Temel Sorunumuz

N. Halil Uğur
Farklı Bir Bakış
Yazar Hakkında
Orta Doğu Teknik Üniversitesi–Elektronik Mühendisliği’nden mezun olmuştur. 1973 yılında teknoloji alanında kendi işini kurmuştur. 1980 – 1984 yılları arasında Harvard Üniversitesi’nde işletme eğitimi almıştır. 1991 – 1994 yılları arasında Türkmenistan’ın Ankara İstanbul fahri konsolosu olarak görev yapmıştır. 1994-2000 yılları arasında Türkmenistan’ın Washington büyükelçiliği görevini üstlenmiş ve bu süre boyunca Amerika’da yaşamıştır. Türkmenistan’ın Amerika’daki ilk büyükelçisidir. Aynı süreler içinde Kanada ve Meksika’ya da Türkmenistan'ın büyükelçiliğini yapmıştır. 2000 yılı sonunda Türkiye’ye dönmüştür. Dönüşünden sonra da çiftçilik yapmaya karar verip ziraat ile ilgili 1926’dan bu yana devam eden ziraat/gıda aile işlerini devir alıp Halil Efendi Çiftliği’ni kurmuştur. İş yaşamına devam etmektedir. Seyahat tutkusu fotoğraf sanatına olan ilgisini arttırmıştır. Fotoğraf çekmeye lise yıllarında başlamıştır. Ana ilgi alanı insan ve kültürlerdir. Fotoğrafları yurt dışında büyük ajanslarca da satılmaktadır.
halil@medyacuvali.com
www.medyacuvali.com/kategoriler/sanatci/halil-ugur
Diğer Yazıları
- TÜRKİYE’nin LİYAKAT – SADAKAT SORUNU, KÖKENLERİ, ÇÖZÜMÜ
- MÜZİK ve İNSAN
- KÖLE'nin yeni adı HALK veya HALKLARIN KÖLELEŞTİRİLMESİ
- YOL AYRIMINDAKİ TÜRK TARIMI ve TÜRKİYE
- BİRAZ DA SPEKÜLASYON YAPALIM
- TÜRKİYE ve DÜNYA’DA BüYüK SERMAYE – DEVLET ÇATIŞMASI
- AMERİKALI’YI TANIMAK
- MUTLU SON
- Geleceğimizi Kimler Belirliyor?
- Türkiye’de Beslenme Sorunu
- Memleketimin Manzarası
- Barbarlık, Etnisite ve Dil Konularında Kısa Notlar
- Gençlik Nerede?
- Yeni Dünya Düzeni ve Türkiye'nin Yeri
- Selçuklu Pragmatizmi
- Asıl Tufaya Geldiğimiz Yer
- Biz, Türk'leri Tanıyor muyuz?
- Temel Sorunumuz
Türk insanının temel meselesi ülkeye aidiyet bağının zayıflığı ve buna sebep olan güvenlik sorunu, gecelek kaygısıdır. Sorun, temelde, Orta Asya dan getirdiğimiz göçebe kültüründen bir türlü kurtulamamış olmamızdan kaynaklanmaktadır. Orta Asya yaşamı kıt doğal kaynaklar üzerine kurulmuştur. Burada insanlar tarım ile yeterli artı değer üretip teknoloji geliştirmeye bir türlü kaynak ve zaman ayıramamış; yaşam, günü kurtarma telaşı ağırlıklı geçmiştir. Ancak nüfus artışı ile birlikte küçük gurupların üzerinde yaşadıkları tarımsal kaynaklar hızla tüketilip artan nüfusu besleyemez hale gelince bu topluluklar göç etmeye ve yeni kaynaklar bulmaya mecbur olmuşlardır.
Bölgede askeri güç ile kurulan devletler ya da birlikler, devlet işletmesinin kaynağını tarihi İpek Yolu gibi ticaret yollarından aldıkları vergilerle bir süre karşılamışlar, ancak bunlar da guruplar arasındaki kaynak mücadeleleri sonucunda çok uzun ömürlü olamamışardır. Birlikte hareket edip, başkalarının üstünde yaşadığı alanları ve sahip oldukları varlıkları elde etme mücadelesi son derece zor bir yaşam tarzı olduğundan gurup içi çok güçlü bir aidiyet bağı ile, canı pahasına da olsa birlikte hareket zorunlu olmuş , gurup dışında kalarak yaşamak imkansız hale gelmiştir. Birey, dışarıdan, ancak kendi gurubundan çok daha güçlü bir guruptan davet aldığı zaman ve sadakatını ispat etmek şartıyla karşıya geçmeye, saf ve gurup değiştirmeye kalkmıştır. Bu kesinlikle bir gelecek garantisi, güvenlik arayışıdır. Yöneticiler de guruba aidiyeti kendi süreklilikleri için ödüllendirmiş , dışına çıkanlarıda yakaladıklarında çok ağır cezalandırmışlardır . Aile ve kabile bazlı bu küçük guruplar da, aynı şekilde sığınabildikleri daha büyük organizasyonlar/devlet yapıları içinde ödüllendikleri sürece veya daha başka yaşam alternatifleri bulana kadar aynı yaşam tarzını bir başka ölçekte sürdürmüşlerdir. Ana kültür Türk halkı, Asya’dan Anadolu’ya geldiğinde bu toprakların da kıt kaynakları nedeniyle aynı yaşam tarzını sürdürmek zorunda kalmışlardır. Ne zaman ki bu göç eden guruplar daha verimli topraklara geçmişler ve eski sıkı bağlara dayalı küçük toplu hareketlerle yaşamı sürdürmeye ihtiyaçları kalmamıştır, o zaman bulundukları ortama uyup içine girdikleri daha kalabalık guruplar içinde erimişlerdir. Bunun örnekleri doğuda Çin, batı da kuzey Karadeniz ve Avrupa ülkelerine göçüp yerleşenlerdir. Anadoluya gelen veya hala Orta Asya da yaşayan guruplar çetin yaşam şartları ve getirdiği sıkı topluluk bağları nedeniyle kültürlerini korumuşlardır. İlginç örnek olarak Çin’de kalan Türk guruplarından Uygurlar, Moğol’lar bugüne kadar kimliklerini korumuşlardır. Bunlarda, Uygur’ların Taklamakan Çölü, Moğolların’da Gobi Çölü etrafında yerleşmiş kısmıdır. Bir tarfları çöl, diğer tarafları da kalabalık düşman ile çevrilidirler. Maddi ve fiziki tehlike ile çevrili olduğu sürece gurup aidiyeti güçlü kalmıştır.