Efsane Binalar ve İhaleler
Tarihi dokuyu koruyan şehirlerin büyüsü nereden geliyor? Şehirlere ruhunu veren binalar ve binalara ruhunu veren mimarlardan elbette. Mimarın ,gerçekten işi yüreğiyle yapan bir sanatçı olmasından, esere adanmışlığından diyebiliriz.Bir sebep budur. Neden tarihi binalar bizi etkiliyor ? Eski olan neden daha güzel geliyor bize,günümüzde daha fazla teknolojik imkan olduğu halde? Güzel olan eski binalar mı, yoksa bize verdiği zamanda yolculuk hissi mi? Eski yaşantılara mı özeniyoruz? Yaşadığımız çağ mı beğenmediğimiz? Eski insanların acılarının değil de ihtişamlı saraylarının, tapınaklarının kalıntıları günümüze ulaştığı için mi? Pırıltılı hayatların kalıntıları, mitolojik güçlü karakterlerin kalıntıları bize ulaşabiliyor, sefillik içinde yaşayıp gencecik ölenlerin izi yok. O yüzden mi eski devirleri gözümüzde büyütüyor ve hayran oluyoruz? Yoksa gerçekten eskiden her şey daha mı güzeldi?
Taş binalar, taşlara oyulmuş figürler, günümüzün cam kulelerinden daha mı güzel gerçekten? Daha mı sıcak? Daha mı çok emek var? Daha mı zor?.Bence cevap :Daha az ticari ,daha fazla ruhani.Daha az maddiyatçı daha çok maneviyatçı.Aklıma gelen sorularda, bazı kelimelerin yanyana gelmesi bile komik oluyor: Gaudi'den de mukayeseli keşif istenmiş miydi? Tedarikçilerle, taşeronlarla pazarlık yapması istenmiş miydi? Sunduğu iş programı nasıl kabul gördü? Çünkü Sagrada Familia fazlasıyla uzadı.Nasıl gecikme cezası ile sınanmadı?Hiç yalan yanlış bir teknik şartname ve sınırlı bütçe ile karşılaştı mı?Günümüz mimarları ne yazık ki önce ticari kaygıları gidermek, ikinci planda teknik kaygıları gidermek zorunda.Son olarak sanatsal kaygılara sırayı getirebilirken o anda da bütçeye ve maalesef liyakatsızlığa toslayarak sanatçı oldurulmayan mühendisimsi ekonomistlere dönüşmek zorunda kalıyor. Doğal olarak günümüzün binaları günümüzün stresli, materyalist, duygusuz ve o sebeple sanatsız hayat tarzını pek de güzel yansıtıyor. Daha az alanı daha çok kişiye satma kaygısıyla ,sanatsallığı bırak, kullanışlı bile olmayan binalar ortaya çıkıyor. Şehir silüeti derseniz, ağaçsız,nefessiz, ruhsuz, çünkü sanatsız. Çünkü binalar hızlı,pratik, satana karlı, alana zararlı. İşte öyle bir şey.
Gaudi de acaba birinin akrabası mıydı, katedral işini nasıl aldı diye kimse sormaz değil mi? Komik olur. Aslında bence eskiyle yeni arasındaki farkı açıklayan cümle budur.Bir de camilerin alt katlarına mağaza açılması, tarihi eser taklidi şehir kapıları yapılması yok mu, o da tuzu biberi. Eski mimari tarzla yeni binalar inşa ederek o büyülü duygular yakalanamaz, çağ dışı bir komiklik olur sadece.