Füsun Onur Opus II - Fantasia

Füsun Onur Opus II - Fantasia

Müziği duyduğumda, ona neredeyse dokunabilirim.

Yumuşak veya sert, ağır veya hafif, ışıltılı ya da karanlıktır.

Müziğin yarattığı mekânı algılarım.

— Füsun Onur

 

Türkiye’de çağdaş sanatın öncülerinden Füsun Onur’un Arter Koleksiyonu’nda yer alan Opus II – Fantasia adlı yerleştirmesi, sanatçının pek çok yapıtında olduğu gibi müziksel referanslar taşır. Formu, mekânı, zamanı ve bunlar arasındaki ilişkileri sıradışı bir malzeme çeşitliliğiyle araştırırken gündelik, öyküsel, hatta otobiyografik öğeleri de devreye sokan Onur, müziğe farklı duyuların dahil olduğu bir süreç olarak yaklaşır. Sanatçı bu yerleştirmesinde dört sıradan nesneyi müziğin mecrası ve unsurları olarak kullanıp, mekânı ve zamanı ritim ve varyasyonlar yoluyla yorumluyor. Zemin üzerinde sırayla belirip birbirleriyle etkileşime geçen beyaz örgü şişleri, altın renkli ip yumakları, küçük porselen figürler ve standart müze kaidelerinin meydana getirdiği farklı formlar ve motifler, yer yer duraklamalar ve kreşendolarla çeşitlenip çoğalırken, içinde yayıldıkları mekânı referans alıp onu yeniden düzenleyen görsel bir müzik oluşturuyorlar.

Füsun Onur, Opus II – Fantasia’yı ilk kez 2001 yılında Baden–Baden’daki Staatliche Kunsthalle’de düzenlenen Aus der Ferne so nah [Uzaklardan Bu Kadar Yakına] adlı sergi için tasarlamış, daha sonra Arter’deki Görünmezlik Taktikleri (2011) ve Neues Museum Nürnberg’deki Zamanın Kıyısında (Saum der Zeit, 2018) başlıklı grup sergileri için farklı düzenlemeler hâlinde mekâna uyarlamıştı.

Sanatçı, yerleştirmenin Almanya’daki ilk sergilenişini şöyle tanımlar:

Bu parça tek bir enstrümanın monoloğu olarak düşünülmüştür: Org gibi. Yerde yayılmış duran örgü şişleriyle başlar. İlk önce tek sıra hâlinde, sonra birbirleriyle kesişip, açılar oluşturarak. Az sonra ikinci unsur (altın yaldızlı ip) bu dalgın örgü şişlerine eşlik eder, hatta onlara eklenir. Ardından üçüncü unsur, kaideler aniden içeri dalar. Daha sonra örgü şişleri tekrar kendi aralarında çeşitli motifler oluşturur ve genişler. Sonra patlama ve sessizlik. […] Varyasyon ve tekrarlar küçük hafif tonlu geçişlerle devam ediyor. […] Başka bir bölümde yeni bir rengin gelmesiyle heyecanlanıyoruz. Küçük mavi-beyaz bir figür altın yumaklarla tanışıyor. Altın yumaktan bir parça ip çözülüp figüre doğru uzanıyor. […] Esasında tüm yapının altında […] bazen yolunu şaşırarak, bazen sessizleşerek ilerleyen aynı dürtü yatar. Zaman zaman da patlayarak, ancak süregiden tekdüze geçişlerle, biraz tedirgin ve çekingen.

Bugün yarım asrı aşan sanatsal üretiminin tamamını, doğup büyüdüğü ve halen yaşamakta olduğu evin büyülü dünyası içinde şekillendiren Füsun Onur’un yapıtlarına, mekân ve zaman, ışık ve gölge, ses ve sessizlik gibi unsurlar eşlik etmeyi sürdürüyor. Sanatçının farklı dönemlerde ürettiği yapıtların önemli bir bölümü, Emre Baykal küratörlüğünde Arter’de düzenlenen Aynadan İçeri (2014) başlıklı retrospektif sergide bir araya getirilmiş, sergiye sanatçının üretimi üzerine kapsamlı bir kitap da eşlik etmişti. Onur, 2022 yılında düzenlenecek olan Venedik Bienali 59. Uluslararası Sanat Sergisi’ndeki Türkiye Pavyonu için yeni bir eser üretmeye hazırlanıyor.