Yeni Dünya Halleri

İnsan farkında olmadan çevresinde akıp giden yaşamın hızına o denli alışmış ki bir an için
hayat yavaşladığında kendini çaresiz hissedebiliyor. Hız insan için sıradanlaşmış hayatın
olağan akışının olmazsa olmazı olmuş. Sosyal medyada sayfa akışının birkaç saniye için bile
yenilenememesi karşısında gösterdiğimiz tahammülsüzlük çok değil 50 yıl evvel bir mektup
için beklediğimiz haftaları ne kadar çabuk tarihin çöplüğüne süpürmüş. İnsan biyolojik olarak
50 yıl önceki halinden çok farklı değilken içinde bulunduğu çağ onu freni kopmuş bir araç gibi
hareket etmesi için sürekli ittirip duruyor.
Bu durum insan ilişkilerine de sirayet ediyor. Bir fast food yiyeceği beş dakikada yiyip
tükettiğimiz gibi insanları da hızlı bir şekilde tüketmek istiyoruz. İnsanları bir sayıdan ibaret
görüyor. Özlerine inemiyoruz. Bir bakışta yaralarını göz ardı ediyor, bir teşhisle
sınıflandırıyor, bi kelimesiyle kişiyi yargılar dünyasına itiyoruz. Gerçekten kim olduğuyla pek
azımız ilgileniyor, her insanın biricik olduğunu unutuyoruz. Kimsenin acılarını anlamıyor,
hayatın insanları sürüklediği yolları göremiyoruz.
Son yıllarda hız dünyasında biten evliliklerin sayısı da bir hayli artmakta, yuvalar yıkılmakta,
toplumsal düzen etkilenmektedir. Saniyeler içinde binlerce insana ulaşabiliyor olmak
insanların bencilleşmesine doyumsuzlaşmasına neden oluyor. Söz konusu insan olunca niceliğin
değil niteliğin ön planda olması gerektiği unutuluyor. Sürekli fast food tüketen birinin
obezitenin pençesine düşeceği gibi insan ilişkileri konusunda da hızlı tüketimin hiçbir yarar
getirmeyeceği göz ardı ediliyor.
Evlilikten doyum almak içinde bulunduğumuz çağda imkansızlaşan bir kavram haline geliyor.
insanlar aynı evi paylaşan iki yabancı haline geliyor. Mutsuz yuvalar, mutsuz bireyler
doğuruyor. Bu durum, bu tür evliliklerin ürünü çocukları da olumsuz etkiliyor ve nesilden
nesile aktarılan bir mutsuzluk ortaya çıkıyor. Çevrelerinde örnek evlilik göremeyen gençler
evlilikten korkuyor, evlense bile evliliğin ne olduğunu, neleri gerektirdiğini bilmediğinden
mutsuzluk sarmalına dolanıyor ve bu durum bir döngü olarak nesilden nesile devam ettiriliyor.
İçinde bulunduğumuz bu çağda heran bir şeyleri kaçırıyormuşum hissi insanları telefonlarına
adeta hapsediyor ve telefonların ekranıyla bulunduğumuz göz teması sevdiklerimiz ile
kurduğumuz göz temasını solluyor. Ekranlara olan bağımlılığımız ilişkilerdeki bağlılığımızı
baltalıyor. Çiftler aynı evin içinde mesajlaşarak iletişim kuruyor. Telefonsuz iletişim kurmanın
nasıl olabileceğini unutuyoruz. Telefon aracılığıyla konuştuğumuzda şen şakrak olan kişilerin
yüz yüze iletişim esnasında sus pus olduklarını şaşkınlıkla izliyoruz.
Ama kaçımız bundan rahatsızlık duyuyoruz kaçımız bunu bir sorun olarak görüyoruz. Nereye
gittiğini bilmediğimiz bir kalabalığın içinde sürükleniyoruz.
Kaynakça
Kaynakça
https://www.pexels.com/tr-tr/fotograf/yaya-yolunda-yuruyen-insanlarin-hizlandirilmis-cekimli-fotografi-842339/