Neden Devlet 'Zeynep Güneş'

Konuk Düşünürler
Diğer Yazıları
- Psikolojik İşkence: Gastlighting 'Feriha Zengin'
- Sevdiğin işi yapmak mı, yaptığın işi sevmek mi? 'Feriha Zengin'
- Düşünsel Bütünlük 'Zeynep Güneş'
- Kendini Gerçekleştirme Adımı 'Feriha Zengin'
- Genel Motivasyon Etkisi: Stres 'Selma Çalışkan'
- Tahminsel Yorumların Psikolojik Gerçeği: FORER ETKİSİ 'Gizem Aksu'
- Büyülü Alaskam 'Songül Carus'
- Bilgi- İktidar ve The Name of the Rose 'Meryem Kalyoncu'
- Bireysel Muhalefet Alanının Daralması 'Eda Temiz'
- 2019 Beslenme Trendleri 'Diyetisyen Selin Söz yazdı'
- Türkiye’nin Duygusu: Duygu Asena 'Büşra Tavukçu Uyar'
- Bir İletişim Biçimi Olarak İletişimsizlik 'Hediye Sarılkan'
- İyi Ama Kimim Ben? 'Selma Çalışkan'
- Amadeus Mozart Film İncelemesi 'Feriha Zengin'
- Geçmişi Yeni Baştan Yaratmak 'Zeynep Güneş'
- En Büyük Şaban ve City Lights Mizahı 'Meryem Kalyoncu'
- Neden Sürdürülebilir Beslenme? 'Diyetisyen Selin Söz yazdı'
- Ekmek ve Güller Filminin Sosyolojik Analizi 'Büşra Tavukçu Uyar'
- Toplumsal Reçeteler 'Eda Temiz'
- Havva’nın Üç Kızı-Elif Şafak 'Büşra Karadeniz'
- Medya ve Kültürleme 'Selma Çalışkan'
- 10 Adımda 15 Adım 'Nur Aktaş'
- Neden Devlet 'Zeynep Güneş'
- Gözetleyen ve Gözetlenen Olmak 'Büşra Tavukçu Uyar'
- Günübirlik Sanat 'Zeynep Tuncer' yazdı
- Anı Koleksiyonculuğu - Cansu Karayünlü
- Işığın İllüzyonu - Cansu Karayünlü
- Gerçeğin Sanata Etkisi - Cansu Karayünlü
- 'Macera Dolu Amerika' Songül Carus yazdı
- Gönül Bağımız Teknoloji İle Karıştı 'Gizem Öztürk yazdı '
- Berlin’de Vegan Bir Kafede Gıdayla Konuşmalar 'Asutay Meriç Yazdı'
- Emily Bronte’nin Uğultulu Tepeleri 'Gülten Kılınçkaya'
- Tatilde Yapabileceğin Basit Egzersizler 'Ece Kutlu'
- Kimliklerin Oluşumu ve Kurgulanması 'Eda Temiz'
- Kendini Erteleyenler Şehri 'Nur Aktaş'
- Değişen Sergi Alanları 'Ezgi Şendal' Yazdı
- Mutlak Etiketleme 'Eda Temiz'
- Sanatta Rotayı Belirleyen Başkentler 'Ezgi Şendal'
- 'İlk Yaz ' İpek Ferihnaz Keskin yazdı
- Her Şeyi Bırakıp Ege’ye Yerleşenler 'Nur Aktaş'
- 'Kolaj' Buse Altan Yasanlar
- İkigai’mizi Keşfedelim! Büşra Karadeniz yazdı
- Hayatınızın Anlamını Buldunuz Mu? Büşra Karadeniz yazdı
- 'Birinci Sınıf Serüveni ve Aileler' Çocuk Gel.ve Eğt.Uzm Melisa Varol Dugan
- 'Tesla ve Edison' Yaprak Hüsnüoğlu
- Bazı İncelikler Vardır ki, Nezaketini Anlatır... İlkşen Tevfik Çetintaş
- Miladımız Olsun…İlkşen Tevfik Çetintaş
- Çöz Esaretini Hüznün... İlkşen Tevfik Çetintaş
- 'Source Code: Zamanı Hack'lemek' Gamze Çakan
- Kahvemizi Nasıl Tüketmeliyiz? Dyt. Berna Eryılmaz
- Diyet Programları Nasıl Olmalı? Dyt. Berna Eryılmaz
- 'Diyetlerin Popüler Besini: Yulaf Ezmesi' Dyt. Berna Eryılmaz
- 'Diyet Hataları' Dyt. Berna Eryılmaz
- Zeytinyağından Gelen Sağlık... Dyt. Berna Eryılmaz
- Acı, aynı dili konuşur... İlkşen Tevfik Çetintaş
- O iyi insanların hepsi .. İlkşen Tevfik Çetintaş
- Bağımsız Sinema Nedir? Gamze Çakan
- 'Altı Kova, Kazma ve Kürekten Günümüze Yangın Güvenliği' İnş. Yük. Müh. Munis Özer
- Yeni Statü Sembolü: “Harcadığın Değil - Yaptığın İşin Yoğunluğu” Ben Tarnoff
- İklim Değişikliği.. Kamil Karataş - Ziraat Yük. Müh.
- Organik Yumurta Ne Değildir? Kamil Karataş - Ziraat Yük. Müh.
- 'Organik Arıcılık' Kamil Karataş - Ziraat Yük. Müh.
- Hangisi Meyve Suyu? Kamil Karataş - Ziraat Yük. Müh.
- 'Toprak 'Kamil Karataş - Ziraat Yük. Müh.
- 'Süte Su Karıştırmayan Sütçü' Kamil Karataş - Ziraat Yük. Müh.
- 'Budamanın Estetiği' Kamil Karataş - Ziraat Yük. Müh.
- Zeytin Hasadına Dair... Kamil Karataş - Ziraat Yük. Müh.
- 'Antibiyotikler!' Kamil Karataş - Ziraat Yük. Müh.
- Gıdaların “E” Hali.. Kamil Karataş - Ziraat Yük. Müh.
- Sonsuz Bir Hayat... Kamil Karataş - Ziraat Yük. Müh.
- 'GDO’lu Tarım Ürünleri' Kamil Karataş - Ziraat Yük. Müh.
- Hormonsuz Yiyemediklerimiz! Kamil Karataş - Ziraat Yük. Müh.
- 'Tükettiğimiz Gıdalar' Kamil Karataş - Ziraat Yük. Müh.
- 'Enerjinin ve Güzelliğin İksiri' Kamil Karataş - Ziraat Yük. Müh.
- 'Başlarken' Kamil Karataş - Ziraat Yük. Müh.
- Bridget Jones Güncesi... İlkşen Tevfik Çetintaş
- Sorgulama... İlkşen Tevfik Çetintaş
- Sendrom... İlkşen Tevfik Çetintaş
- Prangalıdır aşk... İlkşen Tevfik Çetintaş
- 'Uzaklarına Tutunuyorum' İlkşen Tevfik Çetintaş
- Sen Saçını Maviye Boyadın mı Hiç... İlkşen Tevfik Çetintaş
- Hafiflemek için küçük tüyolar… İlkşen Tevfik Çetintaş
- Gidersin de, Varamazsın… İlkşen Tevfik Çetintaş
- Altın mı, Bakır mı ? İlkşen Tevfik Çetintaş
Toplum, içerden ve dışarıdan gelebilecek tehlikeler karşısın da, güvenliğini sağlamak için bir kişiye ve ya bir gruba tabi olması, süreç içerisinde, sistemli kurum şekline bürünecek olan, devlet’i meydana getirmiştir. İbn-i Haldun, devletin doğuşu ile ilgili insanın doğasının böyle bir kuruma ihtiyaç duyduğunu savunur ve şu tanımlamayı yapar;
“… Doğaları gereği insanlar, kamu düzenini sürdürmek için her çeşit toplumda bir önleyici mekanizmaya ve bir arabulucuya muhtaçtırlar. Der ve şunları ekler: İnsanlık toplumsal örgütlenmesini tamamladığı ve uygarlık bir olgu haline geldiği zaman, onları denetleyecek ve onları ayıracak bir gem bir fren gereksinimi kendini hissettir insanlara, çünkü saldırganlık ve adaletsizlik insanın doğasında vardır. Kalın kafalı hayvanları uzak tutmak amacına ayrılmış savunma silahları bütün insanlara aittir: dolaysıyla bu silahlar onları kendi saldırganlıklarına karşı korumaya yetmez. Hayvanın insanınkiler kadar algıları ve esinleri olmadığı için ancak dışarıdan gelebilecek başka bir şey gereklidir. Dolaysıyla bunun ılımlılaştırıcı, yatıştırıcı,bir etki uygulayacak bir insan olması gerekir .Bunun insanlar arasında dönüşmelerini engelleyecek yeteri otoriteye ve güce sahip olması gerekir krallığın kökeni böyledir işte…” (1) Kısacası; bu önleyici ve arabulucu sistem gurup halinde yaşayan insanların ihtiyaçlarından doğduğunu ileri sürer .
Devletin ortaya çıkması üzerinde çeşitli fikirler ortaya atılsa dahi çoğunluğu aynı noktadan bahsetmektedir ki oda mülkiyetin güvenliğidir . İbn-i Haldun’un yukarıdaki devletin var oluşu ile ilgili tanımlamalarında insanların bir birlerine yönelik saldırıları der ve adaletten bahseder. Adaletsizlik mülkün olduğu yerde mevzu bahistir. Mülk yok ise adalette adaletsizlikte yoktur. Ayrıca devletin uygarlık aşamasında doğduğuna değinir uygarlık ise yerleşik hayatla başlamıştır .
“…İnsanları yabancıların saldırısından ve birbirlerinin zararlarından koruyabilecek ve böylece kendi emekleri ile ve yeryüzünün meyveleri ile kendilerini besleyebilmeleri ve mutlak içinde yaşayabilmelerini sağlayacak böylesi bir genel gücü kurmanın tek yolu bütün kudret ve güçlerini, tek bir kişiye veya hepsinin iradesini oyların çokluğu ile tek bir iradeye indirgeyecek bir heyete devretmektir…”. (2) der. Hobbes’in tanımından da yola çıkacak olursak devletin kuruluşunda güvenlik hususunun mevzu bahis olduğunu görürüz.
Üretimin olması ile biriktirme, biriktirme ile sermeye meydana gelmekteydi. Bundan dolayı sermayenin paylaşılmasında, dağıtılmasında, üretimin devamlılığından sorumlu bir güvenlik sistemine ihtiyaç duyulmuştur. Devlet zaten tam bu noktada mülkiyetin ortaya çıkması ile başa baştır. İbn-i Haldun’un bahsetmek istediği husus bu olsa gerek aynı hususta Hobbes’in yukarıdaki devletin tanımında da açık bir şekilde görmek mümkün.
Toplulukların ihtiyaçlarından doğup süreç içerisinde niteliği değişen devlet, toplumun ihtiyaçları dışında iktidarların ihtiyaçları yönünde bir şekillenme göstermiştir. Toplum için var olan devlet, yerini devlet için var olan topluma bırakmıştır. Bu şekilde nitelik değiştirilen devlet sistemi, zamanla toplumun gözünde meşruiyetlerini yitirmiş devlet yöneticileri kendilerine meşruiyet kazandıracak araçlara yönelmiştir. Bu araçlar insanların en zayıf ve yönlendirilmesi kolay olan kutsal inançları olmuştur.
Meşruiyet kelime anlamı olarak siyasi iktidarın varlık sebebini yönetilenler için kabul edilebilir bir hale getirilmesidir. İlk devletten büyük imparatorluklara kadar devletlerin en büyük meşruiyet aracı toplumların dinleri olmuştur. İbn-i Haldun’un dinin güçleri meşrulaştırmasında şu şekilde değinir “Dinsel propaganda hanedanlığı güçlendirir”(4). Tarihte kurulan büyük imparatorluklar dini kökenli olması bunu gösterir Roma,Bizans,Osmanlı, Sasani ve Abbasi devletleri.
MÖ 2 bin yıllarında, Sümerler merkezi bir tapınak çevresinde kendilerini surlarla güvenlik altına alan küçük kent devletleriydiler. Bu kentler; Uruk,Ur-lagaş, Nipur, Kistir. Kentlerin lideri Uruktur. kentleri başında ayrıca rahip kral Ensi vardır. Ensi özellikle set ve kanal yapımı çalışmaları için organize edilmiş olan halk üzerinde egemenliğini sürdürür. Akkatlar, kral Sargon ile dünyaya imparatorluğu ve tanrı kral anlayışlarını tanıtmıştır. Mısır devleti de yönetiminidin ile meşrulaştırmıştır. Mısır da En tepede firavun bulunur, firavun tanrı kraldır. Mısır devlet yapısında, kölelik sisteminin yaygın olması, firavunun, devasa tapınak ve piramitleri yaptırması (5). İnsanların firavuna duydukları kutsal bağlılık ile ilişkilidir. Roma da Tanrı mitolojisi, Bizans imparatorluğunda kilise devlet ilişkisi Türk devlet geleneğindeki Sultanın Tanrının yeryüzündeki gölgesi yani Gök Tanrı inancı vb örnekler devlet yöneticilerinin kendilerini din ile meşrulaştırdıkları görünmektedir. Hobbes din ve devlet ile ilgili şöyle yazmaktadır.
“…paganların dinin kurucularının tek amaçları halkı itaat ve barış içinde tutmak olan pagan devletinin ilk kurucuları ve yasa koyucuları, her yerde ilkin insanlarda dinle ilgili olarak koydukları hükümlerin kendi icratlarından değil bir tanrının ve ya başka bir ruhun buyruklarından kaynaklandığı ve ya kendilerinin ölümlülerin üzerinde bir nitelikte oldukları inancını oluşturmaya gayret etmişlerdir ki böylece koydukları yasaların daha kolayca kabul edilmesini amaçlamışlardır Numa pomlüs Romalılar arasında ihdas ettiği ayinleri egana adlı neften aldığını idda etmiştir .ve peru kırallığının ilk hükümdarı ve kurucusu kensisi ve karısının güneşin çocukları olduğunu idda etmiştir…”(6). Görüldüğü üzere inanç toplumlar için önce yasalaştırılmış sonra kişisel çıkarlar için meşrulaştırma aracı olarak kullanılmıştır. Kısacası en büyük meşruiyet aracı din olmuştur.
Osmanlı coğrafyasında ise meşruiyet farklılıklar arz etse çoğunlukla aynı yöntem ile uygulanmıştır . Peygamberin vefatından yaklaşık otuz yıl sonra Araplar eski geleneklerine olan maillerinden dolayı Peygamberin şu hadisini“İslamiyet’te ruhbaniyet yoktur.” unutup,bir çok tekke ve tarikat kurmuşlardır. Bu zamandan beri Arabistan da, İran da , Anadolu’da fakıh ve tarikat dervişleri çoğalmıştır. Osmanlı devletinde de Gazilik, Babailik, Mevlevilik anlayışlarını İslamiyet ile pekiştirtmişlerdir. Babai dervişleri , Bektaşilik tarikatı ,Mevlevilik tarikatı Osmanlının kuruluşunda büyük rol oynamış hatta Hacı Bayram Veli Osmanlı’nın askeri kolu olan yeniçerilerin piri, Bektaşi tarikatı yeniçeri askerlerinin menşei , Mevlevi tarikatı devlet memurlarını temsil etmekteydi. Ayrıca yeniçeri askerleri kendilerini hem asker hem de mürit olarak görürlerdi (7). Bu tarz bir dini örgütleneme ile örülü Osmanlı devleti fetihlerini ise gaza ideolojisi çerçevesinde meşruiyet kazandırmıştır.
Osmanlı devletinde etkili olan gaza ideolojisini Halil İnalcık şu şekilde tanımlamaktadır : “Gaza: İslami kutsal savaş anlamına gelip Osman’ı ve onun gibi uçta savaşan Alpler ve alperenleri harekete geçiren ‘doyum’ akınlarına anlam kazandıran kutsal ideolojisi” (8). olarak tanımlar.
1- İbn-i Haldun ,Mukkadime ,C1,:(Çev.Sevim Belli), Onur Yayınları ,2.Baskı,Ankara, 2011,s.117
2- Tomas Hobbes .Leviathan.( Çev Semih Lim),Yapı Kredi Yayınları ,6.Baskı İstanbul, 2007,s.92,93
3- İbn-i Haldun .Mukkadime ,C 2(.Çev.Sevim Belli), Onur Yayınları ,2.Baskı.Ankara 2011,s.50
5- Jacgues Pirene,Büyük Dünya Tarihi ,C.1,(Çev. Nihal Önal,Beslan Cankart ,Refik Özbek ),Meydan Yayınları 1.Baskı,İstanbul 2000.s.5,20
6- Tomas Hobbes ,Leviathan.,(Çev Semih Belli),Yapı Kredi Yayınları ,6.Baskı İstanbul 2007,s.89,90
7- Josept Von Hammer ,Büyük Osmanlı Tarihi, (Çev. Yılmaz Öztuna),C.1,Ötüken Yayınları,Ankara 1994,s 21-24