Savaş 'Ceylan Akbalık'

Savaş kavramını tanımlamak zordur. Çünkü savaş her kesime göre değişen bir olgudur. Örneğin; bir tarihçiye göre politika çatışması, bilim adamına göre barışın kurulması gereken kavram, felsefeciye göre bir iradeyi kabul ettirmek, ekonomiste göre ekonomi çıkar uğruna yapılan her türlü fedakarlık... Toplumun çeşitlenmesi gibi savaş tanımının veya nedenlerinin de çeşitlenmesi vazgeçilmezdir. Ancak TDK savaşı, “bir toplumun başka bir topluma, isteğini benimsetme amacıyla tüm olanakları ve güçleriyle yaptıkları düzenli saldırıdır.” diye tanımlar.
Heraklitos “Savaş her şeyin babasıdır kimini köle kimini kral yapar.” demiştir ve bu söz savaşın insanlık tarihinde veya geleceğinde ne derece önemli olduğunu göstermeye yetebilir. Günümüzde belki birebir olarak kölelik kalmadı ama uluslararası ilişkilerde köleliğin belirgin bir şekilde var olduğunu görmek mümkündür ve bu köleliğin de yok olması sözkonusu değil hatta şartlara bakıldığında daha fazla ileriye gitmesi muhakkaktır.
Savaşın birçok nedenini saymak mümkün. Din, politika, ırk, dil, toprak, gıda vb. olarak sayılabilir ancak Quincy Wright’ın A Study of War adlı eserinde savaşın dört temel etmeninin olduğunu ve bunların teknoloji, hukuk, sosyopolitik örgütlenme ve kültürel değerler olduğunu belirtmiştir. Tabii unutmamak gerekir ki geçmişte yaşanan ve birçok kayıplara neden olan savaşın nedenlerine baktığımızda bize anlamsız gelebilir fakat o günün şartları doğrultusunda anlamlı olması olağandır. Yine de savaşın nedeni her ne olursa olsun karşılığında ne kazanılacaksa kazanılsın buna en büyük ödül de dahil örneğin sonsuz özgürlük de olsa bedeli yıkımdır. Biri kazanır biri kaybeder. Berabere kalınsa da başa döner tekrar savaş başlar. Bir taraf zafer bir taraf da yıkımla meşgul olur ve her iki durumun da sonuçları hiç kolay değil. İlya Ehrenburg bununla ilgili Paris Düşerken adlı müthiş romanında şöyle bir söz söyler: “Zaferin resmini kanatlı çizerlerdi. Oysa, toz toprakla, kanla örülmüş ağır ve yaralı ayakları var zaferin.” Yaralı ayakları olan hep çocuklar ve kadınlar olmuştur. Ayrıca bir çocuğun çıkar nedir bilmeden çatışma nedir bilmeden savaşın en mağdur tarafı olması insanın insanlıktan çıkaran etmen olduğunu düşünüyorum savaşın. Ve çocukların yanında kadınlar da en az çocuklar kadar ızdırap içinde olmuştur. Tacizle, tecavüzle…
Görselleri seçerken en güzelleri olsun dedim içimden ama savaşın hiçbir güzel tarafının olmadığını her fotoğraflara baktığımda içimin cız ettiğini hissettim. Savaş bir yana savaş sonrası yapılan göçler ve göçlerin sonunda oluşan yoksulluk da cabası. Bunları görmek bile insanı derinden sarsıyor.
Ne diyelim barışı mı umut edelim sadece, yoksa bizi savaşa götüren her şeyi yok mu edelim?
Unutmadan bu konuyla ilgili size bir film tavsiye etmek istiyorum. Gerçekçiliğiyle tüyler ürpeten bir film: Capharnaüm (Kefernahum).
Kaynakça
Görseller;
https://www.youtube.com/watch?v=19TspCPXXlg
https://www.commondreams.org/views/2017/09/24/there-no-rehabilitating-vietnam-war