun otoyolu üzerinde bulunan piknik alanı o gün şenlenir piknik yapacak yer kalmazdı. Bekar oğlan ve kızlar piknik alanında gezerler kısmetlerini bulmaya çalışırlardı. O gün herkes oyunlar oynar, yarışmalar yapar, yumurta tokuştururlar, ip atlar, top oynar o günü neşeli ve eğlenceli bir şekilde baharın gelişini kutlarlardı. Günümüzde artık o kadar sık yapılmamakta hatta önemi gittikçe azalmaktadır.

 

 

 


Kaynakça

https://yakegm.ktb.gov.tr/ https://www.pexels.com/tr-tr/

15-05-2024
Şeyda Akgül

Şeyda Akgül

Sosyolog

Küçük ve samimi bir yer olan Amasya’da doğdum. Böyle güzel bir yerde doğduğum için şanslıyım. Sosyoloji bölümünden mezun oldum. Yöresel dokuma ve halk oyunları gibi farklı aktiviteler yapıyorum. Gezmeyi, keşfetmeyi, araştırmayı ve gözlem yapmayı seviyorum. Bu doğrultuda sosyolojinin de katkılarıyla toplumda gözlemlediklerimi, farklılıkları, birliktelikleri ve birçok konuyu kendi çerçevemden size sunmaya çalışacağım. Birde bu pencereden bakın.

herkese_selam_95@hotmail.com