Var Olmanın Sancısı

Hepimiz kendimizden biliriz ki insan zaman zaman bu dünyadaki varlığını, değerini sorgular. Bir sürü soruya cevap arar. Arar da bulur mu ? bilinmez. Bu tür ruhsal geçişlerin nerede, ne vakit seni ele geçireceği de belli olmaz. Bazen ailecek televizyon karşında otururken, bazen arkadaşlarla yapılan tatlı bir sohbetin ortasında, bazen ise uzun bir yol arabasında başını cama yaslayıp dışarıyı seyre daldığında bulur seni var olmanın sancısı. Tabi ki herkesin sancısı kendine göredir, semptomları, geçişleri farklıdır. Kimimiz yaşadığı sancı ile benliğini yerden yere vururken kimimiz bunu hafif şekilde atlatır. Böyle durumlarda ruhumuza bir rüzgar vurmuş gibi olur, duygularımızın dalgalandığını hissederiz. Kendimizi değersiz ve yetersiz görürüz.
Üstelik ne ironidir ki bu karamsarlıklara kapılan insanla dünyayı yerinden oynatabileceği özgüvenini taşıyan insan, aynı kişi olabilmektedir. Kabul edelim ki hepimizin böyle anları olmuştur. Hem her şeyin üstesinden gelebileceğimize inandığımız hem de bir çöpten farksız olduğumuzu düşündüğümüz anlar. Aslına bakarsanız arada bizi yoklayan bu sancılar bir yönüyle de kendimizle yüzleşmemizi sağlar ve yaşadığımıza işarettir. Tabi bu yüzleşmede en önemli şey başkalarının düşüncelerine göre kendinize değer biçmek yerine, iyi ki varım diyebilmektir.
- Sadece bu yazı yetmez diyorsanız, var olma sancısını bir de şiirle hafifletelim o zaman:
Bir anlamı olmalı var olmanın
Her yeni günde seni cesaretlendiren
Kendine bile meydan okumaya sevk eden bir anlam
Herkesin anlamı farklıdır elbet
Kimi ansızın radyoda çalan bir şarkının yaşanmışlığında
Kimi bir çocuğun özgür gülüşünde
Kimisi de sofrasına koyabildiği ekmekte bulur.
Bu ince detaylar değil midir? İnsanı hayata bağlayan
Duygulara dönüşüp, düşüncelere karışan
Seni sen yapan, bazen de benliğini sorgulatan
Evet sağlam bir anlamı olmalı var olmanın
Yoksa şu evrende bir toz parçası olduğunu bilerek nasıl yaşarsın başka.
Kaynakça
görsel: pexels.com