
TAŞIMA SUYLA TARIM YAPILIR MI ?
Yaz geldi, hava sıcaklıkları artmaya başladı… Sulama zamanı gelince de son yıllarda yaşanan su krizi bir kez daha gündemimize geldi oturdu… Çiftçi sulama suyu istiyor, kimi yörelerde içme ve evsel kullanım suyu sağlanmasında zorluk çekiliyor… talep artıyor, arz azalıyor…!
Mart ayında Konya’da Dünya Su Günü dolayısıyla düzenlenen Su Zirvesine katıldım. Zirve programında “Kuru Tarım ve Kuraklığa Dayanıklı Tarım Modelleri” gibi yöreye özgü oturumlar olmasına rağmen katılımcıların büyük çoğunluğunu oluşturan çiftçilerin neredeyse tamamının tek ilgi odağı olduğunu gördüm; Fırat nehrinin kolu olan Karasu’nun suyunun Konya ovasına taşınması.
Nisan’da da bir eğitim programı için Sökeli çiftçilerle birlikteydim. Onların da eğitimin içeriğinden bağımsız olarak en önemli beklentileri Dalaman çayının suyunun Söke ovasına getirilmesiydi…!
Çiftçi yakın zamana kadar sulama amaçlı baraj, gölet yapımını talep ederdi. Ancak artık çaylar nehirler barajları göletleri dolduramaz olduğu, yer altı suyu ekonomik olarak kullanılamayacak kadar derine indiği, birçok kuyu, göl hatta baraj kuruduğu için şimdi sıra geldi başka havzalardan su taşımaya…
Havzalar arası su transferi bir boru hattı veya kanalla herhangi bir havzadan bir başka havzaya suyun yapay yollarla taşınması/nakledilmesi olarak tanımlanmaktadır. Havzalar arası su transferi yeni bir olgu değil. Artan nüfusun gıda ihtiyacını karşılayabilmek ve çeşitli ekonomik ve sosyal problemlere hızlı çözüm üretmek için tüm Dünya’da bir araç olarak görülmekte. Ancak yüksek maliyeti bir yana, yaratacağı çevresel ve sosyal problemler yeterince dikkate alınmadığı/analiz edilmediği takdirde ekosisteminde onarılmaz tahribatlara yol açabiliyor.
Havzalar arası su transferi sadece tarımsal sulama amacıyla değil, içme suyu ve endüstriyel kullanım amaçlı uygulamalar için de bir çözüm olarak akla gelmekte ve kullanılabilmektedir. Örneğin İstanbul’un içme suyu ihtiyacını karşılayabilmek için “Büyük Melen Projesi” hayata geçirilmiştir. Göçle gelen hızlı nüfus artışı ve gelişen sanayii, içme suyu, evsel ve endüstriyel kullanım amaçlı su ihtiyacını artırmış, Trakya’daki suyu alınabilecek küçük dereler ve barajlar yetersiz kalınca Sakarya ve Düzce illerinin sınırını oluşturan 170 km. uzaklıktaki Melen Çayı’ndan borularla İstanbul’a su taşınması projesi gerçekleştirilmiştir.
Havzalar arası su transferine ülkemizden bir başka örnek “Mavi Tünel” dir. Konya ovasına su getirilmesi için inşasına 2009 yılında başlanan, ilk su akışı 2015 yılında sağlanan ve halen devam eden projeyle Göksu nehrinin yılda 414 milyon m3 suyu 17 km’lik Mavi Tünel ile Konya kapalı havzasına aktarılacaktır. Ancak projede 223.000 ha. alanın sulanması öngörülürken, yıllar içinde artan içme suyu ve endüstriyel su kullanımı ihtiyacıyla Mavi Tünelle gelen suyun tarımsal sulama için yetersiz kalacağı görülmüş ve bu kez tarımsal sulamaya yönelik ikinci bir havzalar arası su transferi talebi gündeme gelmiştir.
Havzalar arası su transferi konusunda uzmanlar farklı görüşler paylaşıyor. Kimisi “boşa” akan suyun ihtiyaç duyulan havzaya getirilmesi gereğini savunurken kimileri de suyun “boşa” değil doğal “denge” nin bir parçasını olarak aktığını ve doğru olanın önce havzanın su bütçesinin yapılması ve gerek tarımsal gerek endüstriyel, gerekse şehircilik planlamalarının buna göre gerçekleştirilmesi olduğunu belirterek kısa vadede çözüm gibi görünse de havzalar arası su transferinin orta ve uzun vadede suyun alındığı havzada geri dönülemeyecek olumsuz ekolojik sonuçlar yaratabileceğine dikkat çekiyorlar. Ayrıca suyun alınacağı havzanın (bazen de ülkenin) halkı da genellikle bu projelere olumsuz yaklaşıyor.
Diğer yandan daha önce değindiğim Konya örneğinde çiftçilere; “tamam Karasu ’yun suyu gelsin ama bununla birlikte planlanması, uygulanması gereken birçok şey de var, aksi takdirde değil Karasu Fırat Konya’ya getirilse bir süre sonra su yine yetmeyecek” dediğinizde aldığınız yanıt; “bize su lazım, önce su…” oluyor…
Görüleceği gibi konu çok boyutlu ve bu nedenle hiç alışık olmasak ve sevmesekte kalıcı çözüm için bütünsel bir yaklaşım gerekiyor.
Doğru karar ve doğru uygulama için aşağıdaki gerçeklerin dikkatle analiz edilmesi gerektiğine inanıyorum.
- Havzaların su potansiyelleri eşit değildir. Örneğin Marmara Havzası toplam nüfusun yaklaşık %30 una, yağmurlarla gelen yıllık su akışının ise sadece % 4 üne sahiptir. Bu gerçek bilinmesine rağmen, örneğin İstanbul nüfusunun artışını kontrol altına almak yerine artan nüfusa kaynak yaratmaya çabalanmaktadır.
- Bütünsel yaklaşılmadığı için birçok örnekte görüleceği üzere tarımsal üretim (daha az su ihtiyacı olan ürünlerin üretimi başta olmak üzere) endüstriyel ve şehircilik planlamaları yapılırken havza su bütçesi dikkate alınmamaktadır
- Ülkemizde kullanılabilir suyun % 77’si tarımsal sulamada kullanılmaktadır. Yetersiz sulama altyapısı, verimsiz sulama sistemleri ve bilinçsiz sulama nedeniyle sulamada kullanılan yıllık 44 milyar m3 suyun 18-20 milyar m3’ü her yıl israf edilmektedir.
- Su kaynaklarımız bir yandan küresel ısınma ve aşırı kullanım nedeniyle azalırken bir yandan plansız ve denetimsiz uygulamalar nedeniyle hızla kirlenmektedir.
- Drenaj ve atık suların tarımsal sulamada kullanımı, yağmur suyu hasadı yok denecek kadar azdır.
- Su kaynakların sektörel tahsisleri, su ve tarımsal sulama yönetimi gibi konularda kurumlar arası koordinasyon ve izleme/ölçme/değerlendirme altyapısı yetersizdir.
Sonuç olarak; evet, son çare olarak taşıma suyla tarımsal üretim yapılabilir, ancak bütünsel bir yaklaşımla yapılacak analiz ve değerlendirmeden sonra ve birçok eylemle birlikte..
Havzalar arası su transferi gerekliliği olup olmadığı konusunda rasyonel karar verilebilmesi için birçok uzman gibi ben de dijital ortamda bir “karar destek sistemi” oluşturulmasının önemine inanıyorum. Bu sistemle havzalardan güncel veriler toplanacak, değişimler izlenecek, çok bileşenli çeşitli alternatif senaryolar geliştirilerek fayda maliyet analizleri yapılabilecek ve karar vericilerin havzalar arası su transferi için rasyonel kararlar verebilmesine destek olunacaktır.
Altını tekrar çizmekte yarar görüyorum, havzalar arası su transferi ancak zorunlu hallerde ve planlanmış bir sistemin bir parçası olarak gerçekleştirilmeli ve sistemin diğer bileşenleriyle birlikte uygulanmalıdır. Aksi taktirde faydadan çok zarar getirmekte ve sürdürülmesi mümkün olamamaktadır.
Kaynakça
- https://www.pexels.com/tr-tr/