İçine Doğma

Dilek Türkoğlu
Psikiyatrist Dr.
Yazar Hakkında
Dr. Dilek Türkoğlu Psikiyatri Uzmanı olarak serbest muayenehanesinde çalışmalarını sürdürmektedir.
0542 725 88 08
drdilekturkoglu@gmail.com
Diğer Yazıları
- Mikrobiyota
- Teselli Mi? Kaş Yapayım Derken Göz Çıkarma Mı?
- Sanal Dünya
- İstek ve Bedel Dengesi
- İstemek
- Mizah
- Tüp Bebek Tedavisi
- Çocuk Oyunları
- 10 Kasım
- Adalet; İhtiyaç Mı?
- Zincirleniş ve Anahtar Analizler
- Rasyonalizasyon (Ussallaştırma)
- Karşıt Tepki Kurma
- Yer Değiştirme
- Bastırma
- İnkar
- Yansıtma
- Terapi Mi? Suistimal Mi?
- Yaşlılık ve Beynimiz
- Beynimiz ve Farklılıklarımız
- Koruyucu Sağlık Hizmetleri
- 30 Ağustos Zafer Bayramı
- Emek mi? Piyango mu?
- Psikiyatrik Hastalıklar Güçsüzlük Müdür?
- Konserimize Davetlisiniz
- Zorbalık
- Konuşmada Ana Fikir
- Anne Olmaya Hazırlık
- Beğenilmiyorum, çirkin miyim?
- Konfüzyon Tekniği
- Evlilikte İletişim (Devam)
- Çocuk İstismarları
- Evlilikte İletişim
- Dünya Kadınlar Günü
- Kitap Okumak
- Korku
- İçgörü
- Hoş geldin 2019
- İnternet Doktorculuğu
- Anın Farkına Varabilmek
- Öğretmenler
- Toplumda Kadının Yeri
- Hasta Yakınları (2)
- Hasta Yakınları (1)
- Hoşgörü
- Aidiyet İhtiyacı
- Hekime Şiddet
- İyi Mi ? En İyi Mi?
- Üniversite Sınavları
- Zor Zamanlarda…
- Beden Dismorfik Bozukluk
- Anne ve Çocuk
- 19 Mayıs ve Gençlik
- Yalan Söylemek
- Kadınlar Sahnede!
- İçine Doğma
- Teknoloji ve Arkadaşlık
- Sen benim kim olduğumu biliyor musun?
- Şartlanma
- Çocuklar
- Hastalık mı?
- Batıl İnançlar
- Yeni Şeyler Öğrenin
- Belirsizlik
- Yeni Yıl Dilekleri
- Yeni Yıl
- Sahip Olma Çılgınlığı
- Kadınlar ve Seçme Hakları
- Mitomani
- Yaşasın Cumhuriyet
- Öğrenilmiş Çaresizlik
- Sık Tesadüfler
- YÜRÜYÜN!
- Yaz ve İlaçlar
- Sıcak Havalar
- Müfredat Dışı Sorular
- Bütün Ümidim Gençliktedir!
- Üniversite Sınavı
- ANNE
- Sorular Sorun
- Nasıl Sorusu
- Şaşkınlık ve Hipnoz
- Seçimler
- Bahar ve Psikiyatrik Hastalıklar
- Orada Duruverseydi Zaman
- LYS’ ye Doğru
- Birinci Basamak
- Hep Mağdurlar
- Miras Ne Olmalı?
- İyi Dilekler (Devam)
- İyi Dilekler
- Yeni Yıl
- İyi Şeyler Olsun!
- Bir Veli Olarak
- “Ben De Varım”
- On Kasım
- Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun
- Travmadan Sonra
- Niye Daha Kaygılıyım?
- İç Huzuru
- 30 Ağustos Zafer Bayramı: Büyük Taarruz
- Kaygı Bozuklukları
- Krizden Sonra
- Çok Üzgünüm
- Balonlar II
- Buruk Bayram
- Balonlar
- Sınırlar
- Rekabet
- Ebeveynler ve Rekabet
- Şizofreni ve Tiyatro II
- Şizofreni ve Tiyatro
- Geç Kalma Alışkanlığı
- Çocuk İstismarı - 2
- Çocuk İstismarı - 1
- Pedofili ve Çocuk İstismarı
- Yine Patlama, Yine Yas!
- Erteleme Alışkanlığı II
- Erteleme Alışkanlığı I
- Üzgünüz
- Duyarsızlaşma
- Uykusuzluk
- Uyku Kovaladıkça Kaçar
- Doğuştan Şanssızlar
- Tıpta Çaresizlik
- Aile Terapileri
- İnternet Bilgileri
- Toplum Psikolojisi
- Mevsimsel Depresyon
- Hipnoz mu Hipnoterapi mi?
- Hangi Psikoterapi?
- Psikoterapi – 2
- Psikoterapi – 1
- Psikoterapi Hangi Durumlarda İşe Yarar?
- Psikoterapi mi? İlaç Tedavisi mi?
- Acı Kaybımız
- Duvardaki İlk Leke
- Şiddet- 4
- Şiddet-3
- Şiddet-2
- Şiddet-1
- Evlilik İçinde Şiddet
- Boşanma -3
- Ben Öyle Yapmazdım
- Boşanma ve Çocuk
- Boşanma-2
- Boşanma
- Tohum Ekmek
- Kişiselleştirme
- Karne Hediyeleri
- Ya Hep Ya Hiç
- Toplum Hipnozu-3
- Toplum Hipnozu-2
- Toplum Hipnozu-1
- Hoş Geldin Yeni Yıl
- Olumsuzu Büyütme, Olumluyu Küçültme
Bazı insanlar, bir olay yaşanmadan önce yaşanacak şeyin içlerine doğduğuna inanırlar. Bu tür durumlarla ilgili anlatacakları üç beş deneyimleri mutlaka vardır. Yaşanmadan önce yaşanacakların içlerine doğacağına dair inançları olan bu tür insanlar, her kötü hissettikleri durumda, sevdiklerinin iyi olup olduğunu kontrol etmeye çalışırlar. Onlar bu duruma, içine doğma, derler; biz ise anksiyete (kaygı) deriz. Kötü bir şey olacak hissi ve huzursuzluk anksiyetenin temel belirtilerdendir.
Son yıllarda, olan biten pek çok şeye, mistik açıklamalar bulmak moda haline geldi. Mantıklı düşünme çabası, nerdeyse eski moda olarak görülmeye başlandı. Böyle olunca da, duygularla sürüklenme, kanıtlanamayacak şeyleri gerçek gibi kabul etme eğilimleri ne yazık ki arttı.
İçe doğma hissi, zihnimizin bize bir çeşit erken uyarı sistemidir. Ancak bu düşünüldüğü gibi yaşanmamış olanlara karşı bir uyarı değil aksine yaşanmış olanlardan, geçmiş tecrübelerden kaynaklanan bir uyarı sistemidir. Zihnimiz, kendimizi korumak için çağrışımlarla bağlantılar kurar. Bilinçli tarafımız, saniyede belli bir sayıda bilgi işleyebilir ve farkında olur. Bilinçaltımızın işlediği bilgi sayısı ise çok daha fazladır. Bizim farkındalığımızın ötesinde, çok daha fazla sayıda bilgi işleme kapasitesi olan bu sistem, sürekli içeriyi ve dışarıyı tarar. Tehlike hissetmediği zamanlarda aldığı bilgileri, bilinç düzeyine taşımaz. Böylece hem güvende olup hem de ilgilenmek istediklerimizle ilgilenebiliriz.
Bilinçaltımızın yaptığı bu sürekli taramalar sayesinde hepimiz, farkında olmadığımız birçok bilgiye sahip oluruz. Geçmişte kötü bir şey yaşanmışsa eğer zihnimizde, bizim olayı hatırladığımızdan çok daha fazla bilgi, çağrışım ve duygu bulunur. İçine doğma, bu çağrışımların sonucudur. Bununla birlikte, herhangi bir çağrışım olmaksızın da, anksiyete durumlarında kötü bir şey olacakmış hissi yaşanır. Anksiyetede, önce kötü bir şey olacak hissi alınır, sonra üzerine senaryolar giydirilir.
Anksiyeteye yatkın olanlar sebepsiz yere kötü bir şey olacak hissi yaşadığı için kimi zaman da kötü şeylerin denk geldiği olabilir. İstatistiki olarak bu duyguları ne kadar sık yaşıyorsak denk gelme ihtimali o kadar çoktur. Ayrıca o duygu ne kadar tanıdık ise, gerçekten kötü bir şey olduğunda, öncesinde bu duyguyu yaşamışız gibi olasılığı da o kadar artar.
Anksiyeteye yatkın olan kişilerde, kötü bir şeyler olacak hissi zaten insanları yorar, üzerine eklenen örnekler de, her hissin gerçekleşme potansiyeli taşıdığının sanılmasına sebep olur. Bu da bir süre sonra tükenmeye sebep olur.
Hastalık olsun olmasın, yaşamda her zaman düşünce tarzında mantık silsilesini takip etmemiz bizi pek çok gereksiz sıkıntıdan kurtaracaktır.
Düşündüğünüz şeyin kanıtlarını ve karşı kanıtlarını not alın.
Daha önce kötü hissetmiş olmanıza rağmen hiçbir şey olmamış olan zamanları fark etmeye çalışın. Ancak genellikle gerçekleşmemiş olaylardan sonra kaygı unutulur ve hiç yaşanmamış olduğu sanılır. Bu nedenle geçmişte not alma alışkanlığınız yoksa eğer, şimdi tuttuğunuz notlar birikip görülür hale gelene kadar; durumu “hiç kaygılanıp da boş çıktığı olmadı” diye, hatırlama riskiniz de var)
Tam zıddını, yani kötü hissetmediğiniz halde kötü şeylerin olup olmadığını da hatırlamaya çalışın. Ancak hafızanın yanılma özelliğinden dolayı, yaşanmadan önce bir şey hissedilmemiş bile olsa, kötü olay sonrasında hissedilenleri, öncesinde hissedilmiş gibi hatırlama ihtimali dene yazık ki oldukça yüksektir.
Yukarıda saydığımız nedenlerden dolayı, hatırladıklarınızla değil aldığınız notlara bakarak yorumlar yapın. Eğer yeterince not birikmemişse, sizi yakından tanıyanlara (yönlendirme yapmadan) yukarıdaki soruları sorun. Onların cevaplarını not alın ve notlarınızı biriktirin.
İçinize sık sık kötü bir şey olacak hissi geliyorsa, diğer insanları kontrol etmeye çalışmayın, profesyonel yardım alın.
İçinize ve yaşamınıza güzel şeylerin gelmesi dileğimle…