Psikanalitik Bir Perspektiften

Psikanalitik Bir Perspektiften "İz"

A+ A-

Yeşim Ustaoğlu’nun 1994 yapımı 'İz' filminde, emekliliğine sayılı günler kalan Kemal adlı bir polisin, işlenen bir intihar/cinayet vakasıyla olan ilişkisi konu edinilir.

Filmde de bir özne olarak Kemal, eksikliği ile var olmaktadır. Bu eksiklik ise aynı zamanda Kemal’in arzusu haline gelmiş, intihar mı yoksa cinayete mi kurban gittiği belli olmayan Cezmi Kara’dır. Filmin başından sonuna kadar Kemal, sürekli Cezmi’nin yüzünü görmek ister. Olay yerinde dahi Kemal’e bakmamasını söyledikleri halde Cezmi’nin yüzüne bakar. Film boyunca Cezmi’nin fotoğrafını arayan, tanıyanlara Cezmi’yi tarif etmesini isteyen Kemal bir türlü bu arzusunu gerçekleştiremez. Cezmi hakkındaki ilgisinin nedeni ise soranlara “sadece merak” olarak açıklar.

Objet petit a, gerçek bir nesne değil bir fantezi nesnesidir; özne bilinçsiz olarak objet petit a’ya ulaşmaktan ve tatminden kaçınır, yolu uzatır, çıkmaza sokar. Aramaktan vazgeçemez, ama asla bulmak istemez[1]. Bu bağlamda Lacan için arzu hep başka yerdedir. Arzunun amacı nesneyi bulmak değil, kendisini daimî kılmaktır[2]. Yani objet petit a, öznenin kendisini arzulayan bir özne olarak kurabilmesi için ondan ayrı düştüğü, kaybettiği bir nesnedir. Filmle ilişkisi bağlamında Cezmi Kara, Kemal’in kaybettiği ve hiç bulamadığı nesnesidir. Cezmi’nin günlüğünü okuyan Kemal ve Cezmi’nin seslendirişi ile “Kaybolan birinin peşinde kaybolacaksın. Bul beni.” ve “Ben kayboluyorum, arıyorsun ben yokum” cümleleri Kemal’in nesnesine asla ulaşamayacağının işaretidir. Özne her zaman fazla ağır ya da fazla hızlıdır, hiçbir zaman arzusunun nesnesiyle aynı hızı tutturamaz[3]. Zira Kemal, Cezmi’nin fotoğrafına ulaşırsa Cezmi arzu nesnesi konumunu kaybedecek ve Kemal için bir anlam ifade etmeyecektir. Bu bağlamda Cezmi Kara’da filmde öznenin ulaşmak istediği imkânsız nesneyi temsil etmektedir. Cezmi Kara diye birisi vardır, onu tanıyanlar, görenler vardır ancak kendisi ölmüştür arkasında ise sadece sahip olduğu eşyalar ve yüzünün olmadığı fotoğraflar kalmıştır. Kemal arşive gittiğinde dahi Cezmi Kara’nın dosyası bulunamaz. Filmde Cezmi Kara hem bilinen hem de bilinmeyendir.

Filmde Kemal’in sık sık aynaya baktığı sahneler yer almaktadır. Bu sahneler Kemal’in Cezmi ile özdeşlemeye başlamasının göstergeleri olarak okunabilir. Özne olarak Kemal’in kendini kurmasıyla Öteki yani Cezmi ortaya çıkar. Öteki, öznenin kendini gerçekleştirdiği, dolayımladığı nesnedir: Öznenin kendini gerçekleştirebilmesi için "öteki"nin varlığı zorunludur[4].

Özdeşleşme, öznenin bir başkası tarafından tümüyle ya da kısmen özümsenme süreci ile ilgilidir[5]. Freud’a göre özdeşim ve nesne bağlamında, eğer kişi nesnesini kaybederse ya da onu bırakmaya zorlanırsa kendisini o nesneyle özdeşleştirerek ve birisinin egosunda onu bir kez daha oluşturarak kendisini dengeler[6]. Filmde ise Kemal, bir türlü ulaşamadığı Cezmi’ye dönüşerek ona ulaşmaya ve kendini dengelemeye çalışır.

Filmde Kemal, öncelikle Cezmi’nin sahip olduğu klarnet, fotoğraf gibi objeleri kendi himayesine alarak bir özdeşim kurmaya başlar. Film boyunca Kemal’in Cezmi ile özdeşim kurması ise birdenbire değil bir süreç içerisinde gerçekleşir. Filmde özdeşimin can alıcı göstergelerinden biri Kemal’in tıpkı Cezmi gibi sol yüzük parmağının kesilmesidir.

Özdeşleşme ile ilgili diğer önemli göstergeler ise Kemal’in daha önce Cezmi’nin kaldığı Berlin Otel’de oda tutması ve kendisini Cezmi Kara olarak tanıtmasıdır. Ayrıca filmin sonlarına doğru Kemal uyurken yüzünü örtmeye başlar. Benzer şekilde Kemal, Cezmi’yi ilk gördüğünde Cezmi’nin yüzü örtülüdür. Son olarak Kemal kendi fotoğrafını çekmek istediğinde fotoğraflarda tıpkı Cezmi gibi yüzü görünmez.

Bilinç, Freud’a göre zihinsel yaşamın sadece küçük bir parçasını oluşturur; zihinsel yaşamın büyük bir bölümü bilinçaltında gizlidir[7]. Bilinçaltı ise bilinçli farkındalığın altında yatan zihinsel işleyiş olarak tanımlanabilir[8]. Bilinçaltının içeriği genellikle dolaylı olarak davranışlarımızda ve bilinç düzeyindeki zihnin sansüründen kurtulmuş rüyalar gibi zihinsel işleyişlerde kendini gösterir[9].

Filmde Kemal tarafından “Örgüt” olarak adlandırılan kişi ve kişilerin ise Kemal’in bilinçaltını temsil ettiği söylenebilir. Kemal Örgütten kaçmakta, Örgütün ona zarar vermesinden korkmaktadır. Kemal’in Örgüt şefiyle buluştuğu karanlık fabrika sahnesi bu açıdan dikkat çekicidir.

Örgüt şefi, yani bilinçaltı ile buluşmanın gerçekleştiği sahnedeki diyaloglar da incelenmeye değerdir. Şefin “Değişmişsin, seni görmeyeli epey oluyor. Yine de görmemem gerekirdi, bunu biliyorsun değil mi? Bu kurallara aykırı.” sözleri, bilinçaltının gizil içeriği şeklinde yorumlanabilir. Yani, bilinçaltı gizli kalmak zorundadır; Kemal’in ona ulaşması kurallara aykırıdır. Bilinçaltı, ancak rüyalarda açığa çıkar.

Örgütün, yani bilinçaltının adamlarının, id ve süper-egoyu temsil ettiği söylenebilir. Örgütün adamları ve Kemal arasında geçen sahnedeki diyaloglar da oldukça ilgi çekicidir. Psikanalitik bir okumayla bu sahnede ego, Kemal’dir. İd ve süper-ego arasında kalmış, orta yolu bulmaya çalışmaktadır. “Kötü şeyler yaptığını biliyoruz ve bu da hiç hoşumuza gitmiyor.” cümlesi, süper-egonun Kemal’in, yani egonun eylemlerinden hoşnut olmadığını ve kontrolcü mekanizmasını işaret etmektedir. Sahnede yer alan “Senin için endişeleniyoruz.” ve Kemal için söylenen “Rüyaları içinde bir uyarıcıya ihtiyacı var.” diyalogları da psikanalitik bir okuma açısından dikkat çekicidir.

 

 

Sonuç olarak, Yeşim Ustaoğlu'nun "İz" filmi, bilinçaltının karmaşıklığını ve karakterin içsel çatışmalarını derinlemesine inceleyerek, psikanalitik temaların sinematik bir anlatımla nasıl etkili bir şekilde işlenebileceğini gösterir. Filmdeki diyaloglar ve temsiller, filmin psikolojik derinliğini artırarak izleyiciyi düşünmeye ve Kemal'in bilinçaltını keşfetmeye davet eder.


Kaynakça

[1]Zizek, S. (2019). Yamuk Bakmak Popüler Kültürden Jacques Lacan’a Giriş. [2]McGowan, T. (2012). Gerçek Bakış. [3]Zizek, Yamuk Bakmak, s. 151. [4]Çoban, B. (2005). Lacan. Rigel, N. (Ed.). Kadife Karanlık. (2005). İçinde (s. 277-294). [5]Mutlu, E. (2017). İletişim sözlüğü. [6]Freud, S. (2021). Psikanaliz Üzerine. [7]Mutlu, İletişim sözlüğü. [8]Ryan, M. (2013). Eleştiriye Giriş. [9]Ryan, Eleştiriye Giriş, s. 68.

12-06-2024
İrem Merih Mutlu

İrem Merih Mutlu

Sinema ve Televizyon

Bir film meraklısı ve felsefeci olarak, belki çok sevdiğiniz belki de daha önce hiç duymadığınız filmlerde ekrandaki görüntülerin ardındaki daha derin anlamları ortaya çıkarma tutkusuyla, sinemanın zengin dokusunu ve hayatlarımız üzerindeki derin etkisini keşfederken ilgi çekici ve düşündürücü bir yolculuk için bana katılacağınızı umuyorum.

iremmerihmutlu@gmail.com

kulturelkanvas